"2019 yılının 20 Aralık günü Çin'in Hubei eyaletine bağlı Vuhan şehrinde hastaneye başvuran zatürre vakalarında bir kümelenme olduğu fark edildi. İlk vakalar, Vuhan'daki bir hayvan pazarı ile ilişkiliydi ve bu pazarda balık satıcısı olan 49 yaşında bir kadındı.
İlk vakalar yeni tip koronavirüse işaret ediyordu ve Doktor Li Venliang bunu meslektaşlarına, hastalığın SARS'a benzediğini belirterek duyurdu. Ancak yönetim tarafından sert biçimde uyarılarak susturuldu. Li Vengliang ne yazık ki bir hastasından kaptığı virüs nedeniyle hayatını kaybetti."
Fuat Uğur'un Türkiye gazetesindeki yazısı böyle başlıyordu. Tam bu noktada bir ekleme yapmak istiyorum. 1 Ocak 2020 tarihinde, Çin'e bağlı Global Times gazetesinde yer alan bir haberin başlığı şöyleydi:
"Wuhan polisi, tanımlanamayan bir zatürre salgını olduğuna dair yalan haberleri yayan 8 kişiyi tutukladı."
Yani Çin'in 1 Ocak'taki duruşu hâlen ortada yeni bir salgın olmadığı yönündeydi ve Aralık'ta başladığı düşünülürse, en az bir aydır alınan bir önlem yoktu. Uyaranları tutuklatmak dışında... Aradan geçen 2,5 ay sonunda, ilk defa geçen hafta Çin, ülkede başka yeni COVID-19 vakasının tesbit edilmediğini ilan etti.
Şimdi aklıma takılan soruyu şöyle ifade edeyim: Vuhan şehri nüfusu 11 milyon.
Bulunduğu eyalet nüfusu 57 milyon.
Komşuları 29 ile 100 milyon arasında değişen nüfuslar içeren beş eyalet.
Vuhan'dan Çin'in pek çok şehrine Tianhe Havaalanı var. Vuhan'dan Çin'in diğer yerlerine yolcu taşıma kapasitesi günde 250 bin kişi.
Bu sadece bir ayda milyonlarca kişi demek. Ancak bu virüs Avustralya'ya, Amerika'ya, İtalya'ya ulaştığı kadar mesela başkent Pekin'e ya da ekonomik merkez Şangay'a nasıl ulaşmadı?
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN