'Cemaatin tasfiyesi en gerçekçi yoldur'

GYV Eski Başkanı Latif Erdoğan dünya imamlarının misyonunu yazdı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :14 Şubat 2015 , 00:00 Güncelleme Tarihi :14 Şubat 2015 , 10:54
’Cemaatin tasfiyesi en gerçekçi yoldur’

İÇİNDEKİLER

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı eski Başkanı ve Gülen'in bir dönem ikinci adamı olan Latif Erdoğan deşifre olan dünya imamlarının misyonunu yazdı.

İşte o yazı:


AK Parti'de siyaset yapanların ve yapacak olanların, öncelikle Recep Tayyip Erdoğan'ın doğal liderliğini içselleştirmeleri gerekir. Çünkü Erdoğan işin başından beri sadece bir partinin genel başkanı olmamış; aynı zamanda bir hareketin lideri olmuş, konumunu da o mevkide sürdüre gelmiştir. AK Parti'nin toplumdaki karşılığı Erdoğan'la özdeştir. O hayatta iken, Erdoğan'sız bir AK Parti'nin toplumdaki karşılığı mevcuda kıyasla yok denecek kadar azdır.

Bu açıdan, önümüzdeki kritik süreçte AK Parti'de siyaset yapmak isteyenlerin bu sürece olumlu katkı sağlamaları ya da en azından negatif atraksiyonlara savrulmamaları çok önemlidir; ve bu öneme haiz kişilerin de daha işin başında işaret ettiğimiz kriterle test edilmesinde zaruret vardır.

Ekip ruhuyla çalışmanın ve bu çalışmalarda ahengi sürekli korumanın ön şartı da söz konusu kabullenmeyle doğrudan irtibatlıdır. Bu ahenk ve istikrar, bireysel beceri ya da ihtiraslara feda edilemeyecek kadar hayati değer taşımaktadır; aksi halin telafisi imkansız gedikler açacağı yakın ve uzak tarihte yaşanan yüzlerce tecrübeyle sabittir.

İstidat ve kabiliyetlerdeki farklılık nasıl ki sosyal hayatın belli bir nizam, belli bir intizam içinde sürmesinin olmazsa olmaz şartıdır; aynı farklılıkların ekip çalışmalarına uyarlanması da söz konusu çalışmaların ahenkle sürmesinin; ahenkle yol kat etmesinin olmazsa olmaz şartıdır. Bu noktada, bireylerin önündeki en tehlikeli handikap his ile hevesi birbirine karıştırma durumudur. Çevrenin, hüsnü zan sarmalı da ilave edilince, artık o kişinin his ile hevesi birbirinden ayırt etmesi imkansızlaşır. Nitekim, Türkiye'de siyasi partilerin bu kadar abartılı çoğalışı, büyük çoğunluğu itibariyle böylesi bir kündeye gelişin de en çarpıcı göstergesidir.

En iyi birinci adam, en kötü ikinci adamdır; en iyi ikinci adam da en kötü birinci adamdır, denilir ki doğrudur. Bizler, kaderin bize biçtiği rolü en güzel şekilde değerlendirmekle mükellefiz. Kötü oynanmış kral rolü, iyi oynanmış kır bekçisi rolünden daha üstün değildir. Ve yine büyük insanları büyük yapan, büyük işler yapmaları değil, ne kadar küçük olursa olsun lüzumlu olanı yapmalarıdır. Bu tür endazelerle hırs ve ihtiraslarımızı, ideal yüceliği ve çalışma şevki gibi pozitif değerlere dönüştürmemiz mümkündür.

AK Parti, sadece birinci parti değil; aynı zamanda hakim partidir. O açıdan da, yükü ağır, misyonu süreklidir. Ak Parti'nin, bu misyonu kesintisiz sürdürebilmesi için elbette ekol olmanın da ötesinde sistemleşmeye ihtiyacı vardır. Sistemleşmenin sağlıklı tekevvünü ise zihni birlikteliğin çok boyutlu mükemmelliğine bağlıdır. Çok yönlü mükemmelliği pratiğe dökebilmenin en hayati unsuru ise kuşatıcılık artarken, iç disiplin ve ahengin de artması, en azından varlığını korumasıdır.

Önümüzdeki genel seçimde programının öncelikli maddeleri Çözüm süreci, Paralel yapıyla mücadele, Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemine geçiş olacak olan AK Parti, çıtayı mutlaka yüksek tutmak zorunda. Hedeflenen 400 milletvekili, iç ahenk dinamizmiyle sürdürülürse ulaşılması imkansız bir hedef değil. Ne ki, çalışmak, çalışmak, çalışmak; rehavete kapılmadan, yükü omuzlamayı başkasından bekleme zaafına düşmeden çalışmak şart.

Bugün sizinle paylaşmak istediğim diğer bir konu da; cemaate ait en mahrem yapılanmanın basın yoluyla deşifresi. Önce il ve bölge imamları deşifre edildi ki, bu durum cemaatin beyninin göçmesi anlamına gelir. Sonra da ülke imamları deşifre edildi ki, bunun cemaatteki karşılığı kıyamet sarsıntısıdır.

Cemaatin iç algısında il imamları birer vali, ülke imamları ise birer devlet başkanı statüsündedir. Dolayısıyla, hayat standartları da her birinin kendi statüsüne uygun gerçekleşmektedir. Dünyanın dört bir yanına gitmek, işin başında bir fedakarlık, bir adanmışlık kabul edilirdi. Halbuki şimdi bu gidiş ve gelişler sınıf atlamanın göstergesine dönüştü.

Meseleyi kişiler bazında değerlendirmek eksik olur. Deşifre edilen imamlar geri çekilerek, başka isimlerle yola devam edilir. Önemli olan, cemaat yapısının ana iskeleti olan örgüt yapısının sistem olarak çökertilmesidir ki, sanırım söz konusu deşifrelerle bu gerçekleşmiştir. Bundan sonra Cemaat deşifre olan bütün alanlar için yeni bir sistem kurmak zorundadır. Halbuki, düşman eline geçmiş mühimmat gibi tehlikeli boyuta sıçramış bu yapının, anakronik yaklaşımlardan kurtulup tamamen tasfiye edilmesi en gerçekçi, en salim yoldur.

Bu bilgileri elde eden istihbarat birimleriyse, bu devlet adına büyük bir başarı anlamına gelir. Ve yine bu bilgiler, ancak içten insanların aktarımlarıyla elde edilebilecek bilgiler olması nazara alınırsa, Cemaatin nasıl kuşatılmış olduğu ve nasıl en üst seviyede çözülmeye uğradığı çok net görülür.