"Benim kalbim temiz." "Namaz kılmak, iyilik yapmak, merhamet etmek gerekir" dediğimizde de mazeret hazırdır. "Şu namaz kılan var ya, aynı zamanda sahtekârlık ediyor, insanları aldatıyor" deriz. Kendimizi rahatlatırız böylece. Doğrudur. Namaz kılanlar içinde de, kılmayanlar içinde de yanlışlık yapanlar vardır. Ama ölçü bu olmamalı.
Hedef, Hz. Peygamber gibi, Hz. Ebubekir gibi, Hz. Ali gibi, Hz. Aişe, Hz. Fatıma gibi namaz kılıp temiz yaşamak olmalıdır. Kötüden örnek olmaz ki. İyi dururken neden kötüyü örnek gösteriyoruz ki. Sürekli, "Benim içim temiz" diyenlere Kur'an-ı Kerim cevap veriyor: "O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir" (Necm, 53/32).
"İman edenin ibadet etmesi gerekir" dedik. O zaman yapılacak ibadetlerin yansımalarına bakalım:
1- Allah'ın emirleri yerine getirilince bereket oluşur. Ayet şöyle buyurur: "Eğer o memleketler halkı, iman edip Allah'tan korkmuş olsalardı, muhakkak ki üzerlerine yerden ve gökten bereket kapıları açardık" (El-Araf, 96).
2- İbadetler yerine getirilince gayeye erişilir. Zor yollar kolay hale gelir. Kur'an buyuruyor ki: "Kim Allah'tan korkarsa (takvalı olursa) Allah onun işine bir kolaylık verir" (Et-Talak, 2-4).