Kaybettiniz
Türkiye gibi bir yerde kimse durduğu yerde büyüyemez! İlerleyemez ve büyük oyuncu olamaz. Medyanın bir kısmını dün yazdım. Turgay Ciner'den Kenan Tekdağ'dan, yeğenlerden, avukatlardan, Zekeriya Öz'den, Ali Ağaoğlu'ndan fatura timinden, TMSF'den, FETÖ'cü polislerden, HABERTÜRK 'ün Pensilvanya'nın karargahı haline getirildiğinden söz ettim... Turgay Bey'in nasıl ele geçirildiğini kısaca anlatmaya çalıştım. Muhtemelen o da dava açacak. O zaman devam edelim! Çünkü burası Türkiye!
Gizli kalmış pek çok KOD var... Özellikle basında bunları bilen çok az kişi vardır. Belki bu da iyi niyetli bir yorumdur!
Bilemiyorum!
İzmirli olduğum için hem FETÖ'yü çok iyi bilirim hem de "CEMAATÇİ" algısının insanların zihninde nasıl bir karşılık bıraktığını... Ve bu ekibin nasıl çalıştığını da iyi bilirim... Türkiye kendisine biçilmiş bir elbise ile yaşadı.
1992'de kesin olarak bu elbise için son prova yapıldı. Pensilvanyalı bu işin başına getirildi. Marc Grosmann'dan Adil Öksüz'e kadar herkes bu denklemin içindeydi.
Ülkeye verilen bir rol vardı. Ancak bunu gerçekleştirecek bir hareket, medya, finans ağı, reklam organizasyonu, asker, polis, savcı, diplomat gerekiyordu. Medya ayağı bunun en önemli ve en bilinmeyen bölümü...
Operasyon için elbette banka da medya da şarttı. Bunu görmek için alim olmaya gerek yoktu. Ama medya ve finans bölümünde hata yapılıyordu. Çünkü, bizlerin CEMAAT denilince aklımızda oluşturduğumuz bir ŞABLONUMUZ vardı.
Mesela Kemal Derviş, Can Dündar ya da Ufuk Güldemir bu kategoriye girmezdi.
Elbette bunlar cemaatçi değildi ama cemaatin istediği işlere imza atan isimlerdi.
Arada çok kişinin kaçırdığı bir işbirliği vardı.
Bu isimler o kadar çok ki saysam şaşırıp kalırsınız! Bunu yapmama gerek yok!
Mesela, 2007 CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerinde rahmetli Ufuk'un televizyonu VECDİ GÖNÜL'ü yeni cumhurbaşkanı olarak ilan etti. Oysa Abdullah Bey gelecekti. Zaten sonra kanalı çok sevdiği arkadaşı Turgay Ciner'e sattı! Turgay Bey'in yanında bolca FETÖ'cü gazeteci ve yönetici vardı, Ufuk'un da...
Biçilen elbiseye göre düğmeler, kollar, yakalar, cepler yani ne gerekiyorsa oluşturuluyordu. Bu arada, YURTDIŞINDA KİM ÖZEL OLARAK YABANCILAR TARAFINDAN EĞİTİME ALINDI? Birisi baksa fena olmaz!
Bankalara girersek çıkamayız. Ama avukatlar ve gazeteci görünümlü görevliler ilgi alanımız! Mesela Kenan Tekdağ, Turgay Bey'in gazetelerini niye aralıksız FETÖ'cü gazetecilerle dolduruyordu. Turgay Bey'in haberi var mıydı? İkisi mi karar alıyordu?
Bilmiyorum... Ama aldıkları isimler kritik yerlerde karşımıza çıkıyordu!
Tanımıyorum ama ERDAL ŞEN HABERTÜRK 'ün bünyesinde önemli görevi olan bir isimdi! Nerede gördük kendisini? ADİL ÖKSÜZ'ün kaçırılma ve saklanma olayında! Gazeteci bu işlere girer mi! TSK'nın imamı olarak aranan birini saklamak için uğraş verir mi! Son tahlilde HABERTÜRK 'ün Ankara Temsilciliği yapmış bir isimdi! Ama denklemin önemli oyuncusuydu. İnanın gazeteciler üzerinden gitmeyi sevmiyorum. Ama polisle ilişkiyi kuranlar bunlardı. Biçilen elbisenin vücuda tam oturması için uğraş verenler bunlardı.
Yalan-dolan belgeleri açıklayan ve yayan da bunlardı! Her yerde vardılar! Önemli kararların alınacağı her yerde! TMSF de bunların yuvalandığı merkezlerdendi. PARA VAR YA!
Şimdilerde FETÖ'ye yakın olmadığını savunan bir patron, TMSF'de önemli pozisyonda olan bir ismi polislerle kımıldayamaz hale getiriyordu. Yanına sekreter olarak bir hanım gönderiliyor ve bu hanım bir süre sonra o şahsı ilişkiye zorluyordu! Sanırım sonuçta bir çocukları oluyordu! Ama bunu bilen çok az kişiydi. O patron da o görevli de FETÖ'nün emrine giriyordu. Böyle çok örnek var!
Mesela Kenan Tekdağ'ın yakını avukat Baran Baycan başka kimlerin avukatlığını yapmıştı? Bakın bakalım neler çıkacak.
Muazzam bir FETÖ ağı ortaya gelecektir.
Takip etmiyoruz. Ayağında ayakkabısı olmayan biri nasıl oluyor da kısa zamanda büyük paralara sahip olabiliyor. Hangi yetenekle? Biri açıklasın bunları! Nasıl bir yetenekleri var da biz bilmiyoruz...
Yazdım, dava dava üstüne dava açtı.
YALÇIN AYASLI...
Ne yaptı, şirketini sattı! Satmak zorunda kaldı! Kim aldı, ona da bakarız ama durum buydu! Bilim adamı kimliğinde olan biri, ABD'nin en saygın üniversitelerinde ismi bilinen biri, FED Başkanı Yellen ile arası çok iyi olan biri FARUK BAYINDIR ve avukat Halil İbrahim Koca ile hangi ortak paydada bir araya gelebilirdi! Faruk Bayındır ile avukat Halil İbrahim Koca firariydi.
CHP ve MHP kaset kumpaslarında isimleri geçiyordu. Koca, emniyetin avukatıydı!
Şike'de işin tam göbeğindeydi... Ama birileri ya da bir akıl koca Yalçın Ayaslı'yı alıp bu isimlerin yanına getiriyordu! Bunları sorunca da dava açıyordu. Yalçın Bey'in arkadaşlarından biri de Zafer Mutlu'ydu!
Mutlu'nun da FETÖ'nün prensleriyle arasından su sızmazdı!
Mesela Mutlu, Rus uçağının düşürüleceğini önceden biliyor muydu?
Bunu merak ediyorum! TARKİM'i günlerce yazdım. Ne girenin ne çıkanın haddi hesabı var.
Pasaport kontrol yok, kimlik kontrol yok. Gelen geçmiş, giden geçmiş. Bu yapının ürünü bu da.
Atılan manşetlere, yayınlanan haberlere girmiyorum bile...
Mesela polisle ilgili bir haber olsun, hala HABERTÜRK kimseye geçilmez! Her alanda göremediğimiz bu başarının sırrı neydi acaba? Yine destek mi içeriden!
Bilemiyorum... Kadrolaşmayı yaptığı söylenen Kenan Tekdağ, Nasrullah Ayan'ın avukatıydı yanılmıyorsam. Ondan aldığı binayı, yine hafızam beni yanıltmıyorsa, CUMHURİYET GAZETESİ'ne veriyordu... Cumhuriyet'i FETÖ koruyordu, herkes de bunu ıskalıyordu! Bunları yazan da yoktu! Yazılıp çizilmediği için de kitleler aldatılıyordu. Tekdağ'ın yeğeni AKIN İPEK'e kadar gidiyordu. Kim kime ne rol veriyordu?
Asıl oyuncu kimdi? İmamlar buralarda ne görev yapmıştı bilen yok!
Patronlar korkutularak korundu! Bazı kayıtların silindiği, bertaraf edildiği söylendi!
YALAN! Her birinin en az bir kopyası var! Tapelere, verilen sözlere, hürmet dolu cümlelere girecek değilim... Yazacak çok ama çok şey var! Özellikle medya ile ilgili...
Yeni yılda devam ederiz!
Ama anlaşılması gereken onları sahaya süren ÜST AKIL bu ekipten vazgeçti.
Bakınız, suikast mahalline bile CIA KARTVİZİTİ bırakılıyor artık. FETÖ'cü üzerinden... Bir hareket KRİMİNAL OLDUĞU zaman biter! Cemaat paralele döndü, sonra da FETÖ oldu. 15 Temmuz ve Karlov suikastıyla artık tamamen bitti.
Bunu bitiren de garip gelecek ama Trump'ı getiren Amerika... Buradan bakınca anlaşılmadığını biliyorum. Bu işler böyledir.
Daha çok kazanmak için, daha çok güç için FETÖ'nün içtimasında bilerek isteyerek yer alanlar şimdi kara kara düşünüyor! Daha yeni başladı!
Ama Trump'ı getirenler bu elbisenin işe yaramadığını gördü. Yırtıp atma kararını verdi... CIA'daki bir ekip ile FBI bunu birlikte başardı. Fuller'lerin, Grosmannlar'ın kurduğu hikaye bitti. Garip olan bizimkilerin hala bunu göremeyişi! İKİNCİ DARBE BEKLEDİKLERİNİ BİLİYOR MUSUNUZ!
Evet, böyle konuşuyor bazıları sağda solda!
Şimdi isim vermeyeyim ama durum bu!
Akıllanacak gibi değiller. Bu nedenle isimler üzerinden gidiyorum iki gündür! Fazla açmasam da!
Bu arkadaşlar anlamıyor ama Türkiye bölgede büyük bir devlet olarak yoluna devam edecek... Trump'ın ABD'si de buna alkış tutacak. Rusya zaten Ankara'nın yanında... DEAŞ ile, YPG ile, PKK ile, FETÖ ile, DHKP-C ile alacakları bir sonuç yok... Tersten bakın! Türkiye bunlara, bu örgütlere basarak SURİYE 'ye girdi! Önemli bir neden vardı ve bu hakkını kullandı! Ama sonuçta oradayız... Unutmayın, sınırlar değişecekken hep bir neden bulunur...
Küçük olaylar aslında büyük senaryonun bir parçasıdır. Bunları tek tek iyi takip ettiğinizde varacağınız yer BÜYÜK TÜRKİYE 'dir...
Trump, Amerika'yı içeride büyük yapacak. Türkiye, Rusya ile birlikte ORTADOĞU enerji yataklarını ve geçiş yollarını koruyacak... Avrupa, bitecek! Oyun bu! Amerika Irak'a iki kez girdi. Afganistan'a daldı. Karşısında Rusya'yı göremedi. Şimdi ise Rusya Suriye'de ve çıkmıyor! Geçtiğimiz yıl Kissenger, 9 gün Putin ile baş başa kaldı.
Yeni senaryo orada doğdu! Putin de kabul etti. SOĞUK SAVAŞ benzeri rüzgarların esmesi hayra alamettir. Dengenin yeniden kurulduğunu gösterir. Aksilik olmazsa, Hillary'ciler bunu bozmazsa, Türkiye dünyanın merkez taşı ve denge oyuncusu olacak... FETÖ'nün içinde olmak için can atanların bunları anlamasını beklemiyorum...
Ama durum bu! Onlar ikinci darbeyi beklerken dünya yeniden kuruluyor. Yanlış trene binenler yanlış istasyonda inecekler...
Soru şu! Onları orada ne bekliyor?
İzliyoruz!
NOT: Dünkü yazımdan sonra Metehan Demir ulaştı. "Hayatımda ne Pensilvanya'ya gittim ne de Barbaros Muratoğlu'nu götürdüm. Oradan biriyle dolaylı ya da doğrudan bir temasım da olmadı... Olamaz da" dedi. Ben aksini iddia etmedim.
Çünkü yazımda "BUNU SÖYLEYEN BEN DEĞİLİM" notu vardı. Söyleyen, Aydın Doğan Bey'in yöneticisi Barbaros Muratoğlu'ydu!