34 YIL 4 AYA KADAR HAPİS İSTENDİ
Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, sanığın eylemlerinin öldürmeye yönelik olduğunu ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanamayacağını belirterek, sanığın "kasten öldürmeye teşebbüs", "silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması" ve "alenen hakaret" suçlarından 12 yıl 3 ay 15 günden 34 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Sanık avukatı Deniz Göner, "kasten öldürmeye teşebbüs" suçunun unsurlarının oluşmadığını ve tanığın doğruyu söylemediğini ifade ederek, müvekkilinin tahliyesini istedi. Mütalaaya karşı savunma hazırlamak için süre talep eden avukat Göner ayrıca, müdahil Dadaş Aras'ın saldırgan bir kişiliğe sahip olduğunu, bir önceki celse çıkışında kendisini tehdit ettiğini öne sürdü.
Mahkeme heyeti, sanık Muhammet Enes Uysal'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, mütalaaya karşı savunmaların hazırlanması için duruşmayı erteledi.
NE OLMUŞTU?
Müşteki Dadaş Aras, 21 Ağustos 2020'de, 06 GE 0633 plakalı kamyonuyla ambalaj malzemelerini Hadımköy'de bulunan bir firmaya naklettikten sonra dönüşte, İstanbul Caddesi'nde sanık Muhammed Enes Uysal'ın kullandığı çakarlı bir araç tarafından durdurulmuş ve aralarında yaşanan olayı telefon kamerasına kaydederek paylaşmıştı.
Sanığın bıçakladığı müştekinin paylaştığı görüntüler, tepkiye neden olmuştu.
Olaydan bir kaç gün sonra 24 Ağustos'ta "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan tutuklanan Uysal ile ilgili soruşturma yürüten Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma dosyasını iddianame hazırlanması için ağır ceza yargılamasının bağlı olduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bir fezlekeyle göndermişti.
Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Muhammet Enes Uysal'ın, "kasten öldürmeye teşebbüs, hakaret, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması" suçlarından 11 yıl 3 aydan 25 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını istenmişti.
Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığınca müştekiye ait 30 bin liranın olay sırasında kaybolduğu iddiası üzerine "yağma" suçundan başlatılan soruşturma ise delil tespit edilemediği gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlanmıştı.