"ABD ve Çin anlaşırsa ne ala... Ancak anlaşamazlarsa 3. Dünya Savaşı çıkar" diyordu. Yaklaşık iki hafta önce de Başkan Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton da "ABD, Çin'in Afrika'daki yayılmacı ekonomik ve siyasi nüfuzuna karşı koyma kararı aldı" diyordu.
Amerika'nın ulusal güvenliğinden sorumlu adam, "Afrika'da ülkemizin çıkarlarını korumak zorundayız. ABD, Çin'in nüfuzuna uzun süre sessiz kalamaz" diyerek savaş ilanını tüm dünyaya haykırıyordu. Çıkar çatışmalarının tavan yaptığı, herkesin her yerde yeni mevziler kazdığı, savaş baltalarını topraktan çıkardığı tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. Amerika'nın uykularını kaçıran "Çin Kabusu" şu anda Asya'yı sarmış durumda, Avrupa'ya doğru hızla yol alıyor. Peki Afrika'da durum ne? Çin geçtiğimiz yıl Afrika'daki yatırımlarını 125 milyar dolara çıkardı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'den 60 milyar dolarlık ek bir yatırım sözü daha geldi. Baktığımızda Afrika ülkelerinin bu borçları ödeyecek gücü asla yok. Yani Çin, Batı'nın çok sık kullandığı "Borç batağı" silahının aynısını Afrika'da uyguluyor. Sadece Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Çin'e toplam borcu milli gelirinin yüzde 25'ine ulaşmış durumda. Afrika'yı hızla nüfuzuna alan Çin, bu kıtadan şimdilik yılda 180 milyar dolar gelir elde ediyor.
BBC dün Güney Afrika'dan, Tanzanya, Zambiya, Gana, Nijerya, Angola, Mauritius, Madagaskar'a, Cezayir'e kadar, Afrika'ya toplam 2 milyon Çinli'nin transfer edildiğini duyurdu.
10 binden fazla Çin şirketinin kıtaya ahtapot gibi yayıldığının altını çizdi.
Pekin hükümeti, borç paraya boğduğu Cibuti Cumhuriyeti'nde buna karşılık ilk deniz üssünü kurdu. Gözünü ABD'nin Cibuti'deki ünlü Camp Lemoniere üssünün hemen yanındaki Darelah limanına dikti. BBC bu durum karşısında "ABD ve Avrupa'da stratejik alam zilleri çalmaya başladı.
Çin hedefine ulaştığında, Camp Lammoniere'i denizden kuşatmış, ikmal kanallarını denetler bir konuma gelmiş olacak." diye bağırıyor. 1980'lere girerken yılda 13.5 milyar dolar ihracat yapan Çin bunu geçtiğimiz yıl 2.1 trilyon dolara çıkardı ve yaklaşık 500 milyar dolar fazla verdi.
Dünyanın en fazla döviz rezervlerine sahip bir ülke konumuna geldi. Orta Doğu'dan Pasifik Okyanusu'na kadar uzanan deniz yolları üzerindeki Amerikan hakimiyetini ve askeri gücünü İpekyolu ile by-pass ederek, rakip bir kara yolları ağları kuruyor. Bu uğurda Asya ülkelerine, Pakistan'dan Kamboçya'ya, Nepal'den Tacikistan ve Kırgızistan'a kadar önüne gelene korkunç paralar yağdırarak onları da ödenemeyecek borçlarla kendine bağımlı hale getiriyor. BBC dün buna bir örnek veriyor ve "Çin devlet şirketi Sri Lanka'da, Çin'in verdiği kredilerle Humbantota liman inşaatı projesine başlamıştı. Humbantota Limanı bittiğinde Sri Lanka'nın aldığı borçları ödeyemeyeceği ortaya çıkınca Çin, alacağına karşılık limanı 99 yıllığına kiralayarak Hint Denizi'nde bir tesise sahip oldu" diye yazıyor.
Sadece Pakistan'ın 2024 yılına kadar Çin'e 100 milyar dolar borçlu bir ülke haline geleceğini ve bu yüzden stratejik kaynakları Pekin'e kaptıracağını duyuruyor. Nitekim New York Times gazetesi Çin'in Pakistan'ın Basra Körfezi çıkışına yakın, stratejik Gwadar limanının yönetimini üstlendiğini yazıyor ""ABD ile olası bir savaş dışında, Çin'in Güney Asya denizlerindeki kontrolü çoktan inkar edilemez bir realitedir" diyordu. Pakistan Hava Kuvvetleri ile Çin Hava Kuvvetleri arasında anlaşmalar imzalandığını duyurdu. Hemen akabinde de ABD Pakistan'ı teröre yardım etmekle suçlayıp yardımları durdurdu. Dünyayı Asya'dan Afrika'ya uzanacak büyük bir çıkar savaşı bekliyor. Onun için Suriye de, Akdeniz de hayal edemeyeceğiniz kadar önemli. Devir, stratejik adımlar atan Ankara'nın yanında yer alma ve istikrarlı Türkiye'yi koruma devri... Karar sizin!