Gitmezler!
TEZ-ANTİTEZ'İ birlikte düşünürsek ABD'nin kafasının içindekini bulmak çok zor olmaz... ABD ve CIA bir sorunu yukarı taşır ve umulmadık bir şekilde çözer... Düne kadar otobüse lokantaya almadıkları siyahilerden BAŞKAN seçmeleri gibi...
Pentagon'un Suriye'de Türkiye'ye karşı elindeki en güçlü argüman DEAŞ'tı... Dün de bugün de...
Bu önemli kozu daha uzun yıllar kullanmak istiyorlar.
Ancak Başkan Trump, zaman zaman DEAŞ'ın bittiğine dair yaptığı açıklamalar ve bu örgütü Barack Obama ve Hillary Clinton'ın kurduğunu söylemesi, Pentagon'un planlarında bazı aksaklıklara neden oluyor. Jim Mattis'ten sonra Savunma Bakanı olan Patrick M. Shanahan, bir TÜRK yetkiliyle görüşürken "DEAŞ'ı siz kurdunuz.
Başkanınız böyle söylüyor" çıkışına cevap veremedi...
Sorumlu olarak Obama'nın gösterilmesi hem o toplantıda hem Pentagon'da huzursuzluk meydana getirdi.
Bu konu Trump'ın başını çekmesiyle tartışmaya açılırken devreye ÖZEL SAVCI MUELLER girdi...
Trump'ı köşeye sıkıştıracak hamleler geldi. Aslında Trump yalan söylemiyordu.
DEAŞ'ın kurulma aşamasında Pentagon'un rolü merkezde yer alıyordu. Eğer DEAŞ kurulmasaydı, bugün ABD ne Irak'ta ne de Suriye'de bu kadar etkin olurdu.
Fazla araştırma yapmaya gerek de yok aslında.
DEAŞ, YPG'nin Suriye'de var olmasını ve ABD'nin bölgede en etkin unsur olmasını sağladı. TEZ antitez iç içeydi... ABD, DEAŞ'ı meydana getiriyor karşısına YPG'yi koyuyor ve bölgede kök salıyordu... DEAŞ da YPG de Washington'da kuruldu... 2004'te PKK ismini çizip YPG sunumu ile sahne alan örgütün lider kadrosu, WEST POINT'te ağırlandı... İsimlere girmek istemem ama aralarında TUĞGENERAL ve TÜMAMİRAL rütbelerinde olan herkesin bildiği isimlerle yan yanaydılar. Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bu ekip, YPG ile birlikte çalışmak için eğitiliyordu...
Eğer, ABD'nin istediği plan başarılı gitseydi, Türk Ordusu ile YPG, birçok konuda ortaklık yapacaktı. Bunun için 200 sayfalık bir kırmızı kitap dahi hazırlanmıştı.
Bu stratejik hamle, bölgede yeni bir düzeni getirirken Rusya'yı elbette önemli ölçüde kenara da itecekti.
Türk Ordusu'nda bu plana sadık kalan isimlerin ülkeden kaçmasıyla ve tasfiye olmasıyla birlikte ABD'nin Türkiye ile askeri ortaklığı zarar gördü. Belki de bitti!
Bugün bile bazı ortaklıkların yapıldığı iddiası tamamen gerçek dışı. Amerikan Ordusu'nun hedefinde Türkiye var. Bunu da ara ara cümlelerin arasına sıkıştırılan mesajlarla görüyoruz.
Bu yakın zamanda da değişmeyecek. Çünkü ABD'nin 1980 askeri darbesinden sonra gün gün geliştirdiği plan, 15 Temmuz darbe girişimiyle çöktü.
Hala Türk Ordusu içinde bu plana sadık kalan isimler olsa da etkinliği tartışılır.
Kimi bu planın dışına çıktı, kimi de emekli oldu. Yani ABD'nin Türk Ordusu'nda bir daha eskisi kadar güçlü olması için en az 40 yıla ihtiyacı var. Bu sistemin tamamlanması için de Ankara'da güçlü bir Washington şart. O nedenle ABD, Türkiye'ye karşı ekonomik hamlelerini kullandı. Tam da bu evrede yazdığım gibi Berat Albayrak sahne aldı. Geçit vermedi...
Ekonomik hamleler, her ülke için çok büyük risk taşır. Süper güç olarak bilinen Rusya bile ABD'nin birkaç ekonomik ambargosu karşısında para biriminin yüzde 50 değer kaybetmesini engelleyemedi.
Kaldı ki ABD, Rusya'yı ekonomik olarak bitirmek için bütün kozlarını kullanmamıştı.
Türkiye'e karşı da ekonomik açıdan operasyonlar birkaç merkez üzerinden yapıldı. Türkiye'deki önemli işadamlarının da bu operasyonda yer aldığını unutmamak gerekmekte...
İsimler önemli değil... Aynı şekilde Rusya'ya yapılan ekonomik operasyonda da bazı OLİGARKLAR ABD'nin yanında yer aldı.
12 OLİGARK tamamen ABD ile hareket etti. Ancak 12 OLİGARKTAN sadece 6'sı KARA LİSTEYE alındı! Bu Rusya'nın o OLİGARKLARA ulaşmasını engelledi. Görünen tabloda ABD'nin etkin olmadığı hiçbir ülke yok. En çok Türkiye'de zorlandılar. Ancak işadamları konusunda en küçük ülkelerde bile çalıştıkları sermaye grupları vardır.
ABD, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa, Asya, Afrika ve özellikle Ortadoğu'da etkinliğini arttıracak hamleler yaptı.
Ortadoğu'da ABD'nin etkinliğini arttıran ülke hep Türkiye oldu. Ancak 2011 veya 2012 itibariyle başlayan gerilim, ABD'nin Ortadoğu'daki etkinliğinde gözle görülür bir azalmaya neden oldu. Pentagon'daki önemli isimler, Irak Harekatı'nda kendilerine destek vermeyen Türkiye'ye mutlaka ceza verilmesini 2003 yılından beri istiyordu.
KOPUŞ da böyle geldi zaten... ABD, Rusya üzerinden Esad üzerinden YPG üzerinden DEAŞ üzerinden belki de başka bir enstrüman üzerinden bölgede var olmak isteyecektir. Asla gitmezler. Türkiye de kendi gücüyle zarar göreceği alanları temizleyecektir. Ta ki BÜYÜK ANLAŞMAYA kadar... NATO içendeyiz ancak karşı karşıyayız...
Yarın da bitecek gibi değil... Suriye konusuna bakın! Kiminle oturuyoruz.
Bölgeden FRANSA-ALMANYA- İNGİLTERE'yi uzaklaştırmak isteyen ABD-RUSYA ikilisiyle...
Kavga aralarında. Ama biz mecburen içindeyiz... Fransız medyasına bakın Erdoğan'a saldırıyorlar! Neden? YPG püskürtüldüğü için! Kimin YPG'si peki? FRANSA'nın...
Ve hiç aklımızdan çıkarmayalım... Ortadoğu masada çözülecek bir iş değildir... Gücü olan sahada olur! Türkiye gibi... Gerisi masal... Durum budur!