Galata Köprüsü yanıp, tutuşup, öleli dün 16 yıl oldu. Yerine "üvey" köprüyü oturttular. Bizimkisini de, içini boşaltıp, eksik gedik haliyle Haliç'e iliştirdiler.
Aynen bir mumya oldu peeh!..
EY GİDİ GÜNLER
Essah köprü yanmazdan evveli mesela Kemancı Bar onun çelik rahminden düşmüş bir bebecikti. "Köprü 6 Kemancı" koyduktu adını. Duvarına iliştirdiğim bir yazı var şimdiki Kemancı'nın. Diyor(um)ki: O yıllarda 75 kilo, siyah sakallı, şapkasız, parasızlıktan makinesine ancak yan sanayi objektifler takabilen kıçı kırık bir muhabirdim. Mutfak kenarındaki dandik hücreye mahpus olmuş çatlak pisuardan gelen sidik kokusu, fosilleşmiş yağda kızaran ağır patates aromasıyla birleşir, burun direklerimizi kırardı.
HORTLAKLAR
Şair Küçük İskender gerçekten de küçük, koruma şefi Ayı Orhan tıfıl bir veletti o zamanlar.
Metris'ten taze tahliyeli Nevzat Çelik, özgür esanslı yeni dizelerini ucuz kağıt peçetelere, müdavim kızların daha da ucuz göz kalemiyle yazardı.
Galip Tekin, çocuk görse korkup altına kaçıracak hortlaklı, şeytanlı zehir çizgilerini oracıkta yaratır şavullardı Leman'a.
SINIF ATLADIK
Sonra bir gün Galata Köprüsü kucağında oturan Kemancı'yla beraber tutuştu yandı.
Biz ağlak suratlarımızı da alıp yukarıya, Sıraselviler'e taşındık. İri cüsseli bir apartmanın giriş katında, nohut oda bakla sofa bir Rock Bar maketi imar ettik kendimize.
Lakin kabımıza sığamadık, az öteye gittik. Bir düğün salonunu alaşağı edip, yıkıp döküp, kırıp sardık. Sınıf atlamış bir yeni Kemancı yaptık kendimize. Akabinde mitoz bölündük. Önce bir üst, sonra daha bir üst katlara yayıldık.
Şimdi ise bu deiğimden az daha ötede eski "YAGA" mekanında açıldı Kemancı. Birkaç yıldır orada faaliyette. Bütün bu serüveni başlatan adamla sohbetim de az aşağıda.