Savaşların yeni yüzünü artık hepimiz biliyoruz. Adına her ne derseniz deyin bu savaş türünün temel özelliği vekiller üzerinden karşı tarafı yıpratmak. İdlib'de yaşadıklarımız bunun en canlı örneklerinden biri.
Türk askerleri şehit edildiği andan itibaren Türk toplumunun üzerine çok korkunç algı operasyonları başlatıldı. Şehit sayısının bilinçli biçimde abartılmasından başlayın da Türkiye'nin İdlib'den çekilmek zorunda kalacağına kadar haberler belli merkezler tarafından üretildi. Hemen hava sahası tartışmaları başlatıldı. Konu dönüp dolaşıp S-400, Patriot, F-35 meselesine getirildi. Bunlar hiç tartışmasız psikolojik operasyondu.
ALGI YÖNETİMCİLERİ ÖRGÜTLENDİ!
Biz bu tür operasyonlarla ilk defa karşılaşmıyoruz. Bu toplum üzerinde denenmedik oyun kalmadı. Allah'tan bu konuda toplum olarak bir noktaya kadar geldik. Ancak uzun yıllardır toplum üzerine yapılan bu baskı o kadar yoğun hale geldi ve o kadar birikti ki, toplumsal bir yorgunluk olduğu söylenebilir. Dahası bu algı yönetimcileri öylesine örgütlendi ve öylesine profesyonelleşti ki her türlü yalan haber ve kafa karıştırma işlemi hızla yayılabiliyor.
KUMPAS TETİKÇİLERİ DEVREDE!
Yine de tüm bu süreçlerin içinden çıkmayı bir şekilde becerebiliyoruz. Devlet bu sefer alınması gereken tedbirleri hızla aldığı ve özellikle Esad rejimine sert bir biçimde vurduğu için toplumsal olarak güven hızla kazanıldı. Ama Türkiye düşmanları durmak bilmiyor.
Sahada Esad güçlerini en sert haliyle vururken bile topluma korku ve endişe pompalamaya devam eden asker eskileri, Türkiye'yi ahlaki olarak suçlamaktan kaçınmayan gazeteci kılıklı kumpas tetikçileri hatta bunların yurtdışındaki uzantıları moral bozmak için her şeyi yapıyor. Neymiş? Türkiye'nin hava operasyonları taktik olarak başarılıymış ama stratejik sonuç üretmezmiş. Neymiş? Biz bu operasyonları sadece Amerikan ekipmanları sayesinde yapıyormuşuz. Neymiş? Rusya izin vermeseymiş bunları yapamazmışız.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN