Sezon başlangıcına iyi giriş yapmıştı Fenerbahçe. Emre'si iyiydi, Alex'i istim üstündeydi, Güiza bir hareketlenmiş pir hareketlenmişti... Tek sorunları Deivid'in sakatlığı gibi duruyordu. Galatasaray yeni teknik kadrosuyla 'başka türlü şeyler' yapıyor, Keita gibi bir 'hayta'yı takıma kazandırmış esecek rüzgarı bekliyordu. Yelkenin başına 14 milyon euro fiat biçtikleri Arda'yı geçirmiş, teknenin rotasına da işbilir Elano'yu ve geçen yılın büyük ustası Kewell'ı oturtmuşlardı. Buna Nonda ve Baros da eklenince Sarı- Kırmızılılar'ın keyiflenmemesi için bir neden yoktu. Beşiktaş ise şampiyonluk gecesini buhrana dönüştürmüş, istifadan vazgeçirilmiş bir teknik direktörle 'yine yeni yeniden!' yapacaktı.
İlk destelik zaman geçildi ve baştan yol alanlar rüzgara kapıldılar. Galatasaray ilk önce kötü sonuçları yazdı hanesine sonra da Baros'un bütün takım kurgusunu dağıtan sakatlığı... Ne Elano ne de Nonda'dan verim alamadılar. Bir maçta Kewell libero bile oynadı. A planlı Hollandalı beklenmedik bir tutuculuk örneği sergiledi B planına gözlerini kapatıp. Durum ortada.
Fenerbahçe'de Emre kanayan yara. Senenin en iyi yerlisini, yabancılar birleşip teknik ekibe şikayet etmişler. Kazım ve Santos'un Daum kontenjanı sorgulanmaya başlamış... Güiza ve Deivid gitmek istiyor; gelecek sezona kadar 'ne olur ne olmaz' kaygısıyla. Daum ise sahada o halleriyle arkadaşlarına salça olan Emre'yi, Kazım'ı, Santos'un durgunluğunu 'doğal' karşılıyor. Bütün bunlar olurken bir tribün temizliği başlıyor 'Kapalı' mekanlarda. Ve derbi; Beşiktaş Fenerbahçe'ye tam üç tane yazıyor.
Helal olsun bir kez daha; Futbol hayata benzer!'
BEŞİKTAŞ'IN MANCHESTER UNİTED'I 1 - 0 YENDİĞİ MAÇTAN KARELER