YAZILARIMIZIN başında kredi kartının aslında hem bireysel güvencemiz hem de ekonomimiz için büyük bir avantaj olduğunu anlatmıştık.
Kayıtlı ekonomiyi sağlayan kredi kartı bizim de güvenli alışveriş yapmamız konusunda en büyük yardımcımız. Tabii bu avantajları kullanmak için bilinçli tüketici olmak gereğini unutmamak lazım. Çünkü kredi kartını bedava ödeme aracı olarak görmeye devam edersek, bankaların faiz ve ücret tuzaklarına düşerek büyük bir sarmalın içine girmiş de oluruz.
PARA OLMASA DA...
Kredi kartının Türkiye'de bize has bir özelliği de bulunuyor. Dünyanın hiçbir yerinde görmediğimiz bu özellik sayesinde kredi kartıyla taksitli alışveriş yapabiliyoruz. Kredi kartını adeta bir senet gibi kullanıyoruz ve kefile gerek duyulmadan alışveriş yapabiliyoruz. Cebimizde toplu para olmadan da büyük eşyaları alabiliyor, tatile çıkabiliyoruz.
PEKİ TEHLİKE NEREDE?
Yukarıda anlattıklarımız herkesin mutlu olduğu bir sistem. O zaman 'Tehlike nerede?' diye aklınıza gelebilir. Hemen anlatalım...
Buradaki tehlike, geri ödemelerde ortaya çıkıyor.
Çünkü geri öderken yazılarımızın başında anlattığımız tuzaklara kolayca düşebiliyoruz.
Yani yukarıda örneğini verdiğimiz beyaz eşyayı aldığımızda her ay 500 lirayı gidip kredi kartımıza ödeyeceksek hiçbir sorun yok. 10 taksitle eşyamızı almış ve kolay taksitlerle ödemiş oluruz.
Ama kredi kartı sisteminde 'asgari ödeme tutarı' diye bir yöntem var ki birçok tüketiciyi batağa sürüklüyor.
BORÇ HİÇ BİTMİYOR
Taksitle alışveriş yaptığınızda aldığınız ürünün toplam karşılığı kredi kartınızın limitinden düşülüyor. Sonra her ay taksitler halinde sizin ekstrenize yansıtılıyor.
Taksit miktarının tamamını ödemez, 'asgari tutar'ı tercih edip borcu kredilendirirseniz, bu kez faiz sarmalına giriyorsunuz.
Yani beyaz eşyayı 5.000 liraya alıp 10 taksite böldüren vatandaş ay sonunda 500 lira yerine 150 liralık asgari tutarı öderse geri kalan 350 lira için faiz tuzağına düşmüş oluyor.
Artık günlük faiz işlemeye başlıyor. Ayrıca vergiler de ekleniyor. Ödenecek rakam küçük göründüğü için de vatandaşlar bu sisteme sorgusuz giriyor ve yanılgıya düşüyor.
Üstelik bir dahaki ay 500 liralık taksit daha bu faizli borcun üzerine ekleniyor. Yani kalan 350 liralık borç faizle 400 lira oluyor, yeni taksit de gelince borcunuz bir anda 900 liraya çıkıyor.
Bu şekilde sadece asgari tutarı ödeyerek, bir de küçük harcamalara devam ederseniz borcunuz hiç bitmiyor. Gün sonunda 5 bin liraya aldığınız buzdolabı belki de size 7 bin 500 liraya mal oluyor.
PEKİ NE YAPMALI?
Bu psikolojik yanılgıya ve faiz tuzağına düşmemek için yapılacak şey çok basit.
O ay ne kadar harcama yapmışsanız ya da ne kadar taksit ödemeniz varsa bunun tamamını ödemek.
Böylece bir aylık faizsiz kredi kullanmış olacak, taksitlerinizi de vade farksız ya da faizsiz ödeyeceksiniz.
Bankalar bu tür müşterileri sevmese de bütçeniz rahat edecektir.
BUNLARA DİKKAT!
Taksitle bir ürün aldıysanız ekstreye gelen taksit miktarının tamamını ödeyin. Hem taksit yaptırıp bir de asgari ödeme yaparsanız iki kere faiz yükü altına girersiniz. Bir taksitiniz bitmeden, ikincisini yaptırmayın.
Kredi kartından nakit çekmek çok tehlikeli. Nakit çekimlerde hem faizler yüksek hem de günlük olarak işletiliyor. Paraya ihtiyacınız varsa tüketici kredilerine yönelin çünkü neredeyse yarı yarıya daha az faiz ödersiniz.
İlla 'nakit çekeceğim' diyorsanız ödemelerinizi gününden önce yapın. Çünkü günlük faiz işliyor.
Ekstreleri iyi inceleyin. Çok sayıda hileli işlem yapılıyor. Küçük rakamlar gibi görünen ama sizin yapmadığınız harcamaları fark etmeyebilirsiniz. Bu tür harcamalara rastladığınızda itiraz edin.
Bankaların yaptığı taksit, ödül puan, indirim kampanyalarına dikkatli yaklaşın.
Hiçbir banka para kazanamayacağı bir kampanya yapmaz. Özellikle puan kazandıran kampanyalar sizi ihtiyaç fazlası alışverişe sürüklemesin.
Yine bankadan gelen taksit tekliflerine dikkat edin. Hem faiz hem de taksitlendirme ücreti ödeyeceksiniz.
BİTTİ