"Ölümüne...Ölümüne..."

Sabah gazetesi yazarı Fahrettin Altun, bugünkü yazısında Batı'nınTürkiye'ye karşı son dönemde takındığı tavrı değerlendirdi. Altun,"Türkiye, Batı'daki siyasi aktörlerin iç çekişmesinin ana konusu haline gelmiş durumda. Ve bir yüzyıl öncesinde olduğu gibi küçülen, parçalanan bir 'Türkiye' değil bu, büyüyen bir 'Türkiye'!" ifadelerini kullandı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :12 Ekim 2017 , 00:00 Güncelleme Tarihi :12 Ekim 2017 , 09:01
Ölümüne...Ölümüne...

İşte Fahrettin Altun'un "Ölümüne... Ölümüne..." başlıklı bugünkü yazısı:

Lime lime bölünmeye çalışılan bir coğrafyada birlik ve bütünlük içinde ayakta duran, inadına büyüyen bir ülkede yaşıyoruz. Elimizden önce umutlarımızı almak, ardından iddialarımızı çalmak istiyorlar. Bunun için her gün yeni bir saldırıyla karşımıza çıkıyorlar.
Çok kereler söyledim, bir kere daha tekrar ediyorum. Bugün bize saldıran hiçbir kuvvet kendi vasatında kudret sahibi değil, iktidarına neredeyse hiç malik değil. Çetin bir güç mücadelesinin içinde debelenip duruyorlar.

***

Batı dünyası paramparça. İşte ABD, işte Avrupa. ABD'nin içinde kaç hesap var, kaç hesap sahibi var. Peki ya Avrupa'nın içinde?
Almanya'nın haline dönelim bakalım. İktidarsız bir Almanya var karşımızda. Tek bildiğiTürkiye'nin Balkanlar'daki varlığı dolayısıyla saçını başını yolmak, Balkan ülkelerini tehdit etmek.
Diyeceksiniz ki Türkiye düşmanlığında, Erdoğan karşıtlığında birçoğu bir araya geliyor.
Elhak doğrudur.
Ancak Türkiye'ye karşı sahici bir adım atma cesaretinden ve imkânından yoksunlar. Zira o çıplak reel- politikten masun değiller. Türkiye'yi kaybedemez, tam anlamıyla karşılarına alamazlar. Güçlü bir siyasi liderlikle yönetilen bu Türkiye'yi bir tehdit olarak algılıyorlar.

***

Eğer kendi iktidarlarına malik olabilseler bunu böyle görmeyecekler. Çevresinde etkin, istikrarlı, güçlü bir siyasi liderlikle yönetilen bir Türkiye'nin onlar için bir fırsat olduğunu anlayabilecekler.
Örneğin Rusya'yla ilişkilerini normalleştirmiş bir Türkiye'nin Sırbistan'la ilişkilerini iyileştirdiğinde bunun Avrupa'nın hayrına olduğunu fark edebilecekler. Slav şovenizmi yükselirse bu gerilimli coğrafyada Avrupa'nın nasıl bir ateş topuna dönüşebileceğini öngörüp ona göre tedbir alabilecekler. Alamıyorlar, çünkü grand strateji kuramıyorlar.
Türkiye, Batı'daki siyasi aktörlerin iç çekişmesinin ana konusu haline gelmiş durumda. Ve bir yüzyıl öncesinde olduğu gibi küçülen, parçalanan bir "Türkiye" değil bu, büyüyen bir "Türkiye"!

***

Ne hazindir ki hem içeriden, hem dışarıdan düşman sesleri duyuyoruz.
Dün Türkiye Rusya ile kriz yaşadığında Putin'e seslenip, "lütfen sadece AKP'yi cezalandır, tüm Türkiye'yi değil" diyenler, bugün ABD'ye seslenip "sadece AKP'ye ceza kes, tüm Türkiye'yedeğil" diye yaygara yapıyorlar.
Adına da siyaset diyorlar. Gayrı milli mahluklar, hain oportünistler!

***

Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasında saf tutmuş bir millet var burada, Türkiye'de. Bu vatanın istiklalini mesele edinmiş bir millet. Bu millet, 15 Temmuz gecesi, o sefih istila girişiminin olduğu o gece dimdik ayakta durdu. Dünyaya bir ders verdi. Görülüyor ki bu ders çok çabuk unutulmuş. Hani şu "ölümüne...ölümüne..." diye başlayan ders var ya. İşte o!