Maria Sharapova final maçına çıkarken aralarındaki rekabette rakibinin ne kadar ağır bastığının bilinciyle belirli bir aşağılık kompleksi içerisinde sahaya adım attıysa David Ferrer de Rafael Nadal karşısına bir o kadar endişeli çıkmıştır.
Zira aralarındaki rekabet 19-4 Nadal lehine… Son iki karşılaşmalarında 31 yaşındaki Ferrer, 27 yaşındaki rakibini 3. sete götürdüyse de son setler 6-0 ve 6-2 gibi skorlarla bitmiş.
Yani Rafael Nadal'ın büyük bir üstünlüğü var. Maçları da bu üstünlükle istediği gibi yönlendirebiliyor.
Rafael Nadal toprağın tartışmasız kralı. Bunu hem de sekizinci kez kanıtladı. Üstelik bu şampiyonluğa ulaşırken önce Nishikori ve Wawrinka gibi kendisine ters gelen rakipleri ve sonra da dünya 1 numarası Djokovic'i yendi. Spor dünyasının yumuşak başlı, sakin, hayvan aşığı ve tiki bol bu şampiyonunun içinden "…bir kaç ay öncesine kadar benim dopingci olduğumu iddia edenler şimdi ne diyordur" sorusu geçmiş midir acaba ?
TRİBÜNLER DOLDU
Bu finalde de farklı bir şey olmadı.
Esasen aynı ülkeden iki tenisçinin finale kalması organizatörlerin en istemediği bir olgudur.
Üstelik turnuva -finale kadar olan maçlarla- belki de en durgun, en sürprizsiz ve tenis kalitesi olarak epey düşük olarak tarihe geçecektir. Bunun üzerine bir de kötü hava koşulları eklenince turnuva idarecilerinin ve sponsorların çektiği endişeyi tahmin edebiliyorum.
Ama Fransızlar yine de tribünleri doldurdular. Geçmiş günlerdeki canlılıkları yoktu ama yine de oradaydılar. Gerçi sahadaki oyuncular da tribünlerden farklı değillerdi… Önceki turlardaki enerji ve süreklilikte yeller esiyordu…
NADAL YÖNLENDİRDİ
İlk kez bir grand-schlem turnuvasında final oynayan ve tenis dünyasının, "Ağır işcisi" olarak anılan Ferrer rakibini mümkün olduğu kadar rahatsız etmeye çalıştı ama Nadal hep maçı istediği gibi yönlendirdi. Ama maçın ilk zevkli puanının ikinci sette durum 3-1, 40-30 iken gerçekleştiğini belirtirsek oyunun ne derece tek yanlı süregeldiğini anlarsınız. Üçüncü setin başlarında bir süre Nadal'ı kortun ortasında rakibini bir o yana bir öbür yana koştururken izledik.
Seyirci bile sahada oynanan oyundan başka yerlerde eğlence aramaya başlamıştı ki yağmur kendini gösterdi. Ferrer yağmur sonrası seti 3-3 yaptı ama sonrası çorap söküğü gibi gitti (6-3). Rafael Nadal herhangi bir grand-schlem turnuvasını 8 kez kazanan ilk sporcu olarak adını tarihe yazdırdı. Kutluyoruz bu büyük sporcuyu.
Bir kaç hafta sonra izlemeye başlayacağımız Wimbledon'un buradan daha kaliteli maçlara ev sahipliği yapacağını umuyoruz… Tenisin bile yavanı çekilmiyor.
Yazımıza son verirken tüm ülkemizde sağduyunun galebe çalmasını, insanların birbirlerine saygı göstermesini ve dinlemesini temenni ederiz…