Akşener’e açık mektup

Eklenme Tarih 20 Kasım 2020

Huriye-Nuri Bulut çifti Antalya'nın Elmalı ilçesinde yaşıyor...


Her ikisi de belediyede 5393 sayılı kanuna göre çalışan sözleşmeli personel...
Çiftin bundan yaklaşık 1 ay önce bir çocukları dünyaya geliyor.
Adını 'Arden' koyuyorlar. Küçük bebeğin gelişiyle ailenin mutluluğu biraz daha perçinleniyor.
Ancak bu mutluluk sadece 15 gün sürüyor.
Elmalı'nın İyi Partili Belediye Başkanı Halil Öztürk, 15 günlük anne Huriye Bulut ve eşi Nuri Bulut'u işten çıkarma kararı alıyor.
Her ikisine ayrı ayrı gönderilen 28.10.2020 tarihli tebligatla "Hizmetinize gerek kalmadığı için mevcut sözleşmeniz 31.10.2020 tarihinden itibaren yenilenmeyecektir" deniliyor!
1 aylık bebeğin hem annesi, hem babası aynı anda kapının önüne konulur mu? Bu insanları açlığa mahkum edenlerin hiç insafı, vicdanı yok mu?
Diyorsunuz değil mi? Hiç demeyin ...
Bu kavramların Elmalı Belediye Başkanının dünyasında ne ifade ettiğine dair bir fikrimiz yok çünkü. Kendisi bir süre önce şoförünün eşiyle aşk yaşadığı iddialarıyla Türkiye çapında gündem olmuş bir isim. Gündemi bu kadar yoğun bir başkanın 1 aylık anne ve babayı işsizliğe mahkum etmesi, bunun toplum vicdanında nasıl yankı bulacağını hesap etmemesi ihtimal dahilinde...
O sebeple ben doğrudan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e seslenmek istiyorum...
Bir kadın, bir anne olarak lütfen bu drama sessiz kalmayın. Belediye başkanınız aslında anne ve babayı değil 1 aylık Arden bebeği açlığa mahkum ediyor.
Bu insanlar yıllardır o belediyede fedakarca çalışan emekçiler... Tek dertleri evlerine ekmek götürmek..
Minik yavrularının karnını doyurmak.
Sanmayın ki bu sorun sadece Elmalı'da yaşanıyor. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra sırf AK Parti döneminde işe girdi diye sebepsiz yere ekmeğiyle oynanan on binlerce emekçi var. İşçilerin ardından sözleşmelileri kapının önüne koymaya başladılar.
Aralık ayının son günü binlercesi daha aynı kaderi paylaşacak. Yeni yıla aileleriyle birlikte işsiz ve umutsuz olarak girecekler. Yazık değil mi bu insanlara?
"Bizim iktidarımızda kimse yatağa aç girmeyecek" diyenler, belediyelerde işçi çıkarmayacağına dair şeref sözü verenler söylediklerini çabuk unuttu.
Belediyeler yargı kararlarına bile takmıyor. Mahkeme kararıyla işe dönen çalışanın sözleşmesi yine yenilenmiyor.
Ya da belediye meclisleri sözleşmeleri iptal edilen kadroları kapatarak geri dönüşlerin önüne aşılmaz setler çekiyor.
Henüz tebligat yollanmayan çalışanlar ise tedirgin. Her akşam evlerine korku ve endişeyle dönüyorlar.
Sadece onlar mı? Aileleri de aynı kaygıları taşıyor. 31 Aralık'ı atlatabilirse 1 yılı kurtarmış olacaklar. Sonrası meçhul...
Partizanca bir yaklaşımla hayatı karartılan bu insanların tek isteği kadroya alınmak.
Belediye başkanlarının keyfi uygulamalarının mağduru olmaktan ancak bu şekilde kurtulacaklar.