Türkiye Yahudilerinin Gazze imtihanı

İsa Tatlıcan

İSA TATLICAN

Eklenme Tarih 27 Eylül 2024

Her milletin tarihinde hatırlamak istemediği dönemler olmuştur. Bazı ülkeler bunun özeleştirisini yapar.

Bizde de 6-7 Eylül 1955'te İstanbul'daki azınlıklara yapılan korkunç saldırılar her sene gündeme gelir. Bu abartılı özeleştiri üzerine kaç film ve kaç belgesel çekildi bilmiyorum.

Yunan ayaklanması günlerinde Moro'da Türk katliamı konusunda tek bir özeleştiri yapan Yunanlı göremezsiniz.

Neyse bu başka bir yazı konusu…

7 Ekim'den bu yana Gazze'de devam eden soykırım Batı Şeria'dan sonra Lübnan'a sıçradı.

Sosyal medyada son gelişmelere bakarken önüme Azra Kohen isimli yazarın paylaşımı düştü. Mayıs ayında yaptığı bu paylaşımda özetle İsraillilerin çocuk öldürmek niyetinde olmadığını, ama Filistinlilerin çocuklarını canlı kalkan olarak kullandığını yazıyordu.

Bu korkunç ve insanlık dışı açıklama o günlerde çok fazla tartışılmadı. Arada kaynadı gitti.

Kohen soyadını görünce Yahudi olduğunu düşünebilirsiniz. Azra hanım aslında Türk asıllı. Emekli Albay Erdal Sarızeybek'in yeğeni.

Yahudi Sadok Kohen ile evlenerek eşinin soyadını almış. Sanki doğuştan bir Yahudi gibi bebek katili İsrail'in sözde haklarını savunabiliyor.

Azra Kohen'in bu paylaşımını görünce Türkiye Yahudilerinin Gazze'deki soykırıma nasıl baktığını, çocuk katliamları konusunda neler hissettiklerini merak ettim.

ŞALOM YAZARLARININ ÖLÜM SESSİZLİĞİ

500 sene önce Avrupa'daki engizisyondan kaçarak Osmanlı topraklarına sığınan Türkiye Yahudileri acaba Gazze'deki soykırım hakkında ne düşünüyordu?

Bunu anlamak için önce Türkiye'deki Yahudi cemaatinin sesi olan haftalık Şalom Gazetesi'nin internet sitesini ziyaret ettim.

İlk dikkatimi çeken yazarlar kategorisi oldu. Şalom yazarları adeta ağız birliği etmişcesine Gazze'deki soykırımı görmezden gelmişler.

Olumlu ya da olumsuz tek bir satır yok. Acaba bu hafta yazmamış olabilirler miydi?

Yazarların geçmiş yazıları baktım. Tek kelime Gazze yok.

İsrail'in Gazze'deki soykırımı, 41 bin kişinin katledilmesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Netanyahu'nun yargılanması, dünyanın dört bir yanında İsrail'i lanetleyen yürüyüşler Şalom yazarlarının hiç dikkatini çekmemiş.

Demek ki daha önemli konuları vardı.

Sonra Şalom'un manşetlere göz attım. Bir haber dikkatimi çekti: Küresel İmamlar Konseyi'nde Hamas'a kınama.

Bütün dünyada soykırımcı İsrail'i kınayan bildiriler yayınlanırken Şalom Gazetesi kimsenin tanımadığı bir konseyin "Hamas'a Kınama" bildirisini haber yapmayı tercih etmiş.

Şalom'un manşetleri bitmedi: ABD'den Hamas liderine suç duyurusu.

Bir başka manşet: Hamas lideri kadın kılığında saklanıyor.

Şalom Gazetesi'nin hakkını yemeyelim. Satır aralarında Netanyahu Hükümeti'ne muhalif oldukları anlaşılıyor. Ateşkesi de istediklerini söyleyebilirim. Ama yazarları ile birlikte Gazze'deki soykırıma sessiz kaldıkları gerçeğini değiştirmiyor.

HAHAMBAŞI DA SUSKUN

Türkiye Hahambaşılığı Vakfı'nın internet sitesine ulaşılamıyor. Sadece X üzerinden paylaşım yapıyorlar. 18 Ekim 2023'te yaptıkları bir paylaşımı sabitlemişler. "Masum sivillerin katledilmesini şiddetle reddediyoruz" deniliyor.

Hahambaşılığın paylaşımındaki "Masum siviller" kim belli değil. Çünkü paylaşımda ne Gazze var ne de Filistin.

Aradan geçen 11 ayda yüzlerce paylaşım yapılmış ama hiçbirinde Gazze'deki soykırımdan bahsedilmiyor.

500 Yıl Vakfı'nın da bir internet sitesi var ama güncellendiği söylenemez. Yahudilerin soykırımdan kaçarak Osmanlı İmparatorluğu'na sığınmasının 500. yılı anısına kurulan bu vakfın internet sitesinde Gazze'deki soykırımı görmek mümkün değil.

TÜRKİYE YAHUDİSİ YAZAR RIFAT BALİ'NİN TUHAF ALINGANLIĞI

Şalom ve Hahambaşılık sessiz. Belki Türkiye Yahudisi aydınlar Gazze'deki soykırıma sesini yükseltmiş olabilir miydi?

İlk aklıma gelen isim İstanbul doğumlu Yahudi yazar Rıfat Bali oldu. Sorbone mezunu bir aydın. Mutlaka çocuk katili Siyonist İsrail ordusu hakkında bir şeyler söylemiş olması lazım.

Geçtiğimiz haftalarda Medyascope'da Ruşen Çakır'ın konuğu olan Rıfat Bali "Türkiye'de Yahudi Olmak" meselesini bütün yönleriyle anlatıyor.

Ancak, binlerce İsrail bombasının atıldığı Gazze'de, Batı Şeria'da veya Lübnan'da çocuk olmaktan elbette bahsetmiyor.

Ruşen Çakır da sözleşmişler gibi bu konuya özellikle girmiyor. İnsanlık tarihinin en büyük soykırımlarından birinin yaşandığı günlerde Yahudi bir yazar ile siyasi bir röportaj yapıyorsunuz ve Gazze'yi sormuyorsunuz. İlginç değil mi?

Konu dönüyor dolaşıyor Balat'daki Yahudi Hastanesi'nin önündeki Gazze protestosuna geliyor. Rıfat Bali bu eyleme çok alınmış. Bu eylem çok çirkinmiş

Ruşen Çakır ile birlikte bir süre alaycı şekilde gülüyor ve protestocuları eleştiriyorlar.

Rıfat Bali gibi her cümlesinde diyalogdan, hoşgörüden, toleranstan, çok seslilikten ve birlikte yaşama kültüründen bahseden bir aydın bile konu İsrail'in soykırımına gelince bir anda sessizliğe bürünüyor.

Biraz altını kazısanız, birkaç soru daha sorsanız korkarım eli kanlı Siyonist yerleşimciyle aynı düşünceleri paylaştığını bile görebiliriz.

İSRAİL'İN ELİNDEKİ KAN ARTIK TEMİZLENMEZ

Bu liste böyle uzayıp gider. Sanırım Türkiye Yahudilerinin Gazze konusunda kötü bir sınav verdiği konusunda sanırım yeterli olmuştur.

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim.

Askeri üstünlüğün her ne kadar Siyonistlerin elinde olduğu günleri yaşıyor olsak da İsrail geleceğini açısından artık yeni bir döneme giriyoruz.

Yıllarca Holokost film endüstirisinin propaganda dili ile acıyı istismar edenler, Yahudilerin yaşadığı büyük dramı kullanarak İsrail işgalini meşrulaştırmaya çalışanlar artık inandırıcılığını kaybetti.

70 yılda milyarlarca dolar harcananarak yapılan "Dünyanın en çok acı çeken milleti Yahudiler" propagandası artık İsrail'in elindeki kanı temizlemeye yetmiyor.