Nelerle uğraştığının somut son örneği Adana'daki paravan hastane skandalıyla ortaya çıktı.
Kendinizi Kemal Bey'in yerine koyun. İktidarın sağlık politikalarını kıyasıya eleştiriyorsunuz. Tam bu sırada bir belediye başkanınız çıkıyor "1 haftada 1000 yataklı sahra hastanesi yaptım" diyor.
Ne yaparsınız? Tıpkı Kemal Bey gibi TV'ye çıkar, göğsünüzü gere gere "Adana'da bizim başkanın yaptığını hükümet yapamadı" dersiniz değil mi?
Kemal Bey de öyle yaptı zaten.
Ama sonra anlaşıldı ki, belediye başkanı hastane falan yapmamış!
Adana'nın 16 yıllık fuar binasının boş salonunu paravanlarla bölmüş. Sözde hastanede hiçbir tıbbi –araç gereç yok! İşte buna 'genel başkanın gözünü boyamaca' diyoruz.
Bildiğin dört dörtlük skandal. Ama Zeydan Karalar hiç endişelenmesin.
Kemal Bey alışıktır böyle skandallara.
Hatta bu icraatıyla daha da göze girmiş olabilir. Neden mi? Anlatayım.
2016 yılında İzmir'de Yeni Asır'ın Yazıişleri Müdürü olarak çalışıyorum.
Önüme bir haber geldi. Önce gözlerime inanamadım. Haberde Narlıdere Belediye Başkanının açılışını Kılıçdaroğlu'na yaptıracağı "Yaşar Kemal Kültür ve Sanat Vadisi"nin etrafındaki taş, toprak ve otları yeşile boyadığı yazıyordu!
'Yok artık bu kadar da olmaz' dedim içimden. Ama resimlere bakınca yanıldığımı hemen anladım.
CHP'li başkan sahiden de yaradana sığınıp açılışın yapılacağı alanın çevresinde ne varsa bir güzel boyatmıştı. Haberi manşet yaptık.
Başkan evlere şenlik bir açıklamayla "Biz boya yapmadık, çimleri yeşillendirdik" dedi!
Bununla da kalmadı 2 gün sonra yağmur yüzünden boyası akan ota, taşa, toprağa bir kat daha boya attırdı.
Ve Kemal Bey'e o açılışı yaptırdı!
Sonra ne mi oldu? Daha yapımı tamamlanmadan açılan o vadinin boyaları yeniden aktı. Üstüne bir de toprak kaymasın mı? Elde bir tek Yaşar Kemal'in altında "O iyi insanlar güzel atlara binip gittiler" sözünün yazıldığı heykeli kaldı. O başkan da İzmir'in en büyük ilçesine aday gösterilerek adeta ödüllendirildi.
Demek ki neymiş… Mesele genel başkanın gözünü boyamakmış. Gerisi unutulup gidermiş. Emin olun bir süre sonra partide kimse Adana'daki bu paravan skandalını hatırlamayacak.
Zeydan Karalar'ın kendisi bile.
SOYLU'NUN İSTİFASI
Zor günlerden geçiyoruz. Sadece biz değil dünyanın tamamı.
Süleyman Soylu işte bu kriz günlerinde taşın altını elini değil gövdesini koyan bir devlet adamı.
Yükü ağır, sorumluluğu büyük.
Aylardır günde 2-3 saat uykuyla idare ediyor. Sadece Korona belası değil terörle mücadele ve iç güvenlikle ilgili de her gün onlarca kritik karar almak zorunda.
Demem o ki. En nihayetinde Soylu da bir insan. Korona sürecinin daha da ağırlaştırdığı iş yükü ve sokağa çıkma yasağı sonrası gelen eleştiriler yüzünden duygusal bir karar almış olabilir.
Bunun altında farklı şeyler aramak, hatta yaşananları 'tiyatro' olarak yorumlamak abesle iştigal.
İstifasında bile Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlığını dile getiren ve geri dönerken bunun altını kalın çizgilerle çizen Soylu'nun kafasında farklı bir yol haritası olmadığı çok belli.
Ancak bu istifayı farklı yorumlamak ve buradan AK Parti'de bir çatlak yaratmak için olağanüstü çaba gösterenler de yok değil. Üstelik bunu AK Partiliymiş gibi davranarak yapıyorlar.
AK Parti'yi önümüzdeki dönemde bekleyen en büyük tehlike bu.