19. Yüzyıl'da Kafkasya'da ekonomik çöküş, yoksulluk ve işgal gibi nedenlerle çocuklarını satan babalar, 2021'de Afganistan'da iktidarı Taliban'ın ele geçirmesinden sonra çocuklarını satan babalara benziyor. Hanife Feride'nin satılmasının ona bir şans getirdiğini düşünüyorum.
Bu evlilik dolayısıyla üç kuşak sonrası dünya liderleri arasında bulunan politikacı, ağabeyim Boris Johnson doğdu." Öte yandan Çerkes halkı, Rusya tarafından Kafkasya'dan 1862'den itibaren sürgüne zorlandı, sürgün politikası Çarlık Rusyası'nın yıkıldığı 1917'ye kadar devam etti.
Yukarıdaki fotoğrafta, Rachel ve Boris Johnson'ın büyük ninelerinden Hanife Feride (sağda oturan), kızı Münevver ve torunu Dürer ile birlikte görülüyor. Münevver, Ali Kemal'in kız kardeşiydi.
İKİNCİ ADI SABİHA
Büyük nineleri Hanife Feride'yle ilgili olayı anlatan Boris Johnson'ın kız kardeşi Rachel'in ikinci adı Sabiha. Gazeteci Rachel Sabiha Johnson'ın ikinci adının da Türkiye ile bağlantısı var. Boris Johnson'ın babası Stanley Johnson, dedesi Ali Kemal'in "hainlik" damgasına rağmen, Türkiye'nin en önemli diplomatlarından, eski Londra Büyükelçisi olan üvey amcası Zeki Kuneralp ile çok yakın arkadaş olmuştu. Sabiha da Ali Kemal'in ikinci eşinin, bir başka ifadeyle Zeki Kuneralp'in annesinin adıydı.
BORİS JOHNSON'IN BABASININ DEDESİ ALİ KEMAL'Dİ
Ahmed Hamdi ile Hanife Feride'nin 1867'de İstanbul'da doğan oğlu Ali Kemal, Boris Johnson'ın babası Stanley Johnson'ın (81) dedesi oluyor. Osmanlı döneminde gazeteci-yazar olan Ali Kemal, İkinci Meşrutiyet ve Mütareke döneminde İttihat ve Terakki karşıtı görüşleri nedeniyle yurt dışına kaçtı. Bir dönem yaşadığı İngiltere'de İngiliz Winifred Brun ile evlenen Ali Kemal'in Selma ve Osman Kemal adında iki çocuğu oldu, ancak eşi oğullarının doğumundan kısa bir süre sonra öldü.
1. Meşrutiyet'in ilanından bir gün önce İstanbul'a dönen Ali Kemal, Damat Ferit Paşa hükümetlerinde kısa bir süre Maarif ve Dahiliye Nazırlığı yaptı. Ancak, Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal Atatürk ve Milli Mücadele'ye muhalif olması nedeniyle pek çok insan tarafından "hain" olarak damgalanan Ali Kemal, 1922'de İstanbul'da bir berber dükkânından İttihat ve Terakki'ye bağlı istihbarat teşkilatı "Teşkilat-ı Mahsusa" mensuplarınca kaçırıldı. Ali Kemal, "vatana ihanet" suçlamasıyla yargılanmak üzere Ankara'ya götürülürken İzmit'te bölge kumandanlık karargâhı önünde toplanan kalabalık tarafından linç edilerek öldürüldü.