■ Ali Bey, çalıştığım işyerinde fazla çalışma yapmam isteniyor.
İşverenim fazla çalışma yapmayanı işten çıkartacağını söylüyor.
Yasal haklarım var mı?
Adem B.
Sayın Okurum, işyerinde işveren fazla çalışma yaptırmak istediği zaman işçinin yazılı onayını almak zorundadır. İşçi onay vermezse fazla çalışma yaptıramaz. İşveren, fazla çalışma yapmadığı için işçiyi işten çıkarırsa çalıştığı dönem için ihbar ve kıdem tazminatını ödemek zorundadır. Kıdem ve ihbar tazminatının hesabında çalıştığınız süreler toplamı dikkate alınarak son ücret üzerinden ödeme yapılır.
■ Bir giyim mağazasında satış elemanı olarak çalışmaktayım. Mağazada tek tip elbise giymek zorunda bırakılıyoruz.
İşverenin bu şekilde dayatma yapması doğru mudur? Giyeceğimiz kıyafetin ücretini de kendimiz ödemek zorunda mıyız? H.Şen İş kanununa göre işçinin işverenin emir ve talimatlarına uyma borcu bulunmaktadır. İşyerinin özelliğinden dolayı belli bir kıyafet giyme zorunluluğu kuralı varsa buna herkes uymak zorundadır. Bu dayatma olarak kabul edilmez. Ancak kıyafeti işveren verir bunun ücretini ödemek zorunda değilsiniz.
■ Eşimin kendine ait bir tamirhane dükkanı vardı, yanında da bir işçi çalıştırıyordu. Yaklaşık 6 ay önce rahatsızlandı. Bu dönemde işleri, işçisi tek başına yürüttü. Ne yazık ki eşim bu rahatsızlığı sonucunda vefat etti.
Dükkanı da eski işçisine devrettik. Eşim çalışan işçisinin sigortasını 4 ay SGK'ya bildirmeyi ihmal etmiş. Vefatından sonra bu bildirimleri ben yapsam çok fazla idari para cezası öder miyim? T. AVCI SGK'nın prim ve her türlü alacağının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Bu kanunda ve 5510 sayılı Kanunda, borçlunun ölümü halinde idari para cezalarından doğan borçların terkin edilip edilmeyeceği veya mirasçılarından tahsil edilip edilmeyeceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır.
Ancak Anayasanın 38'inci maddesinde "Ceza sorumluluğu şahsidir" hükmü yer almaktadır. Türk Ceza Kanununa göre de, "Ceza sorumluluğu şahsidir.
Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz." Anılan hükümlerden, şahısların işledikleri idari veya adli suçlara istinaden gerek adli, gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede, 5510 sayılı Kanunda idari para cezasının borçlusu olan gerçek kişi işverenin ölümü halinde, idari para cezalarından doğan kurum alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmamakla birlikte, Anayasa ve Türk Ceza Kanununda yer alan "Cezaların Şahsiliği" ilkesi gereğince, Kurum alacağının (borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin) tahsilinden vazgeçilir.
Buna karşın, tüzel kişilere yönelik olarak verilen idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibe geçilen ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişiliğin muhatap olması nedeniyle, mirasçılardan bu alacakların takibine devam edilir.