İKİ yıl önce dünyanın gündeminde olmayan, fazla konuşulmayan bir konu vardı. O dönemde bugünleri anlatan, yeni savaşların nerede nasıl başlayacağını anlatan bir dostum uyarıyordu.
Bilim ve teknoloji erbabı dostum sevgili Selahattin Paksoy "Nadir toprak elementleri savaşları yakında başlıyor. Gözünü ve dikkatini bu konudan ayırma" diyordu.
O günlerde bunu gündeme taşıyan nerdeyse hiç yoktu. Dünyanın yeni teknolojilerde, cep telefonundan tutun elektrikli arabaya kadar ne kullanıyor olacaksak tamamının üretiminde nadir toprak elementleri hayati önem taşıyordu.
Yeni savaşlar bu alana kayacaktı. Nitekim aradan iki yıl geçti, Trump iktidara gelir gelmez bu nadir elementler konusunda muazzam argesi olan Kanada'ya talip. "Bizim eyaletimiz" diyerek İngilizlere ait Kanada'yı gözüne kestirdi, Londra'ya sille tokat gösterdi. Trump'ın "Vali" diyerek alay ettiği Kanada Başbakanı geçtiğimiz hafta basın toplantısında ağlayarak konuşuyordu.
Psikolojisi bozulan ve dünyanın gözü önünde ağlayan bir Başbakana tanıklık ediyorduk.
ABD, Danimarka'dan da nadir element kaynayan topraklarıyla ünlü Grönland'ı istedi.
"Ya bize satın ya da askeri seçeneği dahi düşünüyoruz" dedi Washington. Danimarka apar topar Grönland'daki nadir toprak elementlerin kullanım hakkını verdiği Çin'i "Güle güle" çekip bavuluyla geri gönderdi.
Amerika'nın yeni ticaret bakanına ait şirketle hemen Grönland'daki nadir toprak elementleri konusunda ortaklık anlaşması imzalayarak işgalden kurtarmaya çalıştı.
Rusya-Ukrayna savaşını durdurmak isteyen Washington, Kiev yönetiminden bugüne kadar verdikleri destek ve silahların karşılığı olarak başlangıçta 500 milyar dolar istedi. "Ödemeyi Ukrayna'da fazlaca bulunan nadir toprak elementlerini bize vererek yapabilirsiniz" dedi.
Yakın bir gelecekte ABD, anlaşma imzalayarak Ukrayna'nın bu zenginliğine sahip olacak. Devlet Başkanı Zelensky, Beyazsaray'daki görüşmede tüm aşağılanmasına karşın bu imzayı atmak zorunda.
Eğer bundan kaçınırsa ABD darbe yapacağının mesajını verdi.
Ukrayna'nın Rusya yanlısı eski devlet başkanı destekçileri ile görüşerek hem de. ABD'deki küresel sermaye ve onun tetikçisi Soros eliyle pembe devrim yaparak Rusya yanlısı seçilmiş devlet başkanını Ukrayna'dan Moskova'ya kaçmaya zorladılar ve bunu başardılar. Ardından Batı yanlılarını iktidara taşıdılar.
"NATO ve AB'ye gireceğiz" diyenleri başkan yaparak Rusya'nın kırmızı çizgisini aştılar, savaşa çanak tuttular.
Şimdi de tekrar Ukrayna'da Rusya yanlılarını iktidara getirme tehditleri savuran bir ABD var. Zelensky gibi kullanışlı bir elemanı daha düne kadar Amerikan kongresinde konuşturup, "Dünyanın son kahramanı" ilan ederek ayakta alkışlıyorlardı.
Kısa bir süre sonra Beyazsaray'da tüm dünyanın gözü önünde aşağılayarak yerin dibine soktular. Bir devlet başkanını şamar oğlanına çevirdiler.
Üstelik aşağılamadan sonra bir de Amerika'ya teşekkür ettirdiler.
Şimdi de "Dediklerimizi yapmaz, elementleri vermezsen darbeyle indiririz" diyerek yeni bir şamar gösteriyorlar.
Ukrayna'nın nadir toprak elementlerinin bir bölümü Ruslar'ın işgali altında. Washington ve Moskova birlikte Kiev'i dünyanın gözü önünde nadir toprak elementleri aşkına hortumluyorlar.
Türkiye, yaklaşık 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezerviyle, Çin'in ardından dünyanın en büyük ikinci rezervine sahip ülkesi konumunda.
Beylikova'da kurulan bu elementleri işleme tesisleriyle bu alanda hem bağımsız hem de dünya enerji güvenliğinde stratejik bir avantaja sahip oluyoruz.
Kanada'dan Grönland ve Ukrayna'ya kadar her yerde gözü olan ABD, bizim nadir toprak elementlerimize gözünü ne zaman çevirecek diye merak ediyordum. Çok ilginçtir geçtiğimiz hafta ABD Temsilciler Meclisi aniden sadece "Türkiye" gündem maddesi ile toplanıverdi.
İsrail yanlısı Siyonist veya Hrıstiyan Evanjelist milletvekilleri Tel-Aviv çizgisinde uşaklık yaparak Türkiye'yi eleştiren konuşmalar yaptılar.
Tabii Türkiye'yi öven ve ne kadar hayati önemi olduğunu vurgulayanlar da vardı.
"Türkiye ABD için vazgeçilemez bir müttefik" diyorlardı.
Bunlardan biri de Cumhuriyetçi milletvekili Joe Wilson'du.
Türkiye'ye övgüler yağdırırken sözü bir noktaya taşıyordu.
"Ayrıca Türkiye'nin nadir toprak elementleri de var" diyordu. Böylece bu zengin rezervlerimiz ilk kez ABD Meclisi'nde gündeme geliyordu.
Gelmeye de devam edecek. Türkiye için büyük avantaj olan bu rezervler aynı zamanda da birilerinin göz dikebileceği bir alana giriyor.
Dış politika ve diplomasi de altın çağını yaşayan Türkiye, kendisini bu noktaya taşıyan devlet aklı tarafından bu nadir toprak elementi silahını da mutlaka BÜYÜK KOZ olarak kullanacaktır.