Bütün yoksul çocukları bir kamyonete bindirir, bir mağazaya götürürdü.
Hepsini baştan ayağa giydirir, evlerine teslim ederdi.
Erdemli olmanın ceketini giyerdi adam.
Bayram bayramdan önce gelirdi.
Bir adam gelirdi mahalleye.
Kırık misket bakışlı çocukların dertlerini satardı.
Mahallenin ortası su birikintisi, çocuklar çamur içinde.
Her çocuğa eşit dağıtırdı bayramlıklarını.
Ne babasının partisine bakardı, ne anasının başındaki örtüye.
Parayı helalinden kazanmış bir adam.
Ne devleti soymuş, ne belediye ihalelerini götürmüş!
Bir adam gelirdi mahalleye.
Yüreği Karun gibi, gözleri bayram rengi.
Çocukları gönül köprüsünde kucaklar, ölü hayalleri canlandırırdı.
Mahallenin orta yerinde sefaleti kırbaçlarken, çocukları sevindirirdi.
Melekler yere inerdi sanki.
Bir adam gelirdi mahalleye.
İnsanlığın soyundan.
Memleketin havasından suyundan.
Önce ekmekler bozuldu, sonra insanlar.
Havasına suyuna kurban olduğumuz memlekette, ne böyle adamlar var artık.
Ne bayramlar.