'YIKIM KARARINA RAĞMEN İNŞAATLAR RUHSATSIZ YAPILDI'
Sanıkların yargılandığı Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 2'nci duruşmada mahkeme, sanık Bülent Bayrak'ın tutukluluk halinin devamına, olay yerine oluşturulacak bilirkişi heyeti ile keşif yapılmasına karar verdi. Karar üzerine bölgede 28 Haziran'da oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından keşif yapıldı. Bilirkişi heyetinde yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi'nden inşaat mühendisi-mimar Doç. Dr. İsmail Dabanlı, meteoroloji mühendisi Doç. Dr. Elçin Tan, inşaat mühendisi Dr. Öğretim Üyesi H. Emre Alçiçek ve jeoloji mühendisi Dr. Orhan Yavuz'un hazırladığı rapor mahkemeye sunuldu. Olay yerinin krokileri ve fotoğraflarının da yer aldığı 21 sayfalık raporda, tutuklu sanık Bülent Bayrak, tutuksuz yargılanan Cenan Aydın, Büşra Gökgöz, İl Özel İdaresi ve DSİ, 'asli kusurlu', Sevcan Ulutürk ise 'kusursuz' bulundu.
Raporda, yapılar için Kırklareli Valiliği'nin Tarım ve Orman Bakanlığı'na başvurusunda bakanlığın olumsuz görüş verdiği ve imar plan sürecinin sona erdiği belirtilerek, bütün ruhsatsız yapılar hakkında yıkım kararı verildiği kaydedildi. Yıkım kararına rağmen inşaatlarında ruhsatsız olarak yapıldığı, turizm amaçlı yapıların inşaat ruhsatı ve yapı kullanım izni belgesine ulaşılamadığı kaydedildi.
'DOĞAL AFET OLARAK NİTELENDİRİLDİ'
Olay günkü meteorolojik değerlendirmeye yer verilen raporda, Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün Trakya Bölgesi için olası can ve mal kaybının önüne geçmek için sarı renkli uyarı verdiği belirtilerek, "Aşırı yağış limiti olan 12 saate 10 milimetrenin üzerinde yağış kaydedilmiş olması sebebiyle olayın aşırı yağış olduğu ve doğal afet olarak nitelendirilebileceği hususunda fikir birliği sağlanmıştır. Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) olay öncesinde sarı tehlike koduyla Türkiye genelinde uyarı yapmıştır. Dolayısıyla AFAD'ın teyakkuzda olması için gerekli uyarının MGM tarafından verildiği tespit edilmiştir" denildi.
'DERE TAŞMAYA BAŞLADIĞI ANDAN İTİBAREN PİK DEBİ GÖRÜLDÜ'
Yağışta, Sisli Vadi'de görülen debinin kısa süre içinde yükseldiği belirtilerek, "Yağışın uzun süre devam etmesinden dolayı zeminin doygunluğa ulaşması, havza eğiminin yüksek olması ve yağış şiddetinin afet boyutunda olmasına bağlanabilir. Bu yüzden dere taşmaya başladığı andan itibaren kısa süre sonra pik debi görülmüştür. Palabıyık Deresi'nin havzasının hemen hemen tamamı yoğun ormanlık alanlardan oluşmaktadır. Dolayısıyla akarsu kesitinde sel anında dere kenarına yakın ağaçların köklerinden sökülmesi, yamaçlarda bulunan kuru dal ve kütüklerin dere yatağına taşınması beklenen bir durumdur. Afet boyutunda yağışın meydana getirdiği selin bu kadar yoğun rüsubat ve tomruk taşıması, selin verdiği zararları katlayıcı etkisi olmuştur. Dar bir vadiden yüksek hızla gelen selin Sisli Vadi ismiyle bilinen taşkın ovasına geldiğinde kesit genişlediğinden hızını azaltarak tüm taşkın ovasında menderesler oluşturarak geliştiği tespit edilmiştir. Bu esnada vadi girişinin yönüne göre ana akimin merkezinin önce sağ sahilden yansıdığı, sonra sol sahile yönlenip tekrar sağ sahile doğru yansıdıktan hemen sonra turizm amaçlı kullanılan yapılara ulaştığı tespit edilmiştir. Buna göre 180 parsel üzerindeki çiftlik yapılarının mühendislik hizmeti almış olmasından kaynaklı ayakta kaldığı, selin taşıdığı rüsubatın bu yapılara takılmasıyla selin merkezinin bu noktada 2 kola ayrıldığı, su izlerinden ve olay sonrası video ve fotoğraflardan anlaşılmıştır. Sağ ve sol sahillere çarpıp yansıyan 2 akımın ana kolları hafif çelik iskeletli ahşap ve taş kaplama binaları tamamen yıktığı tespit edilmiştir" denildi.
'DSİ'NİN GÖRÜŞÜ HÜKÜMSÜZ KALMIŞTIR'
Raporda, DSİ tarafından dere şevinden itibaren 10 metre mesafede ve 1,5 metre bu basman kotundan yapıların yapılacağı görüşü imar planı yapılması sürecinde görüş olarak verildiği belirtilerek, "Ruhsat süreci akim kalmıştır. DSİ'nin bu görüşü de dolayısıyla hükümsüz kalmıştır. Buna rağmen ruhsatsız olarak yapıların DSİ görüşüne tam olarak uygun yapılmadığı tespit edilmiştir. Yerinde yapılan keşif sonucu tespit edilen su alma yapısının su tutma haznesi olmayan tabandan su alma yapısı olan trol tipi su alma yapısı olduğu tespit edilmiştir" ifadeleri kullanıldı.
'TAŞKININ ARTIŞINA DAİR KANIT BULUNAMADI'
Duruşmalarda, sanık avukatlarının derenin üst kısmında su toplanan bir set olduğu ve setin yıkılmasıyla suların aniden geldiğini savunmuştu. Bilirkişi raporunda ise böyle bir sete rastlanmadığı kaydedildi. Raporda, dere kesitinin tıkanıp, suyun kabarmasına sebep olacak herhangi bir doğal veya yapay bir sete rastlanılmadığı belirtilerek, "Su izlerinden de anlaşıldığı üzere olay günü sel dere yatağından olağan seklinde oldukça da yoğun rüsubat taşıyarak gerçekleştiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla ne su alma yapısının ne de memba tarafında bulunan kesitlerin tıkanıp arkasında su biriktirerek taşkın debisini arttırdığına dair bir kanıt bulunamamıştır" denildi.