Astana süreci çöker mi?

Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Eklenme Tarih 11 Eylül 2018
SON Tahran Zirvesi esnasında Türkiye'nin İran ve Rusya ile bakış farklılıkları çok daha açık biçimde ortaya çıktı. Tüm dünyanın canlı yayında izlediği bir toplantıda İran ve Rusya yapmak istedikleri İdlib Operasyonu için zemin hazırladı ve Türkiye'yi bir anlamda köşeye sıkıştırmak istedi.
Fakat planları başlarına geçti.
Canlı yayında sazı eline alan Erdoğan ateşkes kavramı üzerinden Putin'i ve Ruhani'yi baskı altına aldı. Israrla ateşkes ilan edilmesi gerektiğini dile getirdi. Saldırıya hazırlanmış olan Rusya ve İran muhtemelen böyle bir atak beklemiyordu. Ve hazırlıksız yakalandıkları için kötü savunma yaptılar. Putin meseleyi teknik detaylarla savunmaya çalışırken, Ruhani daha da sertleşti. Halbuki sertleştikçe daha da saldırgan gözüktüler. Böylece görüşme kilitlenmiş oldu. Tabii ki bir mutabakat metni zaten hazırlanmıştı.
Ancak Türkiye'nin bu atağı sayesinde zirve ani bir operasyon için kullanışlı olmaktan çıktı. Belki zirve tek başına bir saldırıyı önlemeyecek. Ama saldırıyı artık daha da sorunlu hale getirecek.
İran ve Rusya'yı ateşkes yerine silaha sarılan ülkeler olarak gösterecek. Zaten sırf bu yüzden bile İdlib Operasyonu bir ertelemeyle karşı karşıya kalabilir.
Şimdilik Türkiye için bu yeterli olmasa da iyi bir sonuç. Zaten bundan daha iyisi zirvelerde değil ikili görüşmelerde çıkar. Fakat bununla Türkiye ikili görüşmeler için yeni bir zemin ve zaman kazandı.
Tabii bu durum Rusya ve İran'ın hiç hoşuna gitmedi. Zirve bir çatlak görüntüsüyle son buldu. Dışarıdaki olmasa da içerideki Türkiye karşıtları bunu hemen felaket tellallığı yapmak için fırsata dönüştürme gayreti içerisinde. "Bu zirve Astana sürecinin sonu oldu" demeye getiriyorlar. Yani Türkiye İran ve Rusya'yla anlaşamıyormuş o yüzden de Astana süreci artık çökecekmiş. Bu akıl yürütme biçimi son derece yanlış.
Astana süreci bir gün çökecekse bile bu zirve nedeniyle çökmeyecek. Veya bu zirvede ortaya çıktığı iddia edilen görüş ayrılıkları nedeniyle çökmeyecek.
Çünkü zaten Astana süreci görüş birliği nedeniyle kurulmadı ki görüş ayrılığı nedeniyle çöksün. İlk günden bu yana Türkiye diğer ikisiyle bambaşka bir Suriye siyasetine sahip. Zaten süreç de bu fikir ayrılıklarına rağmen tarafların müzakere etmesini sağlamak için başlatıldı. Hiçbir müzakere süreci bir tarafın tek başına kazandığı süreç değildir. Taraflar tek başına kazanamayacaklarını düşündükleri için kendilerini müzakere etmek zorunda hisseder. Zaten tek başına çözebiliyor olsalardı müzakere sürecini hiç başlatmazlardı. Suriye'de de Rusya ve İran kendilerinin yürüyebilecekleri yolun bir limiti olduğunu düşündükleri için Türkiye'yle meseleyi müzakere ediyorlar.
Hem Putin hem de Ruhani Erdoğan'la birçok konuda anlaşamadıklarını zaten biliyorlar. Tam da bu nedenle müzakereler yapılıyor. Maksimum ortak nokta bulma ve farklılıkları minimuma indirmek adına bu zirveler düzenleniyor. Bir zirvede bu sonuca ulaşılamıyor olması sürecin dağılması anlamına gelmez aksine yenisine ihtiyaç olduğu anlamına gelir. Tabii buna rağmen her taraf için masayı devirme ihtimali her zaman ortadadır. Ancak bu kadar ilerlemiş olan Rusya'nın masayı devirmesini kimse beklemesin. Rusya devirmedikçe İran da deviremeyecektir. Dolayısıyla öyle hemen üzerine atlayıp Astana süreci çökecek diye bayrak sallamaya gerek yok. Bayrak sallayanlara bakın hepsinin başka dertleri var. Evet bu süreç bir gün çökebilir. Ve zaten çökmesi de gerekir.
Normal olan budur. Türkiye ebediyen bu ülkelerle yürümeyecek bunlar da Türkiye'yle yürümenin derdinde olmayacak. Ama şimdilik kimse bunu yıkmanın peşinde değil. Süreç devam ediyor. İhtiyaç olduğu müddetçe de devam edecek. Yıkılsa da yenisi kurulacak. Süreçleri ayakta tutan şey sahada karşılığı olmasıdır. Cenevre sahada karşılığı olmadığı için çöktü.
Astana'nın da karşılığı olmayınca çöker.
Ama sanırım hala işe yarıyor. Putin bunu biliyor Türkiye'deki Erdoğan karşıtları da bunu anlasa iyi olur.