Cumhurbaşkanlığı, resmi bir kurumdur.
Niteliğini ve niceliğini ifade ederken son derece ciddi, idraki zor ve hatta iç sıkıcı bir alt metinden yola çıkmanız gerekebilir. Ama bu yüce makam; bir ucundan da biz vatandaşa bağlıdır ve herkesin bildiği lisanla konuşmak bu yüzden çok önemlidir.
Başbakan Erdoğan işte bunu yapıyor. Görevin içeriğini, olanı ve olacağı net, basit ve kısa cümlelerle ağzının içinde gevelemeden anlatıyor. Bu önemli bir yetidir ve önce kendine güveni işaret eder. Bir diğer önemli özellik de kuşkusuz doğuştan sahip olunan beden ve ruh enerjisidir. Misal; yurt dışında katıldığınız bir konsorsiyumda sergileyeceğiniz 'içi ha geçti ha geçecek' şeklinde bir ülke yöneticisi portresi hoş durmayabilir. Sadece bu değil, genel olarak insanlar üzerinde bezginlik yaratan hal ve tavrınızdan söz ediyoruz. Peki nedir gerekli olan? Başta enerjiniz, huyunuz suyunuz, aldığınız eğitim, insani ve mesleki bilgi ve birikimleriniz, tecrübeniz, kısaca tüm bunların oluşturduğu bir diğer soru da, "Hasletler öğrenilebilir veya öğretilebilir mi?"
Bize sorarsanız kısmen. Çünkü insanlar her ne kadar 'know - how' doğsalar ve hayat onları ince ince işlese de bazı 'elemanların' nüvesi bu verileri yüklemeye müsait değildir. Mesela yetenek dediğimiz şey. Gündemdeki karşılığı, 'bir ülkeyi çekip çevirme becerisi! Bunun için de adeta mucit olmanız gerekir. Hani şu 'elinden iş gelmeyenlerin', sizin gibi 'elinden her işin geldiği insanlar' karşınızda şaşıp kaldıkları, "Nasıl oluyor da böyle bir şey akıl edebiliyor yahu?" dedikleri 'yaratıcılık!' Malum icat, icadı yapan için sıradan bir şeydir ama hayatları boyunca iki boncuğu bir ipe dizemeyenlere mucize gibi görünür.
İnsanları hayretler içinde bırakıp biz işin 'Tek adam'lık yönüne değinelim isterseniz.
Aksini düşünenler, malum ülkeyi ticarethane gibi görenler. Onlara göre memleket bildiğiniz anonim bir şirket!
Yönetim Kurulu Başkanı tarafından oluşturulan departmanların aralarında görev taksimi yaptığı, işlerin alt-üst statüsünde tıkır tıkır yürütüldüğü dev bir holding. Bir başka değişle, baş yöneticinin çekip gittiği hallerde bile asla yıkılmayacak bir sitem. "Ay şimdi ne yapacağız, her şeyi Başkan'ın kafasındaydı, o biliyordu!" paniğine gerek kalmayan ve kalındığı yerden yeni başkanla yola devam edilen, duygusuz insanlar ve binalar topluluğu.
Ama n'apalım ki bizler Orta Asya'dan geliyoruz ve evvel ezelden beri 'tek adamlığı' severiz. İnceleriz, bakarız, dahası 'Zeki Alasya - Metin Akpınar' skecindeki gibi 'elimize alıp yoklarız, koklarız' ve böylece minevvel minahir tanımış oluruz. Gönlümüze göre birini bulduk mu da iki cihan bir araya gelse Not; Bu arada unutmayın arkadaşlar, 10 Ağustos'ta sadece ülkenin değil, bir nevi Ortadoğu'nun da Cumhurbaşkanı'nı seçiyorsunuz.