ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 23 Ağustos 2014

'En az üç çocuk' paniği!

Avrupa bizden asırlardır korkar ama bir o kadar da sevenimiz vardır. Her ne kadar aksi iddia edilse de AK Parti Hükümeti'nin hedefi, ülke tarihinde ilk kez bu iki önemli silahı yine ülke lehine kullanarak devlet politikası haline getirmektir. İşte bu gelişme Merkelli Almanya'nın paniğe kapılmasının baş nedenidir.
Diğer yanda Türkiye'nin yükselen değeri ve bölgede tek liderliğe oynaması, Avrupa'nın ve yine Almanya'nın çıkarlarının baltalanması anlamına gelmektedir.
Ama karşılığında geliştirilen politika da maalesef alttan alta tırmandırılan yabancı düşmanlığıdır. 'Göçmenlere sıfır hoşgörü' sloganıyla hareket eden muhafazakar hükümetler sonuçta nüfuslarının yüzde 20'sini Türklere karşı kışkırtmakta ve İslam korkusunu toplumun yarısında hakim kılmaktadırlar.
Tabii korkunun bir de elle tutulur, gözle görülür nedeni var; 'Yabancı ülkelerdeki Türk nüfusunun katlanarak artıyor olması!' Alman idareciler, sorumlusu olarak da Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı görüyor. Çünkü iktidara geldiğinden beri ne diyor Erdoğan; "Her aileye en az üç çocuk!" Hatta komşu ülkelerde yaşayan Türk asıllı halklara bile tavsiye ediyor.
Adamların bundan çıkardıkları sonuç şu; "Demek ki Türkler çoğalacak ve Osmanlı dönemindeki gibi Avrupa'yı istila edecekler. Zaten işçi olarak akın akın geldiler ve vakitlerini 'üremekle' geçirdiler, şimdi üçer çocuk daha yaparlarsa azınlıkta kaldığımızın resmidir!" Evet en başta Merkel böyle düşünüyor ve paniğe kapılıyor. O zaman da kadına anlatamıyorsunuz, 'genç nüfus artışını desteklemekle, bir kıtayı istila etme amacı arasında fark vardır abla!' Sırası gelmişken, Erdoğan'ın sözünü ikiletmeyen galiba bir tek Kürt vatandaşlarımız oldu. Onlar da öneriyi öyle abarttılar ki 'her 9 ayda bir çocuk' yapmaya başladılar. Nedeni bir bakıma Almanya'nın kapıldığı korkuyla aynı; "Ne kadar Kürt çocuğu, o kadar BDP'ye oy garantisi!"
Gerçekten de batıdaki şehirler bebek için hazırlık yapıp kendince pozisyon bulana kadar, bir bakıyoruz doğu kentlerimiz 5. çocuğa gebe kalmış bile. Nitekim son seçimde şahidiz, sürekli doğurup 18'ine gireni sandığa yolladılar ve yüzde 10'lara ulaşan oy oranı elde ettiler... Kürt nüfusunun artışını bir de Van depremi sonrasında, felaket çadırlarından 'adeta fışkıran' çocukları gördüğümüzde anlamıştık, hatırlayın.
Her neyse sözü toparlıyoruz, Kürt veya Türk nazar almayalım ama 77 milyonuz ve bu halimizle de herkese yeteriz.

Cumhurbaşkanımıza yalvarıyoruz!

Vaziyet tahminlerin ötesinde son derece vahim. Adı Bonzai. Ülkenin sonunu getirmez ama büyük yıkımlara yol açabilir. Bu gün basına yansıyan genç ölümler buz dağının görünen parçası.
Dün ele geçen uyuşturucu çetesi lideri sadece 12 yaşında. Çünkü babası, amcası içeride. Bir de kullanma yaşı 9'a indi ve çocuk çocuğu madde kullanması için daha kolay ikna edebiliyor. Diğer yanda bonzainin paketi 4 lira, iki tanesi ile ölümün eşiğine gelebilirsiniz. Az veya çok içmekle alakası yok, her şekilde öldürüyor. Bizdeki ölümlerin fazlalığının nedeni, çoluk çocuğun normal esrar sanıp bol miktarda alması.
Şimdi en önemli şeyi söylüyorum; Uyuşturucu satıcıları basında çıkan bonzai ölümleri üzerine müşterisine diyor ki, "BONZAİ SON DERECE ZARARSIZDIR, YANLIŞ KULLANDIKLARI İÇİN ÖLÜYORLAR, BAK ŞÖYLE İÇECEKSİN!"
İşin acısı çocuklar bir yana buna koskoca adamlar bile inanıyor ve içmeye devam ediyorlar.
Madde aslında, üzerine bir tür kimyasal solüsyon sıkılmış bitki. İşin kötü tarafı eşit miktarda sıkılamadığı için, şansınıza fazla miktarda gelmişse bir tanesiyle bile oracıkta ölüyorsunuz. En iyi ihtimalle felç yapıyor. Damar açıcı etkisi fazla ve beyin kanaması, epilepsi nöbetleri diğer tahribatları.
Bu arada ikinci önemli bir nokta; 'daha pahalı satılan doğal esrarın LEGAL OLABİLMESİ için, bonzainin bu kadar hızla yaygınlaştırıldığı ve bilerek ölümlerin desteklendiği' iddia edilmekte.