Tarihi 16 Ağustos 2024

Herkes onları arıyor kim bu 'aracılar'

UZUN zamandır gıda fiyatlarıyla ilgili tartıştığımız bir konu var.
Tarladan çatala gelene kadar sebze meyvede yüzde 400'leri bulan bir zam oluyor. Tarlada 5 lira olan bir meyveyi ya da sebzeyi 60-70 liraya yiyoruz.
Peki neden? Sebep;
"ARACILAR"
Bunlar canlı kanlı adamlar mıdır, bilmiyorum ama 'cüzdanların düşmanı' oldukları belli. Enflasyonun sebebini sadece ÜCRET ARTIŞLARINDA değil biraz da buralarda da aramak lazım.
En sonunda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de ARACILARdan şikayet etti: "Lojistikte, tarlada var olup, pazara ulaşırken sorun yaşıyoruz. Çok ARACI var. Rekabet bazı noktalarda zayıf. Ve tabi fire var..." Epeydir bu 'ARACI'ların izini sürüyorum. Bunlar ne yapıyor da 5 liralık ürün bize 60-70 liraya satılıyor. Bu işleri iyi bilen birkaç dostumdan da fikir aldım.
Köyden kente göç artıyor, milyonlarca insan tarımı bırakıyor. Mevcut üreticiler tarlada ürünü para etmeyince bir daha yetiştirmekten vaz geçiyor. Üretici hem sayı hem sermaye olarak küçülüyor. Bankaların tarıma kredi verme iştahı da sınırlı... Sonuçta çiftçiye ve üreticiyi ARACILAR'ın eline bırakıyoruz. Dolayısıyla ARACILAR sektörü fonluyor.
Üç türlü fonlama var.
Birincisi avans sistemi.
Çiftçi borçları ödemek için önceden parayı almış oluyor ve ARACININ istediği fiyat geçerli sayılıyor.
Diğeri ise serada olan ve ürün tarladayken tamamını toplamak...
Üçüncüsü daha vahim.
'Çengelci' denilen kişiler FATURASIZ kayıt dışı biçimde tarladan ürünleri yok pahasına topluyor.
Sonra TARLADAN ÇATALA serüven başlıyor Üreticiden 'üç kuruşa' alınan ürün depolara, oradan tüccara oradan hale geliyor. Şehir hallerine kısmi vade ile satılıyor.
Sonrasında bölge ve büyük şehir halleri devreye giriyor. Bu şehir halinden, hal esnafı malı yola çıkarıyor ve büyük şehirlere nakliyeyi, yolda oluşan fireyi, kar marjını ekleyip İstanbul'daki dağıtıcıya satıyor.
İstanbul'daki halden, malı nihai noktalara satacak kişi yine kendi kazancını ekleyip dağıtıyor. Araya bazen bir iki ARACI daha karışıyor...
ÇENGELCİSİ, DEPOCUSU, NAKLİYECİSİ, TÜCCARI, TOPTANCISI, İHRACATÇISI, HAL KOMİSYONCUSU, DAĞITICISI, MARKETİ derken ARACI sayısı 15'i buluyor.
Son satıcı dediğimiz ARACI da marketler gibi güçlüyse meyve sebzeyi 12 aya kadar çıkan vadelerde ağırlıklı açık hesap alıyor.
İstanbul'da restoranlarda yediğiniz salatalığı, karpuzu, marketten aldığınız ürünü peşin ödeseniz de, toptancıya 12 ay vade ile ödeyen kurumlar var. Yani tarladan kopan ürün, vadeli ticaret ve yolda oluşan aktarma, fireler, alacak riski ve ARACI kazançları sebebiyle 8-10 katına satılıyor.
Peki üretici ARACI'lardan kurtulamıyor mu?
Ne kadar güçlü olursa olsun üretici bunu yapamıyor.
Ürünü toplatmak, sandıklatmak, kamyon kiralamak ve büyük şehirde toptancıya ulaştırmak, gibi işler güç istiyor.
Görünen o ki, salatalığın domatesin suçu yok, üretenin suçu yok; zaten üç kuruşa mal satıyor. Meğer ARACI'nın da suçu yokmuş; 'Yaptığım ticaret, maliyetim var' diyor.
Marketlerin de bahanesi çoktan hazır; 'Firem çok, kazancım az...' Geriye bir tek biz kalıyoruz. SUÇLU biziz...

PEKİ ÇÖZÜM NE?
İki çözüm var. Birincisi yıllardır çıkmayan HAL YASASI'nı artık devreye sokmak. Ardından çiftçiden ürün alma işini üretici kooperatifleri yoluyla yapmak ve son satıcıya buradan ulaştırmak. Dolayısıyla, çiftçiyi çengelcinin, tüccarın, fabrikanın insafına bırakmamak.

FİYAT NASIL KATLANIYOR
TARLADAN 2-3 TL'ye alınan domates depoya satılıyor. depodan tüccar, nakliye toptancı derken ilk hale geldiğinde fiyatı 7-8 lirayı buluyor.
Buradan eklenen kazançlarla İstanbul haline ulaşması 15-20 TL'yi buluyor. Halden markete, marketten vatandaşa gelirken ise fiyat 35-40 TL'yi geçiyor. Bu 15 kişiyi bulan el değiştirme fiyatı 10 katına çıkartıyor.

ÇARK NASIL DÖNÜYOR
ÇOĞU kayıt dışı çengelci gelip tarladan ürünü yok pahasına topluyor.
Ürünü depocuya satıyor.
Satarken en az yüzde 30-40 kar koyuyor. Depocu aldığı ürünü tüccara veriyor, tüccar nakliyeciye. Arada yine yüzde 30-40 komisyonlar dönüyor. Ürün tarladan hale gelene kadar zaten iki katına çıkıyor. İlk halde yeniden komisyon, kar, vergi, nakliye ekleniyor. Yüzde 25 fire ile büyük şehir haline geliyor.
Buradan toptancıya yeni bir kazançla satılıyor. Toptancıda kendi kazancını ekliyor.
Market boş durur mu o da kazancını ekliyor. Sonuç kaybeden çiftçi ve tüketici.