İstanbul-Kemerburgaz'da 1 Mart Cuma akşamı seyir halindeki üç ATV aracından biri arızalandı.
İstanbul-Kemerburgaz'da 1 Mart Cuma akşamı seyir halindeki üç ATV aracından biri arızalandı.
ATV sürücüleri yol kenarına çekilen aracı tamir etmeye çalıştı. Oğuz Murat Acı, ATV motorunun ışıklarını yakarak önlem aldı. Diğer kişiler ise arızalanan motorla ilgilendi. Bu sırada aynı yönde ilerleyen sürücü koltuğunda oturan 17 yaşındaki imur Cihantimur, üç ATV'ye çarptı.
1 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Kaza sonucu yaralanan Oğuz Murat Acı, Tahsin Arslan, Süleyman Arslan, Hasan Topal ve İbrahim Gümüş hastaneye kaldırıldı. Yaralılardan 29 yaşındaki Oğuz Murat Acı hayatını kaybetti.
CANAVAR ANNE VE OĞLU APAR TOPAR KAÇTI
Kazanın ardından sürücü T.C.'nin olay yerine gelen canavar annesi Eylem Tok'un aracıyla uzaklaştığı belirlendi. T.C.'nin, annesi Tok ile saat 02.00 sıralarında İstanbul Havalimanı'na gittiği ve 04.30 sıralarında Mısır'a uçtuğu tespit edildi. Bugün yaşanan gelişmede ise kaçak şahısların ABD'ye kaçtığı tespit edildi.
İLK DEFA KONUŞTU
Türkiye'nin konuştuğu kazada yaralanan 4 kişiden biri olan İbrahim Gümüş kaza sonrası yaşadıkları şoku anlattı.
"ARABANIN SÜRATLİ OLDUĞUNU HATIRLIYORUM"
Aracın çok süratli olduğunu ve bizi göremeden çarptığını kaydeden İbrahim Gümüş, "Biz benzinimizi aldık dönüş yolundaydık. Araç arızalandı. Arızalanınca biz 3 tane ATV'yi emniyetli bir alana çektik. Sonra Oğuz abi dedi ki, karşıdan gelen görsün diye ATV'leri ters çevirip arkaya geçerek flaşörlerini yaktı. Görmemeleri imkansız. 4-5 tane araba geçti. Onlar yavaşladı, fark etti. Bir tanesi durdu, bir ihtiyacınız var mı diye sordu. Ama o çok süratli ve hızlı olduğu için göremedi ve direk yapıştırdı. Ben sadece farları gördüm, sonrası yok bende. O anlara dahil pek bir şey hatırlamıyorum. Çünkü o esnada kafama darbe aldım. Sadece arabanın çok süratli olduğunu hatırlıyorum.
"TELEFON ELİMDEN ALINDI"
Sözlerine devam eden Gümüş, "Çarpmanın etkisiyle zaten biz savrulduk. Görmemle vurması bir oldu zaten. Daha sonra yardım istemek için telefonumu çıkarmıştım. Telefonu çıkardığım zaman şifremi hatırlayamadım. Yüz kilidiyle açmaya çalıştım, açıldı telefon. O sırada telefon benim elimden alındı. Kim olduğunu bilmiyorum. Çünkü etraf karanlıktı göremiyordum. Büyük ihtimalle aileden biri almıştır diye düşünüyorum. Ondan sonra telefonum alınıyor. Ben o etkide kalkıp arkadaşımı görünce telefonu unutuyorum. Gerisini de hatırlamıyorum. Sonra teyzem telefonla beni arıyor. Beni aradıktan sonra telefona bir hanımefendi çıkıyor. 'Siz kimsiniz, İbrahim nerde' diye bir soru soruyor. O da 'siz kimsiniz' diye cevap veriyor. Teyzemde diyor ki 'Ben teyzesiyim sen kimsin' diyor.
Sonra telefonu yüzüne kapatıyor. Sonrasında telefonun güvenliğe bırakılıp oradan alındığı söyleniyor. Ne olacağını bilmiyoruz ama adalete teslim olduktan sonra her şeyin açığa çıkacağını düşünüyoruz. Ben yardım ya da oraya gelen bir bayan sesini duymadım. Zaten yarı baygındım. Kazadan sonra bunları hatırlıyorum. Telefonum elimden alındı. Alındığını biliyorum. Telefonu çıkardım, telefon benim yanımdaydı çıkarıp yardım istemek için aramıştım. Ama işte söylediğim gibi telefonu elimden aldılar ne oldu bilmiyorum. O esnada ambulans daha gelmemişti" açıklamasında bulundu.
"MADEM O KADAR VİCDANLILAR ADALETİMİZE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE TESLİM OLSUNLAR"
Oradan geçen vatandaşların durup yardımcı olduklarını ifade eden Gümüş, "Ambulansı aramışlar, ambulans gelene kadar bizi yatırmışlar. Ondan sonra olanları hatırlamıyorum. Onlar hakkında bana gelen bir bilgi yok. Açıkçası benim içimde bir acı var. Ben Oğuz abiyi abim gibi görüyordum. Vicdanlı bir açıklama yapmaya çalışmışlar. Kendilerini öyle göstermişler kendilerini. Madem o kadar vicdanlılar adaletimize, Türkiye Cumhuriyeti'ne teslim olsunlar. Bizim acımızı biraz dindirsinler. Bu basit bir kaza değil. Süratli bir şekilde bize vurdular. Biz hepimiz savrulduk. Ben kalktığımda yanımda kimseyi göremedim. Herkes bir tarafa savrulmuştu" şeklinde konuştu.
"KENDİ ÇOCUĞUNUN GELECEĞİNİ ALDI"
Acılı anne Pervin Aci ise gözyaşları içinde şunları söyledi: "O çocuk gelsin. Annesi getirsin. Türkiye'de hiç kimse onun çocuğuna bir şey yapmaz. Benim çocuğum toprakta, nefes almıyor. Onun çocuğu nefes alacak, konuşacak. O çocuğu oradan oraya çanta gibi atmasın günah o çocuğa. O çocuğa da üzülüyorum. Eylem Tok'un 'yine olsa yine yaparım' açıklaması hatırlatılan Pervin Aci "Bir anne demez. İnanmıyorum. Bir anne söyler mi bunu? Eğer söylediyse yazıklar olsun. Ama dememiştir." dedi. Aci şöyle devam etti: "Çocuğuna da eziyet etmesin, getirsin güzelce. Günah değil mi o çocuğa, o çocuğun geleceğini aldın. Herkes anne. Öyle bir içgüdü olur mu. Annelik içgüdüsü olsaydı onda önce benim yavrumu kurtarıp hastaneye gelip ne gerekiyorsa yapardı. Benim oğlum zaten gidecekti ama yanında olsaydı, ağlasaydı sızlasaydı, ben gidene kadar dursaydı başında, ben onu başımın üstünde tutardım.
"KEŞKE YARALILARLA HASTANEYE GİTSEYDİ"
Baba Özer Aci da "Ben sesleniyorum, daha fazla kendini rencide etmesin, alçaltmasın, evladımızı sağ sola götürüp yargıdan hukuktan kaçırmasın, yazık olur. O çocuğunu arabanın içine koyup oğlum 2 dakika dur çarpmışsın yaralamışsın, yaralılar var deseydi, bir yaralıyla hastaneye gidip yaralıların durumu sorsaydı, ailelerin telefonuna ulaşsaydı, bir insanın bunu yapmaması lazım. Yazıklar olsun."