Tarihi 11 Ekim 2024

Çocuk ve kitap!

AYAĞINDA ayakkabı yok, üstü başı berbat 12 yaşlarında bir çocuk. Karşısında bir fırın var, yanında kitapçı. Bütün gün ağzına lokma girmeyen çocuğun gözleri kitap satan dükkanı tercih ediyor.
Vitrinde daha önce okuduğu bir kitaba rastlar diye belki.

***

Buna karşılık karnını doyurabileceği ekmekler her zamankinden daha çekici ama çocuk, okuduğu kitaplar yüzünden hapislerde çürüyen bir babanın oğlu olduğunu da unutmuyor. Sistemin nimetlerinden yararlanan bir babanın oğlu olsa ne ayakları çıplak olurdu zaten ne karnı aç!
Not: Bunlar ya film sahnesidir ya da kitapların ilgisini çeken çocukların hala var olduğunun garanti belgesi.

***

Böyle bir sahne ekranlardaki dizi filmlerde asla ilgi görmez. Bir çocuğu böyle sahnede kullanmak isteseler, çocuğu silah dükkanıyla cep telefonu dükkanının karşısına dikerler.
İhtimaldir ki çocuğun gözlerini silah dükkanına mıhlarlar. Hatta bir punduna getirir çocuğu dükkanın içine sokup, silahın nasıl kullanılması gerektiğini de gösterirler.
Öyle ya bu ülkenin sokaklardaki genç kızlara saldıracak abazanlara, genç kızların kafasını kesecek cellatlara ihtiyacı var!

***

Bu meseleden çıkarılması gereken sonuçlar vardır. Ayağında ayakkabı olmadığı halde kendini kitaplarla doyurmayı düşünen bir çocuk, bu ülkeden umudumuzu kesmememiz gerektiğinin resmidir. Ama eline silah tutuşturulan ve bilinçaltına şiddet yüklenen çocuklar gelecekteki büyük yangınların anonsudur.
O çocukların ya gözleri karartılıyor ya hayatları.
Sahneler dizi dizi! Sosyal medya denen cellat denizi yeni tayfalarını bekliyor!

***

İnsanların yüzde 45'inin kitap okumadığı bir ülkede, zarafetin ve insanlığın ölümünü görmek istemeyenlerin sosyal medyada işi yok. Onlar insanlık kitaplarını okuyorlar hala. Ve uyumak için değil uyanmak için okuyorlar o kitapları.

***

Bugünün yanlış büyütülen, kitap okumaktan menedilen, uyuşturucuya yem edilen çocukları yarın emanetlerini geri almaya gelecekler.
"Kitap mı silah mı?" diye sormaya gerek bile kalmayacak. Onların tercihlerini şimdiki zamanın umarsız büyükleri çoktan belirledi.
Unutulmasın ki çocuklukta enjekte edilen zehir hiçbir zaman adresini şaşırmamıştır.

MUTLULUK TAKVİMİ
Önyargılı davranma.
Cenazeye gidecek zaman bul.
Çocuğunun arkadaşı ol.
Yere tükürme.

Kader rüzgarında
Hiç pes etmedim
Çocuklarım için
Bir pervaneyim
Eşimi kaybettim
Hiç ses etmedim
Hayat kavgasında
Ben bir anneyim

Sevgimle büyüdü
Bütün çocuklar
Hepsi de hüznünü
İçinde saklar
Mutluluk veriyor
Saçımda aklar
Hüzün denizinde
Ben bir anneyim
Hakkı YALÇIN

Bu ülkede her şey olunur sadece rezil olunmaz.

Aşk bile gitti!
Ne deli aşklar yaşadık, sokak lambalarından ilham aldık, pencere önlerinde ıslık çaldık, sonra da el salladık gidenlere. Yağmurda ıslandıklarımız kaldı aklımızda, omuzlarına yaslandıklarımız.
Zamanla her şey değişti, aşk için yapılan tanımlamalar paranın karşısında kendinden geçti. Aşk artık buralarda oturmuyor, havuzlu villalarda, beş yıldızlı otel odalarında.
O yüzden gerçekten sevenlerle para için aşklarını satanlar arasında bir fark vardır. Onların sattıkları da aşk değil bedendir, ne utançtır ki ederi çoktur!