Geçtiğimiz yıl Tarantino filmlerinin doğal platosu gibiydi Trabzon, yüzlerce ayrı noktadaki binlerce karınca yuvası ve onbinlerce karıncanın o saygı duyulası telaşı ve koşturmacası;
Bir tür Kill Bill yani!
Ve bu yılın Trabzon yazı;
Corona ve MHK Başakşehir darbeleriyle daha henüz neyi kaybettiğini kavrayamayan; dizlerinden dermanı gözlerinden feri çalınmış;
Uzun sokak, Maraş, Kunduracılar üçgenini irticalen turlayan Nuri Bilge Ceylan repliği gibi binlerce yürüyen cenaze...
Ve fakat çok rahat denebilir ki, pandemi nedeniyle son yılların en az sayıdaki turistini ağırlayan Trabzon, belki de yakın gelecekte bir daha yaşayamayacağı en sakin ve en serin yazını yaşıyor.
SOSA'YA TEŞEKKÜR
Fatih (Aşıklar Parkı) , İran konsolosluğunun karşısındaki park hani, belediye yeniden düzenlemiş ve çay fiyatını da 1.25 olarak belirlemiş, çaykoliklere bundan iyi haber olmaz. Meydan parkı ne kadar Tarantino'ysa, Fatih parkı da o kadar Nuri Bilge Ceylan havasında. (Aslında biraz Tarkowski kokusu da yok değil burada) Sosa konusu, bir sevgilinin tolere edilebilir naz eşiğini aşalı çok olmuş. 17 yaş algı ortalamasının üstünde kalan herkes, Sosa'ya teşekkür edilip gönderilmesi eğiliminde ve bu eğilim oldukça da güçlü.
Novak'ın bir solbek olmadığı konusundaki ortak görüş, şehrin futbol algısının düzeyine dair bir teselli vermiyor değil. İstanbul medyasının Novak'ı yılın karmasına koyması ve Novak'ın Fener'e transferi de kimi bıyıkaltı tebessümlerinin özneleri olmuş.
GÜNÜ KURTARMAK
Trabzon futbolunun son 20-30 yıldaki, hatta belki tüm tarihindeki en doğru hamlesi olan 1461 Trabzon projesinin her yıl biraz daha derine gömülmesi de, Trabzonspor'u yönetenlerin asıl dertlerinin futbol endüstrisini kurmaktan çok, günü kurtarmak olduğu bir vizyonsuzluk trajedisi olarak öne çıkıyor.
Trabzon, insan kaynağını doğru değerlendirip yönlendiren aklı işin başına getire- meden futbolu bir sanayi/ endüstri olarak yaşayamayacak, geri kalan her şey, şampiyonluk dahil, gerçeği gizleyen figürlerdir.