7 Haziran öncesinde asgari ücretle ilgili hesapsız vaatler havada uçuyor. Bin 800 liralar, 2 bin liralar... Hatta birisi çıkıp özel bankaların borçlarını sileceğini bile söylüyor...
İş dünyasından ses yok.
İşadamı örgütlerinden tık yok.
Patronlar sus pus.
Bankalar 'Nasıl silersin?' diye sormuyor bile.
Malum medya suskun.
Seçimlerden sonra da sessizlik devam ediyor. Oysa koalisyon tablosu olduğu için bu vaatlerin sahibi partilerin iktidara gelme ihtimali de beliriyor. Yine de konuşan yok. Tekrar seçim kararı alınınca, aynı vaatler tekrarlanıyor. 2 bin liraya kadar asgari ücret verileceği söyleniyor. İlk seçimin galibi AK Parti ise hesabını yapıp bin 300 lira asgari ücret sözü veriyor. Böylece zaten her Aralık ve Temmuz'da artan asgari ücrete makul bir ek zam da öngörüyor. Karşısına, esnafa faizsiz kredi, ilk işe giren gencin maaşını 1 yıl vermek gibi destekleri de koyuyor. Unutmadan bu arada 'Bankaların borcunu sileceğiz' diyen arkadaşlar aynı sözleri tekrarlıyor.
İş dünyasından yine ses yok.
İşadamı örgütlerinden yine tık yok.
Patronlar yine sus pus.
Bankalar 'Nasıl silersin?' diye sormuyor bile. (Sadece DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş bir toplantıda itirazını açıklıyor)
Malum medya yine suskun.
1 Kasım'da seçimlerden AK Parti galip çıkıyor. İlk açıklamalar 'Vaatlerimiz 3 ayda gerçekleşecek' oluyor. Ne oluyorsa oluyor, bizim bu patron arkadaşlar konuşmaya başlıyor. "Asgari ücreti veremeyiz" diyenden tutun, "İşçi atarız, Bulgaristan'a kaçarız" tehdidi savurana kadar var. Malum medya da bunu körüklüyor. İşi sulandırıp, "Tek artış olsun, 2 yılda bir olsun" diye ahkam kesiyor. İngiliz basını da koroya katılıyor. İster istemez sormak geliyor içimizden; "Hayırdır, 6 aydır neredeydiniz de şimdi uyandınız?" İyi niyetlileri ayırıyorum, ama maksat üzüm yemek değil bağcı dövmek.
Garantiyi Başbakan verdi. Hevesleri kursaklarında kalacak. İşçi kardeşim şüphen olmasın. Asgari ücret 1 Ocak'ta bin 300 lira.