YENİ bir yıla girerken bile Fenerbahçe'de eskimeyen gerçekler yerli yerinde. Takım her sezon hüzün biriktiriyor, mazeret depoları tıka basa dolu. Cuma gecesine baktığımız zaman 2 puanı kaybeden Eyüpspor, 1 puanı kazanan Fenerbahçe.
Yetersiz forvet, kof bir orta alan ve kapıyı kilitleyip anahtarı rakibine uzatan bir savunma.
Mazeret kapsamında duran tek şey; sözde oyundan çalınan zaman. Hakem oyundan çalınan zamanı "uzatmalarda" iade ediyor da Fenerbahçe'nin çalınan yıllarını kim iade edecek?
Unutulmasın ki bu ülkede en çabuk yaşlanan Fenerbahçeli çocuklar.
***
Fenerbahçe taraftarındaki kahır tatil yapmıyorsa, 15 günlük tatile çıkan futbolcular yıldızlardan ateş almaya mı gittiler? Hala takımdaki sistemde pratik yapan etiketli Mourinho eski yılı mazerette lider bitirirken, söylenecek söz belli.
"Senin kabın küçükse, denizin ne suçu var?"
***
Galatasaray hedefe kilitlendiğinde geri dönüşü farklı bir takım. Kayseri'de yediği golden sonraki tepkisi ve 16 maçlık serüvenin yansıması; takımdaki sihir. Bu sihrin kaynağı da sahadaki yardımlaşma ve arkadaşlık. Osimhen'in standardını yakaladığı zaman rakipler için nasıl felaket olduğunu, Yunus Akgün'ün Kerem Aktürkoğlu'nun gidişiyle piyango vurduğunu, Barış Alper Yılmaz'ın kendini bulduğunu işaret edersek, onlara söylenecek tek söz kalıyor. "Siz böyle oynadıktan sonra kim oynayabilir sizin büyük düşlerinizle!"
***
Beşiktaş'ta "çürük adamlar sergisi" neler kaybettiğinden bile habersiz. Formalarının içinde ruhsuz bedenlerle geziniyorlar.
Taraftar da sadece Masuaku'ya yükleniyor. Beşiktaş'ın boşaltılan kasasında parmak izleri bulunanlar ve konuşması gerektiği yerde susanlar sorgulanmalı.
"Yargı önüne çıkmayanlar insan içine çıkmaktan gocunmaz" diye bu meseleye suskun kalınamaz.