Yunanistan; Müslüman Türk azınlığı, Türk olarak görmüyor, seçimle görev alması gereken müftüyü kendisi atıyor, on binlerce Türk vatandaşını vatandaşlıktan çıkarıyor, kıta sahanlığına uymuyor, camilerin onarılmasına müsaade etmiyor, adaları silahlandırıyor... Türkiye'nin önemli hariciyecisi Emekli Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, Takvim Gazetesi'ne konuştu ve ihlalleri detaylı şekilde anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yunanistan'daki Lozan Antlaşması çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Lozan Anlaşması süresiz bir anlaşmadır. Mesele anlaşmanın gözden geçirilmesi değil Yunanistan'ın bu anlaşmasına uymasını sağlamaktır. Oysa birçok alanda Ege meselesinde, Batı Trakya konularında Yunanistan bu anlaşmayı açıkça ihlal etmektedir.
Yunanistan, Lozan Antlaşması'nı nerede deliyor?
Yunanistan, adaların silahsızlandırılmasıyla ilgili maddeyi görmezlikten gelerek 'Adalar'ı silahlandırmıştır. Hiçbir anlaşmayla kendisine bırakılmamış olan 18 olan adaya fiilen el koymuştur. Oraya tesisler yapmıştır.
Askeri yetkililer bu adaları ziyaret ederek gövde gösterisi yapmışlardır. Oysa Lozan Antlaşması'nın 16. maddesine göre kimliği belirlenmemiş adaların akıbeti ilgili ülkeler arasında müzakere yoluyla tayin edilir. Kıta sahanlığının üzerindeki hava sahasını 6 milden 10 millik hava sahası olduğunu ilan etmiştir. Bunun bir örneği yoktur. Bu olay bütün uluslararası anlaşmalara aykırıdır.
Batı Trakya'da Yunanistan hangi ihlalleri yapmaktadır?
Lozan Antlaşması'nın 37. ile 44. maddeleri İstanbul Rum azınlığının haklarını ve statüsünü belirliyor. Fakat 45. maddesinde de İstanbul Rumları ile ilgili hakların aynısının Türkler'e tanınması öngörülüyor.
Oysa Yunanistan oradaki Türkler'in pek çok hakkını ihlal ediyor. Lozan Antlaşması'nın imzalandığı yıllarda Batı Trakya topraklarının yüzde 84'ü Türkler'e aitti. Türkler'in nüfusu Rumlar'dan kat kat fazla idi. Oysa bugün bütün bu dengeler değişti.
Eğitim alanında hangi ihlaller var?
Eğitimde Türk çocuklarına büyük kısıtlamalar getirilmektedir. Türkiye'de eğitilen öğretmenlerin büyük çoğunluğun çalışma izni verilmemektedir. Onların yerine Selanik'teki bir medresede yetersiz şekilde eğitilen öğretmenler görevlendirilmektedir.
Okul kitapları dünyadaki son gelişmeleri içeren kitapların ithaline izin verilmemektedir. Rodos ve İstanköy'de 7 Türk okulu vardı. Yunanlılar yedisini de birden kapattılar.
Vatandaşlıktan çıkarmalar neden olmuştu?
Yunan Anayasası'nın 19. maddesinde Helen asıllı olmayanların uzun süre yurt dışına çıkması halinde bunların Yunan vatandaşlığının kaybetmesi öngörülmüştür.
Son yıllarda bu yasa düzeltilmesine rağmen o sırada vatandaşlıktan çıkarılan 60 bin Türk'ün büyük bölümünün vatandaşlığa geri dönmesi engellenmiştir.
Müftü krizi yaşanıyor, bu nereden kaynaklanıyor?
1913 yılı Atina Antlaşması ile Türkler'in birlikte tespit edeceği üç müftüden birinin Yunan Kralı tarafından Baş Müftü olarak atanması öngörülmüştür. Ayrıca Lozan'ın 40. maddesi dini kurumların yönetiminde azınlıkların yetkili olacağı söylenmektedir. Halkın seçtiği İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga'nın görev yapmasına engel olunmuş ve Yunanistan tarafından hapse atılmıştır. Mehmet Emin Aga, AİHM'ne müracaat etmiş ve davayı kazanmıştır.
Buna rağmen Yunanistan bu uygulamasını değiştirmemektedir.
Camiler konusunda durum nedir?
Ben milletvekili iken Batı Trakya'da yıkık dökük camileri görünce 'Parasını biz verelim de onaralım' demiştik. Kabul etmediler, "Biz restore edeceğiz" dediler ama yapmadılar.
Lozan Anlaşmasının ihlal edilmesinin uluslararası hukukta şikayet edilecek, müzakere edilecek yeri var mıdır?
Bunlar İnsan Hakları sorunudur.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre devletler aleyhine dava açılabilir. Türkiye isterse Yunan Devleti'ne AİHM'de dava edebilir. Yunanistan'da yasa var, 'Üçten fazla çocuğu olan Helen asıllı vatandaşlara devlet yardım eder' diyor. Türkler Helen asıllı olmadığı için onlara yardım edilmiyor, bu da insan haklarına aykırı bir durum.
Lozan'ın yeniden müzakere edilmesi söz konusu dahi olamaz. Anlaşmanın maddelerinin değiştirilmesini gündeme getirmeden uygulanmasını sağlamak lazım.
Sadece AİHM ile değil de devletler arasındaki sorunları çözmenin hukuki, siyasi, kamuoyu, basın yönleri vardır. Bunları gündemde tutarak Yunanistan'ı baskı altına alırdınız.
ABD, FİLİSTİN'DE SORUNUN PARÇASI OLDU
ABD başkanı Trump, Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu olay son derece yanlış ve sakıncalı sonuçlar doğurabilecek bir karardır.
Amerika böyle bir politika benimseyerek artık çözümün değil sorunun bir parçası haline gelmiştir. Orada yalnızca Filistinliler'in değil bütün İslam ülkelerinin sinir uçlarına dokunmuştur.
Neden yapmıştır bunu?
Birincisi, Trump'ın şu sıralar Yahudi lobisinin desteğine ihtiyacı var. Bugün Trump, ABD tarihinde en az destek gören başkan durumunda... Kongrede, basınla ciddi sıkıntıları var.
Onun için Yahudi lobisine ve İsrail'in desteğine ihtiyacı var.
İkinci gerekçe ise, dikkatleri bir başka tarafa çekmek istiyorlar.
Kuzey Kore'de istediği sonuçları alamadı. Suriye'de DEAŞ terörü bitti. DEAŞ'ın yerine yeni bir gaile çıkması gerekir ki, ABD'nin o bölgede kalması için gerekçe olsun.
Bölge ülkelerinin sinir uçlarına dokunmuş olmayacaklar mı?
ABD'nin asıl amacı kriz esnasında söz sahibi olmaktır.
Krizlerden kendi lehlerine sonuç çıkarmak isterler. Böyle bir durumdan kendi stratejik çıkarlarına uygun menfaatler yaratmak istiyorlar.
Amacı nedir?
Bölgede bağımsız bir Kürt Devleti'nin kurulması ABD'nin menfaatine hizmet edecektir. İran'a en yakın bölge olması, 'petrol bölgeleri'nin hemen yanında olması, kendilerine tamamen tabi hiçbir konuda onlara itiraz edemeyecek, onlara her türlü kolaylığı sağlayacak bir coğrafi ve stratejik avantaj sahibi olacaklar.
Kürt koridorunun amacı nedir?
Türkiye'ye bağlı olmaktan kurtulacaklar. Kürt Devleti ile petrol boru hattı ve bölgenin kaynaklarının Akdeniz'e taşınması amaçlanıyor. Bütün bunların amacı Türkiye ile Irak ve Suriye'nin bağının kesilmesidir. Türkiye'nin Arap Dünyası ile bağı kesilecek.
Türkiye'nin Ortadoğu ile bağı Kürtler'den geçecek.
BATI GÜÇLÜ TÜRKİYE İSTEMEZ
ABD geriliminin bu seviyeye gelmesinin nedeni nedir?
ABD istiyor ki; orada bir NATO ülkesi varsa o benim her istediğimi yapsın.
Amerika yüzde 90 desteğe bile tahammül etmez.
Batı, Türkiye'den neden rahatsız oluyor?
Türkiye'nin AB'ye girmesi dengeleri değiştirir.
Türkiye üye olursa Almanya'dan sonra en fazla oy hakkına sahip olacak. AP'de en büyük ikinci delegasyona sahip olacak. Buralar AB'nin bütçesine karar veren yerler.
Ekonomik yönü var mı?
Bana kendileri söylediler, "Biz size bir gün Kıbrıs, bir gün insan hakları deriz.
Asıl mesele sizin rekabet gücünüzdür. Biz sizin rekabet gücünüzden çekiniyoruz" dediler. Bunun dışında din faktörü de vardır.
Ortadoğu politikasının etkisi var mıdır?
Türkiye'nin bunların bazı sinir uçlarına dokunmasıdır. Türkiye'nin İsrail politikası bunlardan biridir. Bu ABD'yi çok rahatsız etmektedir. Diğer bir konu da Mısır'daki gelişmeler. Türkiye, Müslüman Kardeşler'in darbe ile devrilip Sisi'nin gelmesinden İsrail'i sorumlu tuttu. Bu Amerika'yı çılgına çevirdi. Türkiye'nin neredeyse isyan bayrağı açması hiç hoşlarına gitmedi.
ÇÖZÜM MİLLİ SİLAH SANAYİ
Yunanistan'da S-300 füzeleri var. Hatta bunları geçenlerde İsrail ile yapılan tatbikatta kullandılar. Rusya ile bunların modernizasyonu konuşuldu. Türkiye'yi bundan caydırmak için ABD ambargolar listesine S-400'leri imal eden firmayı da koyacak. Bu durumda S-400'leri Rusya'dan alınca ABD'nin ambargosunu delmiş olacaksınız. Yapılması gereken milli savaş sanayini kurmaktır. Türkiye'de epey uzmanı var. Yurt dışındaki yetişmiş elemanları da çağırıp üretmeniz gerekiyor.
ABD DEMOKRASİYİ SEVMEZ
Dünyanın her yerine demokrasi geldi. Sadece Ortadoğu'ya demokrasi gelmiyor. Demokrasi olması demek ülkelerin kendi çıkarlarını korumaları demektir. Başka ülkelerin piyonu olmamaları demektir. Burada gerçek demokrasinin olmasını istemiyorlar. Demokrasi için laiklik gerek. Bu bölgede laiklik istenmez. Büyük Ortadoğu Projesi içinde tek kelime laiklik geçmez. Erdoğan bu konuyu anlamış ve Mısır'da mecliste yaptığı konuşmada laikliğin önemini vurgulamıştı.
AK PARTİ İLE KAVGA ETMEZDİK
Deniz Baykal dış politikada çok hassas davranırdı. Türkiye'nin çıkarlarını çok iyi savunuyordu. İktidar ile muhalefet arasında dış politikada çok iyi bir diyalog vardı. Ermeni meselesinde Erdoğan ve Baykal birlikte mektup imzaladı. Temel konularda dar bir ekip ile bir araya gelir ve toplantılar yaparlardı. Bunlar çok da yararlı olurdu. Dışişleri Komisyonu'nda AK Parti ile beraber çalışırdık ve hiç kavga etmezdik.
ALİ DEĞERMENCİ