EVVEL zaman içinde çocukların destansı öyküleri gibiydi uçurtma. Tabiat ana bahar gelince teneffüs zilini çalar, "koşun" derdi çocuklara, "kırlara çıkın oynayın, uçurtmalarınızı da alın gelin." Uçurtma gökyüzüyle hayalleri yarıştırmak çocukları bulutlarla tanıştırmaktı.
***
O uçurtmalar ki selam çakardı çocuklara. Gökyüzünün fotoğrafını çeker yollardı. Bir kuş konardı çocukların parmaklarına.
Çocukluğun sınırlarını zorlamaktı uçurtma, rüzgarla arkadaş olmak, kendi düşlerini gökyüzünde gezdirmek, zamanın süzüle süzüle akmasını izlemekti. Her şeyden önemlisi gökyüzüne bakan çocukların başının dik olması demekti.
Aysız gecelerin feneriydi uçurtma.
Işıklar kesildiğinde karanlıktan korkmamaktı. Özgür bir dünya özlemiydi. Barıştı kardeşlikti, istikbaldi, istiklaldi. İpi tutan uçurtmaydı da göklerde uçan çocuklardı belki.
***
O yıllarda bastonlu masalları vardı ninelerin. Annelerin ahşap rüyaları, babaların defineleri vardı kalbinde, çocuklara da açarlardı sırların haritasını. İnsanlara güveni vardı kelebeklerin, çocukların avuçlarında yaşlanırlardı. Allah'ın suyu bolca akardı çeşmelerden.
Hayatın en çok onurlu kısmını severdi babalar. Söylemesi ayıp ceketlerini bile satarlardı arkadaşı evine ekmek götürsün diye.
Delikanlılığın künyesinde böyle yazardı.
***
Zamanın ruhu diyorlar da her karış toprağa beton binalar dikilirken, gökdelenler uçurtmaların özgürlük alanlarını ihlal ederken ve paranın peşindeki insanlar haysiyeti ayaklar altına alırken, hangi çocuk uçurtmanın peşine takılır, hangisi başını bilgisayardan başını kaldırır da gökyüzüne bakar?
Hangi çocuk papatya toplamanın güzelliğinin farkındadır? Yıllar önceki o tertemiz hislerin geleceğe katkıları sadece papatya falları mıydı sanıyorsunuz? Çocukların saflığını ve özgürlüğünü ellerinden alırsanız, geriye ne kalır? Korkunun ateş çemberinden başka!
***
Mazi camdan bakarken gözlerinden yaşlar akıyor. Biliyor ki uçurtmalarından vurulan çocuklar, gökyüzüne bakmayı unutmuş, teknolojik akvaryumlarda hapsedilen çocuklardır.
O yüzden birçoğunun başı yerde.
Diğerleri de kayıplar çöplüğünde uyuşturucuya ve umutsuzluğa bağımlı. Zamanın ruhu onları böyle "uçuruyor" artık!
MUTLULUK TAKVİMİ
Çocuğunun tütünle ilişkisini takip et.
Gerçek sanata değer ver.
Bol su iç.
Hikayenin sonunu
Hiç düşünmeden sevdim
Hüküm sürdüğüm kadar
Sende vazgeçilmezdim
Aşkın gözyaşlarını
Bir anda silmez zaman
Yaralı anılara
Elini sürmez zaman
Yazık ettiğin sevda
Bir gün kapını çalacak
Kalbinde pişmanlıkla
Gözlerine bakacak
İçin için yakacak
Birkaç özel dakika
Hakkı YALÇIN
Edebi bir cümlenin sosyal medyadaki sövgü kadar değeri yok!
Anı defteri!
Çocukların üzerini aile yadigarı geleneklerle örtün asla üşümezler.
Kendini sabit fikirlere kilitlemiş birine "anahtar" cümleler kurmanın alemi yok. Kimseyi değiştirmeye çalışmayın öyle kabullenin.
İçinizdeki çocuğu hırpalamak kendi tasarrufunuzda olabilir ama çocuk kalma hevesini kaybedenlerin yaşama hevesi de kursağında kalır.