"SARGI BEZLERİNDEN, ONUN OLDUĞUNU ANLADIM"
Gelibolu'dan sonra kardeşinin pansuman için Çorlu Devlet Hastanesi'ne gittiğini öğrendiğini belirten Dönertaş, "Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na kayıp başvurusu yaptığım sırada telefonum çaldı, açamadım. Sonra beni arayan numarayı tekrar aradım. Polis olduğunu, kardeşimin kafasında yaralar olup olmadığını, nerede ameliyat olduğu gibi sorular sorunca polis merkezine gittim. Akşam da haberleri taradım, haberi görünce olayı anladım. Kayıp arayan savcıya da ifade verdim. İstanbul'da kayıp büroya gidip, fotoğraflara baktım. Sargı bezlerinden onun olduğunu anladım. Dosya numarasını alarak, Çorlu savcısına geldim, 'Bu cenaze bizim' dedim. Savcı 'Nereden biliyorsun' dedi, ben de platinini söyledim. Bunun üzerine bizden DNA aldılar" diye konuştu.
"SONUÇ ŞÜPHELERİ KALDIRIYOR"
İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun raporunda, bulaşıcı olmayan hastalık ve herhangi yaralama olmadığı yazdığını, bu nedenle cinayetten şüphelenmediklerini aktaran Mahmut Dönertaş, "Siyah çanta içinde eşyaları vardı. Cüzdan, cep telefonu bunlar kayıp. Ne olduğu bilinmiyor. Her şey olabilir ama o adli tıp raporu, bizim bütün şüphelerimizi ortadan kaldırdı" dedi.
Kardeşinin daha önce de AMATEM'de tedavi gördüğünü de belirten Dönertaş, "Çorlu'ya gelmesindeki amaç; bizim tahminimize göre, doktoru vardı, 'İstediğin zaman gel, seni yatırırız' demişti. 'Belki de tekrar yatırırlar' diye düşünmüş olabilir" diye konuştu.
Soruşturmanın devam ettiğini kaydeden Mahmut Dönertaş, "Savcılıkta dosya sürüyor. Bir şey olup olmadığı ilerleyen tarihlerde ortaya çıkacaktır çünkü şöyle bir şey de var; 15 Temmuz'da Çorlu Devlet Hastanesi'nde görünüyor. 19 Ağustos'ta haber oluyor. Bizim şu an için ailece cinayet şüphemizi yok ancak biz de yakından takip edeceğiz" diye konuştu.