O da Osman Kavala gibi Robert Kolej mezunu. Uzmanlık alanı Kürt meselesi. Bir de darbeler.
15 Temmuz günü Büyükada'da ortaya çıktı. Darbe girişiminin uluslararası ayağı ve yöneticisi olduğu düşünülüyor. Hakkında çıkarılmış yakalama kararı var.
İşte bu Hanri Barkey ile Osman Kavala'nın yolları ilginç bir şekilde sürekli kesişiyor.
En son 15 Temmuz'dan 3 gün sonra Karaköy'de bir restoranda karşılaşıyorlar.
Kavala "Tesadüfen karşılaştık, selamlaştık, birlikte oturmadık" diyor.
Oysa HTS kayıtlarına göre Barkey, Kavala'nın şirketine ait telefonlarla 93 saat 34 dakika 1 saniye görüşme yapmış. Kavala, Barkey ile 2000 yılında tanıştıklarını söylüyor. 2015 ve 2016 yıllarında darbeden önce Kavala ile Barkey'in tespit edilen görüşmeleri var.
Ancak Kavala bu görüşmeleri hatırlamıyor! Darbeden sadece 2 hafta önce Kavala Diyarbakır'a gidiyor.
Tesadüfe bakın ki 2 gün sonra Barkey de Diyarbakır'da ortaya çıkıyor.
Kavala'yı şimdilik bir kenara bırakıp Barkey ile devam edelim. Çünkü Türkiye'nin yakın tarihindeki birçok karanlık olayın bir yerinde tuhaf bir şekilde bu CIA ajanının izlerine rastlanıyor.
Tarih Mart 2014… Türkiye 31 Mart yerel seçimlerine gidiyor.
Barkey tam da seçim öncesinde ABD'nin meşhur düşünce kuruluşlarından Bipartian Policy Center adına "Türkiye'nin yerel seçimleri" başlıklı bir rapor yayınlıyor.
Raporda "Ordudaki Gülenciler eğer Gülen hareketine karşı büyük bir operasyon yapılırsa emir-komuta zincirinin dışında bağımsız hareket edebilir" deniliyor! Şu müthiş öngörüye bakar mısınız!
Adam darbeden 2 yıl önce FETÖ'cü askerlerin emir-komuta zincirinin dışında bir kalkışma yapacağını biliyor! Ve FETÖ'cü askerlere "Gülen hareketini korumak için darbeye hazır olun" mesajı yolluyor.
Barkey raporunda ayrıca Türkiye'nin kaos ve istikrarsızlık ortamına gireceğini, büyük halk ayaklanmaları yaşanacağını, Güneydoğu'da özerk yönetimler kurulması gerektiğini ve Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimleri alsa bile güvende olmayacağını yazıyor.
İzmirli CIA ajanının bu ifadeleri Hendek terörü ve 15 Temmuz başta olmak üzere seçilmiş hükümeti hedef alan bütün kumpasların perde arkasında hangi güçlerin olduğunun da bir itirafı aslında.
Aynı Barkey, Mart 2019'daki yerel seçimler öncesinde bir kez daha sahneye çıkıyor. Washington'da düzenlenen "Krizdeki Türk-Amerikan İlişkileri: Nereye Gidiyoruz" başlıklı panelde "Recep Tayyip Erdoğan iktidarda kaldığı sürece Türkiye-ABD ilişkileri düzelmez. İlişkilerin tadı artık çok kaçtı" diyor.
Barkey üzerine yazılabilecek daha çok şey var. Ama yerimiz dar.
Kavala'ya dönüp yazıyı noktalayalım.
Kavala'nın suçlu olup olmadığına nihayetinde hukuk karar verecek.
Umarım yoldaş medyada koro halinde "Kavala suçsuz" diyenler haklı çıkar. Ancak bu arkadaşlar keşke bize Kavala ve Barkey'in darbeden önce Diyarbakır'da, darbeden sonra İstanbul'da karşılaşmalarının gerçekten tesadüf olduğunu ispatlasa.
Hoş ben artık üzerine bu kadar oyunlar oynanan bir ülkenin vatandaşı olarak tesadüflere inanmıyorum.
Ama arkadaşlar Kavala'yı o kadar güzel anlatıyorlar ki, insan 'acaba' diye düşünmekten kendini alamıyor.
Ne olmuş Hanri Barkey'in arkadaşıysa, ne olmuş PKK elebaşı Öcalan'a selam yollamışsa! Ne olmuş ABD, AB kapı gibi arkasında duruyorsa!
Öyle değil mi ama!