Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesince 4 Aralık 2008'de ''terör örgütüne üye olmak'' suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılan ancak ''sanığın eksik savunması'' nedeniyle Yargıtay 9. Ceza Dairesince bozulan kararın ardından yeniden görülmeye başlanan davada, mahkemenin "sanığın eylemlerinin bir bütün halinde terör örgütü PKK üyeliği boyutuna ulaştığı'' gerekçesiyle verdiği hapis cezasını da bozarak, dava dosyasını yargılamanın yeniden yapılacağı Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.
Yargıtayın bozma gerekçesinde, sanık Zana'nın 12 Haziran 2011'de yapılan 24. Dönem Milletvekilliği Genel Seçiminde seçildiği kaydedilerek, "Dosya kapsamına göre, sanığa yüklenen ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olan suçun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/2. maddesinde işaret edilen ve 14/2. maddesinde gösterilen temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması niteliğindeki suçlardan olduğu, yasama dokunulmazlığının istisnası kapsamında kalan bu suç bakımından yargılama yapılmasına ve temyiz incelemesine engel bir durumun bulunmadığı anlaşılmıştır" denildi.
"DELİLLER DEĞERLENDİRİLİRKEN YANILGIYA DÜŞÜLDÜ"
Yargıtay kararında, "sanığın silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olduğuna ilişkin olarak mahkumiyetine yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği" belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Hiyerarşik yapıya dahil olma unsuru ortaya konulmadan sadece silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunun birden çok işlenmiş olmasına dayanılarak terör örgütünün doğrudan üyesi olma suçundan mahkumiyet hükmü kurulamayacağı gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek hüküm kurulmuştur. Sanığa yüklenen silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçlarının tarihleri, işlenme yöntemleri ve temel şekilleri itibarıyla gerektirdiği cezanın süresine göre; hükümden sonra 05 Temmuz 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı kanunun geçici 1. maddesi kapsamında kaldığı ve anılan maddenin birinci fıkrasının 'b' bendinde yer alan 'kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilir' şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayinini gerektirmiştir. Silahlı terör örgütü adına suç işleme bakımından hükümden sonra yürürlüğe giren 6459 sayılı kanunun 8. maddesiyle 3713 sayılı kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra hükmü karşısında, TCK'nın 220/6. maddesinde düzenlenen örgüt adına suç işleme nedeniyle örgüt üyesi olma suçundan ayrıca ceza verilemeyeceği anlaşıldığından sanığın hukuki durumunun buna göre yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması, bozmayı icap ettirmiştir."
SAVCI, 55 YIL HAPSİNİ İSTEMİŞTİ
Cumhuriyet savcısı, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesine 24 Mayıs 2012'de verdiği mütalaasında, sanık Zana'nın katıldığı her miting, toplantı ve basın açıklamasında terör örgütünün istemlerine uyarak, propaganda kastını aşıp ''terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek'' suçunu işlediğinin anlaşıldığını belirterek, 9 kez ''terör örgütünün propagandasını yapmak'' suçunu işlediği gerekçesiyle 45 yıl, ''terör örgütü üyesi olmak'' suçundan da 10 yıl olmak üzere 55 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etmişti.
Mahkeme heyeti ise yapılan yargılama sonucunda "sanığın eylemlerinin ve faaliyetlerinin bir bütün halinde terör örgütü PKK üyeliği boyutuna ulaştığı'' gerekçesiyle Zana hakkında TCK'nın 314/2. maddesinde yer alan ''terör örgütü üyesi olmak'' suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar vermişti.