Bizim muhalefetin ABD Başkanı Trump'ın hadsiz mektubuna gösterdiği orantısız ilgi sizi şaşırtmasın.
Son 3 yılda 3 kez Türkiye karşısında geri adım atmak zorunda kalan ABD gibi bizimkiler de şaşkın…
O kadar çaresizler ki, İsmet İnönü'nün ta 1964'te dönemin hadsiz ABD Başkanı Johnson ile yaşadığı mektup krizinden siyaset üretmeye çabalıyorlar… ABD'nin Fırat'ın doğusunda geri atmak zorunda kalmasının Recep Tayyip Erdoğan'ın hanesine artı yazacağı düşüncesi onları çılgına çeviriyor…
Efendim neymiş; İnönü kendisine "Kıbrıs'a girmeyin" diye mektup yazan Johnson'a "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerine alır" demiş… Erdoğan kesinlikle Trump'ın davetini reddetmeli ve 13 Kasım'da ABD'ye gitmemeliymiş!
Doğrudur… Dönemin Başbakanı İsmet İnönü kendisini 5 Haziran 1964'te mektupla tehdit eden ABD Başkanına bu cevabı vermiştir.
Ancak… Mektubun kendisine ulaşmasından sadece 16 gün sonra 21 Haziran 1964'te ABD'nin yolunu tutmuştur. Ve tam da Johnson'un dediği gibi Kıbrıs'a müdahale etmemiştir. Rumların her türlü baskı ve etnik temizlik faaliyetlerine Türkiye'nin müdahalesi Johnson'un güzel hatırı için tam 10 yıl ertelenmiştir… Üstelik o meşhur mektup kamuoyundan tam 1 yıl 7 ay gizlenmiştir…
Gelelim bugüne… Tarih 8 Haziran 2019. ABD Savunma Bakan Vekili Shanahan'dan Millli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a bir mektup gelir.. ABD'li bakan Türkiye'nin Ruslardan S-400 alması halinde ağır yaptırımlar uygulayacakları tehdidinde bulunmaktadır.
Türkiye tabi ki bu tehdidi ciddiye almaz, ABD'nin tüm itirazlarına rağmen S-400'leri alır…
Tarih 9 Ekim 2019… Mektupla tehdit sırası ABD Başkanı Trump'tadır… "Sakın Fırat'ın doğusuna girme, yoksa…" kıvamındaki skandal mektubun Ankara'ya ulaşır. Recep Tayyip Erdoğan aynı gün Fırat'ın doğusuna girme kararı alır…
ABD yönetiminin Türkiye'yi durdurmak için çaresizce mektubu sızdırdığı gün ise Türk komandosu Fırat'ın doğusunu silip süpürmektedir. Etkisiz hale getirilen YPG'li terörist sayısı 702'ye, TSK'nın terörden temizlediği bölgenin büyüklüğü bin 300 kilometreye ulaşmıştır…
Sonrası malum… Bu süreçte birileri eski ezberleriyle tehdit mektupları yazarken biz tarih yazdık… Cevabı mektupla değil Mehmetçik selamıyla verdik…
Türkiye'nin hem sahada hem masada kazandığı Barış Pınarı Harekatının özeti budur…
HAYAL KORİDORUNA VEDA
Harekatın Türkiye açısından en büyük kazanımı ABD ve İsrail'in çok istediği Akdeniz'e açılan terör devleti-koridoru hayalinin sona ermesi oldu. ABD'nin Obama döneminde terör örgütüyle kurduğu gayrı meşru ilişki nedeniyle ortaya çıkan güvenlik tehdidi kontrol altına alındı.
Türkiye'nin harekatı başlatarak aldığı risk büyük bir kazanım olarak kendisine döndü.
Terör örgütüne verilen ağır silahların toplanması, örgütün sözde tahkimatlarının yok edilmesi, güvenli bölgenin tek başına Türkiye tarafından kontrol edilecek olması… Bütün bunlar harekatın hedefleri arasındaydı. Gelinen noktada Türkiye sahayı tek kurşun atmadan kontrol etme imkanına kavuştu.
ABD ile imzalanan 13 maddelik mutabakatta güvenlik tehditlerine karşı ortak savunma vurgusu yapılması aynı zamanda terör örgütüne verilen bir mesaj…
ABD bu bölgede NATO'nun en büyük ordularından birine ve gerçek bir jeopolitiğe sahip Türkiye'yi yanına çekmeden adım atamayacağını gördü. YPG terör örgütünün kullanım ömrünün bittiğini de bu mutabakatla fiilen ilan etti.
Bakalım terör örgütü bu gerçeğin farkına ne zaman varacak?