Siyasette taklit

Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Eklenme Tarih 3 Haziran 2018
24 Haziran seçimleri olmasa bilmeyecektik. Meğer ne çok hacı ne çok hafız varmış. Her gün iftar yapılıyor. Pozlar veriliyor. Dualar ediliyor. Gerçekten gözlerim yaşardı.
Türkiye dindarlaşıyor dedikleri bu olsa gerek. Şaka şaka. Türkiye gerçekten dindarlaşıyor mu bilmem ama siyasetçileri pek bir dindar görünüyor.
Taklit toplumsallaşmanın bir gereğidir. Ortada kabul görmüş bir başarı varsa muhakkak taklit edilir.
Mesela bir telefon markası daha büyük ekranı olan telefonlar üretip bundan büyük karlar elde etmeye başlayınca rakipleri de hemen daha büyük ekranlı telefonlar üretmeye başlar. Herhangi bir savaşta ortaya çıkan bir silah teknolojisi hemen ertesi savaşta diğer ülkelerce de kullanılır.
Ama taklitleri sadece asıllarını yaşatır. Orijinal olan hep daha öndedir.
Özellikle savaş teknolojisi gibi alanlarda taklitler doğana kadar teknoloji tekrar değişebilir. Ama taraflar birbirini taklit etmeden duramazlar. Ve taklit tarafların zaman içinde birbirine benzeşmeleri sonucunu doğurur.
Fakat bu benzerlik çoğunlukla işlevsel bir benzerliktir. Kimlik benzeşmesi değil. Taklit edenler çoğunlukla bunu işe yaradığı için yaparlar. Kendileri ona inanmazlar. Onu kimliklerinin bir parçası yapamazlar.
Siyasette de taklit sıkça kullanılan bir yöntemdir. Vatandaşın oyunu almak için başarılı yöntem neyse herkes onu taklit etmeye çalışır. Son günlerde olan tam da bu. Taklitleri Erdoğan'a bakıp her ne yapıyorsa aynısını yapmaya çalışıyor. Bırakın dua ve iftar açma numarası gibi kolay dini pratikleri namaz kılma cesareti ve dirayeti gösterenler bile oldu.
Taklit iyidir ama kötü taklit çok üzücüdür. Bu millet bir adamın namaz alışkanlığı olup olmadığını kade-i ahireden de bilir. Öyle eğreti biçimde oturursanız, dizi ve sağ başparmağı kıramazsanız bunu kimseye yediremezsiniz. Bu kadar ayrıntıya gitmeye gerek yok. İki laf edince bu "hacıların" aslı astarı dökülüyor ortaya.
"Dedem beni imam hatibe verecekti çok iyi sure ezberliyordum" diyor.
İmam Hatipte sure ezberlendiğini ve belki de hafız yetiştirildiğini sanıyor.
Hadi kendi bilmiyor etrafındakilerde mi bilmiyor? Ama yıllarca imam hatiplere öyle kin kustular ki bilseler şaşardım.
İmam Hatip onlar için hep göz ardı edilmesi gereken tehdit oluşturduğunda da budanması gereken bir "irtica yuvası" oldu. İmam Hatip'e her gideni Cumhurbaşkanı oluyor zannediyorlar.
Hayır öyle değil. İmam Hatip'e gidenler üniversiteye bile alınmıyordu. 28 Şubat döneminde koca bir nesli siz kılıçtan geçirdiniz. Şimdi çıkıp bunun üzerinden siyaset yapıyorsunuz. Hiçbir inandırıcılığı yok.
"Türkiye'nin başörtüsü sorunu artık yok" diyorlar. Kimse kusura bakmasın.
Kesinlikle inanmıyorum. Hemen üç günde başörtüsü meselesini yeniden açacaklardır. Aklı başında, koca koca adam dediğimiz, demokrat ve liberal zannettiğimiz tiplerin başörtüsü konusu açılınca içinden birer Vural Savaş birer Nur Serter çıktığını hep gördük. Bu nedenle başörtüsü konusu da ağzınıza yakışmıyor.
Aynı hafız geçenlerde kendine hediye edilen bir tabloyu tutuyor.
Tabloda Arapça "elif harfi var.
Çocukken sureleri çok hızlı ezberlediğini söyleyen hafız elifi ters tuttuğunun farkında bile değil. Elifin bile tersini düzünü ayırt edemiyorsa sureleri nasıl ezberledi acaba? Belki de tersten ezberlemiştir. Sadece komik değil aynı zamanda üzücü.
Taklit siyasetin bir parçası olabilir ama bilmediğiniz alanda taklide kalkışmak çok iğreti duruyor. Az kendiniz olun. Bildiğiniz alanlara odaklanın. Emin olun sizin bildiğiniz ve Erdoğan'ın bilmediği alanlar var.
Oradan vurun.
Zira taklit ettiğiniz adam bunu bir gösterinin parçası olarak yapmıyor.
Dini yaşantısı için bedel ödemiş bir liderden bahsediyoruz. Yıllardır cenazelerde Kuran okuduğu bilinen bir lideri elinizde ters bir elif tablosu taşıyarak deviremezsiniz. Sizin de bildiğiniz işler neyse oradan yürüyün.
Burada size pek ekmek yok.