Araştırma, 25 ila 75 yaş aralığındaki gönüllüler üzerinde yapıldı ve binlerce molekül ile bağırsak ve cilt mikroplarının takibi gerçekleştirildi. 44 yaş civarında başlayan ilk değişim dalgası, kardiyovasküler hastalık riskini artıran molekülleri içerirken, 60 yaş civarında ikinci bir dalga bağışıklık sistemi ve metabolizma üzerinde etkili olan molekülleri içeriyor.
BEKLENMEDİK BULGULAR
Başlangıçta, 40'lı yaşlardaki değişimlerin sadece kadınlarda görülen perimenopozal süreçten kaynaklandığı düşünülse de, aynı değişimlerin erkeklerde de gözlemlendiği ortaya çıktı. Bu durum, yaşlanma sürecindeki değişimlerin cinsiyet fark etmeksizin belirli yaşlarda hızlandığını gösteriyor.
SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLER
Bu bulgular, özellikle 60 yaş sonrası Alzheimer ve kardiyovasküler hastalık riskindeki dik artışla örtüşüyor. Araştırmacılar, bu yaşlarda belirli moleküler değişimlerin gerçekleşmesinin, bu tür hastalıkların ani artışlarına zemin hazırladığını düşünüyor. Aynı zamanda, yaşam tarzı faktörlerinin bu süreçte rol oynayabileceği, özellikle 40'lı yaşların ortasında alkol metabolizmasındaki değişikliklerin stresle bağlantılı olabileceği belirtiliyor.
EGZERSİZİ ARTTIRIN
Çalışmanın bulguları, yaşlanmanın yalnızca kronolojik bir süreç olmadığını, biyolojik değişikliklerin de belirli yaşlarda hızlandığını gösteriyor. Prof. Michael Snyder, "Hala sağlıklıyken yaşam tarzlarımızı ayarlamaya çalışmamız gerektiğine inanıyorum" diyerek, bu bulguların daha hızlı kas kaybı dönemlerinde egzersizi artırmak gibi hedefli müdahalelere yardımcı olabileceğini belirtiyor.