İSRAİL adlı katiller sürüsünün zulmüne rıza gösterenler, korkup sinenler, eninde sonunda İsrail ile beraber kaybedecekler. İsrail'in korkunç soykırımına rağmen Türkiye dışındaki Müslüman ülkelerde yeterli tepki adeta yok. Hatta bazılarında ciddi bir suskunluk var. Bazılarında ise tepkiler, protestolar, gösteriler çok zayıf. Oysa İslam dünyası, Gazze'de gerçekleştirilen soykırım karşısında İsrail'in de parçası olduğu Batı'ya karşı müthiş güçlenmiştir. Mescid-i Aksa, Kudüs, Filistin'in özgür olması biz Müslümanların savaşması ile mümkün olacak. Filistinliler siyasi birlik sağlamak zorundadır. İslam coğrafyası da mezhep, ırk, liderlik ayrışmalarından bir an önce kurtulup acilen birlik olmalıdır. Aksi taktirde bütün Müslümanların bu katiller sürüsüne köle olması ya da külliyen yok olması mümkündür. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, her vesile ile her yerde İslam dünyasının birlik ve beraberliğini vurguluyor.
DERTLERE RAĞMEN ÇÖZÜM YİNE AK PARTİ
Önceki gün, AK Parti'nin kuruluş yıl dönümü idi. Pandemi süreciyle tetiklenip, Rusya/Ukrayna savaşıyla derinleşen küresel sorunlar, tüm dünyayla birlikte ülkemizde de büyük ekonomik ve sosyal dalgalanmalar oluşturdu. AK Partinin gerçekleştirdiği devasa hizmetleri görmezden gelip, AK Parti mensubu idarecilerin, münferit, bireysel hata ve yanlışlarına kızarak "oy vermeyeceğim" diyenler vardır, lakin bütün sıkıntılara rağmen halkın çoğunluğu, sorunların çözümünü mevcut iktidarda aramaktadır.
Cumhur İttifakı açık ara hala öndedir.
Siyasi hal ve durum nettir… Recep Tayyip Erdoğan'ın olmadığı, AK Parti'nin yer almadığı bir iktidar seçeneği yoktur.
Çünkü; iktidar seçeneklerinden bu iki unsur çıktığında, geriye kalanlarda milletin çoğunluğunun tam desteği oluşmuyor...
Olmuyor... Millet izin vermiyor...
MİLLET BÖYLE MUHALEFETE GÜVENİR Mİ…?
Neden böyle yazıyorum…? Hemen kısacık bir tespit yaparak arz edeyim. CHP, çadır tiyatrosuna dönmüş durumdadır.
Koltuk ve Cumhurbaşkanı adaylığı kavgasına girdiler, birbirlerini gırtlaklıyorlar.
Diğer muhalefet partilerinde de hal ve durum aynı… Tepeden tırnağa farklı olmalarına rağmen CHP seçmeni olmasa, Meclis'e girebilmeleri mümkün değildi... Milletvekili oldular ama milletin hangi kesimini temsil ettikleri belli değil.
SİYASETTE MUHALİF CEPHE ÇÖKTÜ FAKAT CUMHUR İTTİFAKI AYNEN DURUYOR
Mesela; merhum "Erbakan'ın dava arkadaşlarıyız" diyerek ezan sesinden tiksinenler ile bir ve beraber olanlar… Mazlumların, Müslümanların çığlıklarına çare için birlik olacaklarına, emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmek için, yeni partiler peşinde koşan muhafazakarlar... "Ben ülkücüyüm" diyen ama İzmir'de, ÜLKÜCÜ katili bir babanın, PKK/HDP/DEM sevici oğluna destek olanlar... Ülkücüyüm diyen ama İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere bir çok şehirde, MHP ve AK Parti kazanmasın diye ayan beyan DEM/ HDP'yle aynı cephede olanlar... Her biri ayrı dünyaların, inançların, fikir ve ideolojilerin insanları…! Zaten şimdi darmadağın oldular. Türkiye'de siyaset sahnesinde karşımızda muhalif bir cephe kalmadı fakat Cumhur İttifakı etkili, iri ve diri, aynen duruyor. Şimdi bu insanlar; memleketi etkili, verimli, uyumlu, ahenkli bir şekilde idare edebilirler mi…? İşte bu soruya milletin ezici çoğunluğu HAYIR cevabını veriyor…
BEĞEN YA DA BEĞENME MİLLET RECEP TAYYİP ERDOĞAN DİYOR
Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, Yerel seçimler, referandumlar yapılmış, yaklaşık olarak her iki yılda bir seçim olmuş, hepsinde partisinin başında lider olarak yer almış, rakipleri her defasında bütün imkanları ile ağızlarına geleni, yalan, iftira, tehdit ne varsa ifade etmişler, hatta bir tanesinde ABD Başkanı bile rakiplerinin yanında kendisinin aleyhinde açıkça tavır almış hepsinde ezici farkla galip gelmiş. Yani 2 yılda bir güven de tazelemiş. Sen sev... Ya da sevme... Beğen ya da beğenme... Gerçek bu hemşehrim...! Milletsiz iktidar seçeneklerine ise aziz ve asil insanlarımız asla izin vermiyor.
Milletin ezici çoğunluğu AK Parti'siz ve Recep Tayyip Erdoğan'sız bir iktidar arzu etmiyor... Bu vesile ile; bir kez daha Recep Tayyip Erdoğan'ı ve AK Parti'yi Allah'a emanet ediyor ve sağlıklı, hayırlı nice yıllar diliyorum…