Peki nedir bunların ortak özellikleri..
Hiçbirisini tam olarak bitiremeyiz.
Bitirmek istemediğimizden değil, buna imkan bulamadığımızdan.
Raf ömürlerinden ya da kullanım hatalarından bahsetmiyorum.
Hepsi ambalajlarıyla ilgili...
Çünkü bu tür ürünlerin ambalajları sanki israf üzerine üretilmiş vaziyette.
Ne yaparsak yapalım, her birinin içinde bir miktar ürün kalır ve çöpe atarız. Yani bir diş macununun tümünü kullanmak için ambalajı ikiye bölüp içini sıyırmanız lazım. Kim yapıyor? Üreten için önemli değil belki. Çünkü zaten parasını almıştır.
Tüketen için de belki miktar ve para hesabı yapsanız büyük bir meblağ tutmaz. Ama milli servet her gün çöpe gider. Parasal büyüklüğünü ölçebilmek mümkün değil, fakat buna imkan olsa dudaklarımızı uçuklatacağını tahmin edebilirsiniz..
Ar-Ge çalışmalarına bunca kafa yoran markalar, ambalaja sıra gelince niçin umursamaz? Yoksa işlerine mi gelir? 100 gramlık ürünü 80 gram olarak kullanırsınız ve yeniden ihtiyaç hissedersiniz. Böylece bir pakette gidereceğiniz ihtiyacınızı iki pakette gidermek zorunda kalırsınız. Satışlar artar... Bu pazarlama oyununa bilerek ya da bilmeyerek mecburen geliriz. Ambalaj Sanayicileri Derneği var. Yönetiminde çok önemli firmaların temsilcileri bulunuyor. Onlara buradan bir çağrıda bulunalım. Hijyen, sağlık önceliğimiz elbet. Ama gelin israfı önleyecek, vatandaşın cebini sömürmeyecek ambalajlara da kafa yoralım.