Millet geleceğine sahip çıktı; vesayete, bürokratik oligarşiye, krizlerin dörtlüsüne (koaliasyon, devalüasyon, enflasyon, provakasyon) ve çift başlılığa 'Dur' dedi. Büyük, güçlü Türkiye'nin yolunu 'Evet' kararıyla açtı. Şimdi başta ekonomi olmak üzere her alanda 2019'a kadar hızlı bir reform süreci başlayacak.
Para piyasalarıyla başlayan iyileşmeler, büyümeye, istihdama ve üretime de gelecek.
Referandum propoganda sürecinde 'ibretlik' kampanyalar izledik. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "lokantalar kapanacak, muhtarlıklar kaldırılacak" türü akla ziyan sözleri en çok hatırlananları. Buna yardımcıları da katılıp, "kıdem tazminatına el konulacak, 'Evet' diyenler denize dökülecek" gibi ne idüğü belirsiz safsatalarla ortaya çıkıverdiler.
Sabah gelirken baktım, lokantaların hepsi açık maşallah. Muhtarlarımız da işinin başında...
Başta Kıdem Tazminatı Fonu olmak üzere, kamu personel rejimi, vergi indirimleri, yeniden yapılandırma, vergi gibi reformların hemen başlayacağıyla ilgili 15 Nisan Cumartesi günü yazdığım yazı da 'büyük' gazetenin manşetinde...
Kıdem tazminatı kanunla korunuyor.
Yeni fonla bir de devlet garantisi gelecek. Bugün 100 kişiden 20'sinin alabildiği tazminatı, herkes 1 gün bile çalışsa alabilecek.
CHP yöneticileri hâlâ insanları olmayacak hayallerle korkutmanın bir işe yaramayacağını anlamadı.
'Lokantaların kapanacağı' gibi gülünç bir iddia ile oy alacaklarını sandılar.
Aynen 2002'den bu yana girdikleri bütün seçimlerde yenilmelerini okuyamamaları gibi... Bu milleti de tanımaya hiç çalışmadılar.
Bakmayın başlıktaki 'tedirgin' ironisine. Ne lokantacılar tedirgin ne de muhtarlar. Hepsi de 80 milyon vatandaş gibi büyük, güçlü, istikrarlı bir Türkiye geleceğine kilitlenmiş durumda.