1800'lerden beri 'Cemiyet hayatı'ndaki ayrıcalığı ve ağırlığı ile tanınan Büyük Kulüp, 130 yaşını sessiz ve buruk kutladı. Kimileri 'Baronlar Kulübü', kimileri 'Seçkinler Kulübü' der Büyük Kulüp'e... 130 yıllık geçmişi, 150 trilyonluk mal varlığı ile küçük bir imparatorluğu andıran, hükümetlerin kurulduğu ve devrildiği bir 'kapalı kutudur' burası. İttihat Terakki'den Türkiye Cumhuriyeti'ne giden yolların taşlarını döşeyen, yakın zamana kadar derin siyasi-ekonomik kararların alınmasında etkili olduğu düşünülen, Türkiye'nin 'Derin gücü' Büyük Kulüp' bir süredir sessiz.
Nedendir acaba? Sorusuna cevap vermeden önce, 'Derin güç' denilen gurubun geçmişine bir göz gezdirelim:
BÜYÜK KULÜP'ün logosunun altında "1882 Cercle d'Orient" açıklaması var. Türkçesi "Doğu Çevresi" veya "Şark Çemberi" anlamlarına gelir. Circle d'Orient Fransızca bir terim olmasına rağmen onun 1882 yılında kuruculuğunu İngiltere'nin İstanbul Elçisi Sandison yapmıştır. İngiltere Kraliyet ailesinin, Osmanlı ülkesindeki en yetkili temsilcisi ve siyasi misyon şefidir.
Sandison, aynı zamanda Beyoğlu'ndaki "Grand Orient Mason Locasının" da kurucusudur. Cercle d'Orient ve Grand Masonlar Locası (yeni ismiyle Büyük Kulüp) uzun yıllar Beyoğlu Abraham Paşa apartmanında çalışmalarını sürdürdü.
Abraham Paşa'nın tarihi binasında aynı zamanda Osmanlı Masonlar Kulübü'de hizmetlerini sürdürüyordu.
Osmanlı Mason locasının da adı "Grand Orient" (Büyük Doğu) locası idi.
Cercle d'Orient'in çalışmalarına başladığı tarihi bina Osmanlı yönetiminde etkisi olan büyük işadamı Ermeni asıllı Abraham Paşa'ya aitti.
1909 yılında "Grand Orient Mason Locası" Talat Paşa başkanlığında Hür ve Grand Orient (Büyükdoğu) Mason locası diplomasi- Bağımsız Masonlar Locası olarak isim aldı. Talat Paşa aynı zamanda 'Circle d'Orient'in de üyesiydi.
Abraham Paşa'nın Büyük Doğu Mason locası ile Cercle d'Orient'in tarihi hizmet binası apartmanında Cercle d'Orient ile "Grand Orient Masonlar locasının" birlikte çalışması tesadüfî olamazdı. Cercle d'Orient'in adı içinde sadece "Masonlar" kelimesi yoktu.
Ama kurucuları Masonlar idi.
Circle d'Orient, 1936 yılında "Büyük Kulüp" adını aldı. 1960'lı yıllardan sonra Mason locaları ile Büyük Kulüp, Kadıköy Havuzlubahçe'ye deniz kıyısına taşındı. 2007 yılı Türkiye Cumhuriyet tarihinin ALTIN HARFLERLE anılacak çok önemli bir yılıdır. Tarihi dönüşüm ve değişimi işaret eder.
Küresel güçlerle çalışan büyük burjuvazinin zemin kaybettiği, halk kitlelerinin egemenliği ele aldığı bir tarihtir. İttihat Terakki'den Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna, 1923 'lerden 2007'li yıllara kadar Türkiye'yi halka rağmen sütre gerisinden idare eden güçler zemin kaybetmiş, bu güçlerin çatı kuruluşları bir sessizlik ve etkisizlik dönemine girmişlerdir. Nitekim güçlü TUSİAD gerilemiş, Anadolu Kaplanları (MÜSİAD-TUSKON) bayrağı taşımaya başlamıştır. Güçlü BÜYÜK KULÜP eski gücünü kaybetmiştir. Şimdi, Büyük Kulüp'ün sessizliğinin arkasında ne yatıyor? sorusuna net cevap verebiliriz.
Genel Yayın Yönetmenimiz Ergün Diler, "Altın makas" başlıklı yazısında, tarihin derinliklerine harika notlarla ışık tutuyor. Tekrar tekrar okumalıyız:
Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere ve Rusya'nın bölgeyi paylaşmasından sonra öldürücü darbeyi aldı.
Abdülhamit Han'ın daha 1900'lerde PETROL haritasını çıkarttığı bölgeler bir bir elimizden gitti. Geride yoksul, yorgun ve umutsuz bir ANADOLU kalmıştı.
Büyük bir akılla Cumhuriyet kurulmuştu. Ama "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" demek zorunda bırakılmıştı. Zaten çeşitli dayatmalarla yüzümüz BATI'ya çevrilmişti. Bir el ısrarla bizi Ortadoğu'dan uzak tutuyordu. (Soru: Büyük Kulüp etrafındaki küresel çerçeve olmasın? Bülent Erandaç) I. Dünya Savaşı'ndan sonra hem Balkanlar hem Arap coğrafyası tamamen elimizden çıktı. Balkanlar RUS kontrolüne girerken, petrol ve gaz cenneti bölgeler de İngilizler'e bırakıldı.
Böylece Osmanlı yıkılıyor ve o zaman için Rus-İngiliz arasında YENİ DÜNYA kuruluyordu. II. Dünya Savaşı ile Amerika, dünyanın yeni patronun kendisi olduğunu ilan etti. Bütün mahalleye ayar verdi. Sonraki yıllarda MAKAS değişti. Bir uçta Rusya olurken diğer tarafta ise ABD vardı. Merkez de değişerek Türkiye'ye kaymıştı. İngilizler artık bize güvenmiyordu. Bölgenin eski efendisi şimdilerde perde arkasında kalsa da RAHAT durmuyordu.
Bölgenin hafıza kartı Londra'daydı.
Musul-Kerkük'le aramıza tampon olarak PKK kuruldu. 30 yıl bu anlamsız SAVAŞLA geçti. Herkes kullanıldı!
Kurdukları her oyuna düştük. Aramıza kan davası sokuldu. İstenileni yapmamız için örümcek gibi ağları örmüşlerdi.
* * *
SONUÇ:
Korktukları başlarına 2006'da geldi. Ankara'da yeni masa kuruldu. Milli çizgide hızla yol alındı. Ankara, Cumhuriyet'e zorla dayatılan kuralların dışına çıkıyordu!
Arka bahçesiyle ilgilenmeye başlamıştı.
Unuttuğumuz değerler tekrar filizlendi. Bölgeye inildi. Ankara yeni bir yol aradıkça içeride yine o şarkı yükseliyordu:
LAİKLİK ELDEN GİDİYOR!
Çünkü içerideki ABD ve İngiliz yanlısı basın gerçekleri manşetlerle örtmeye alışmıştı. ABD, İngiltere ve İsrail için olumsuz haber yapamayan sözde YERLİ BASIN, kendi ülkesinin çocuklarını yerden yere vuruyordu.
Çünkü içerideki BARONLAR medyanın gizli sahibiydi! Ne siyasiler ne de gazeteciler sözlerinden çıkamıyordu. Sesi soluğu çıkmayan Büyük Kulüp (Şark Çemberi), Yeni dünya düzeni kurulurken ne yapıyor?
Bir başka yazı konusu...