Gençlik zamanlarımızda yolun 'sol'undan giderdik.
Dünyanın merkezine kendi görüşümüzü ideolojimizi koymuş, kim ki farklı düşünür aşağılar, güler, dalgaya alırdık. Elbette bu solculuğun fıtratından değil bizim onu öyle sanmamızdan ötürüydü.
Necip Fazıl Kısakürek adını da "tu kaka" edişimiz o yıllarıma rastlar. Kötü bir adamdı o zehabımızca. Gerici, yobaz, faşist, sakınılması gereken bir hayatın ve düşüncenin ağa babalarındandı. Eee madem ki öyleydi, şiirleri de kezzap, zehir zıkkımdı bizim için.
Geç kaldık da
Anladık da geç oldu. Sonra karıştık, barıştık, savrulduk, toplandık bir dolu konuda ayıktık.
Bir fikre taraftar olmak ona aykırı fikirleri yok saymak değildi, anladık. Bizim gibi düşünmeyenler ille de düşman, zararlı, kötü değildi anladık. Buna örnek binlerce şeyi bir kenara bırakıp tek bir kişi üzerine misal verirsek Necip Fazıl Kısakürek de bu ülkenin değerleri arasında hem de ön sıraları alan bir isimdi, biraz geç kavradık.. Kendi payıma dünyaya onun gibi bakıyor değilim. Ama sırf bu yüzden de o tılsımlı satırlardan mahrum tutmayı en başta kendi kendime yapılmış haksızlık sayıyorum. Gelin buradan, bu köşeden hem doğum hem ölüm yıldönümü haftasına denk gelen şu günlerde analım onu saygıyla.
26 Mayıs 1905'te İstanbul'da doğdu, 25 Mayıs 1983'te İstanbul'da öldü.
Bahriye Mektebi'ni bitirdi. Darülfünun Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde ve Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde felsefe okudu.
Bankalarda memurluk, Ankara DTCF, Devlet Konservatuvarı ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretmenlik yaptı. Ağaç ve Büyük Doğu dergilerini çıkardı. Sağlam bir dil yapısı ile insanın iç dünyasını, tutkularını, yalnızlığını, iç çatışmalarını konu alan şiirler yazdı. Şiiri üstün bir algılama sorunu ve mutlak gerçeği arama yolunda bir uğraş olarak gördü.
Şiirimizde gizemci anlayışın temsilcisidir.
12 yaşında şair Şiirdeki
dehasının örneği olarak "Ateşten zehrini tattım bu okun/ Bir anda kül etti can elmasımı/ Sanki burnum değdi burnuna yokun/ Kustum öz ağzımdan kafa tasımı'' dizeleri gösterilen Kısakürek, şiir yazmaya 12 yaşında başladı ve ilk şiir kitabını 17 yaşında yayınladı. 21 yaşında çıkardığı "Örümcek Ağı" adlı şiir kitabının ardından, 24 yaşındayken edebiyat dünyasına sunduğu "Kaldırımlar" adlı şiir kitabıyla tanındı. İslami kimliği ile öne çıkmaya başlayan Kısakürek, hayatındaki bu değişimi de ''Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum/ Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...'' mısralarıyla anlattı.
Vasiyeti: Çiçekler çamura İstanbul'
da 25 Mayıs 1983 tarihinde 78 yaşındayken vefat eden Necip Fazıl Kısakürek, "Çile" şiirinde vasiyetini teyit eder nitelikte "Son günüm olmasın çelengim top arabam/ Beni alıp götürsün tam dört inanmış adam" satırlarına yer verdi.
Kısakürek, vasiyetinin bir bölümünde şunları dile getirdi: "Fikir ve duyguda, vasiyete lüzum görmüyorum. Bu bahiste bütün eserlerim, her kelime, cümle, mısra ve topyekün ifade tarzım vasiyettir. Eğer bu kamusluk bütünü, tek ve minicik bir daire içinde toplamak gerekirse söylenecek söz 'Allah ve Resulü; başka her şey hiç ve batıl' demekten ibarettir. Beni, ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim gibi, İslami usullerin en incelerine riayetle gömünüz.
Burada, umumi vasiyette de belirtilmesi gereken bir noktaya dokunmalıyım.
Cenazeme çiçek ve bando muzika gönderecek makam ve şahıslara uzaklığımız ve kimsenin böyle bir zahmete girişmeyeceği malum...
Fakat bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa, ne yapılmak gerektiği de beni sevenlerce malum... Çiçekler çamura ve bando yüzgeri koğuşuna.''