Çin’den uluslararası topluma Gazze çağrısı! ABD kendi ayağına sıktı | Asya, Latin Amerika ve Afrika neden Filistin’in yanında?

İsrail Gazze’de soykırıma devam ederken Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin ihtilafta adalet ve hakkaniyetin yanında olduklarını belirterek Gazze için ateşkes çağrısı yapması büyük yankı uyandırdı. Siyasi analistler Çin’in bu tavrının karşısında soykırımcı İsrail’i destekleyen ABD’nin kendi ayağına sıktığını belirtiyor. Gazze’de 45 gündür devam eden katliamının ardından İsrail Batı’ya yaklaşırken dünyanın geri kalanından ise git gide uzaklaşıyor. Aslında dünya Başkan Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" doktrinini açıkça benimsiyor. Peki, Asya, Latin Amerika ve Afrika ülkeleri neden açıkça Filistin’in yanında duruyor?

Giriş Tarihi :20 Kasım 2023 , 13:17 Güncelleme Tarihi :20 Kasım 2023 , 15:06
Çin’den uluslararası topluma Gazze çağrısı! ABD kendi ayağına sıktı | Asya, Latin Amerika ve Afrika neden Filistin’in yanında?

İsrail 45 gündür Gazze'de soykırıma devam ederken dünya sömürgeciliğe, yerleşimci kolonyalizme karşı ayaklanıyor. Soykırımcı İsrail Batı'nın açık desteğini alırken dünyanın geri kalanından ise uzaklaşıyor. Sömürgecilerin-yerleşimci kolonyalistlerin dışındaki ülkeler artık açıkça uluslararası düzenin meşruiyetini sorguluyor.

ÇİN'DEN ULUSLARARASI TOPLUMA GAZZE ÇAĞRISI

Çin; Filistin Yönetimi Suudi Arabistan, Mısır, Endonezya ve Ürdün dışişleri bakanlarından oluşan bir heyeti Pekin'de ağırladı. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Gazze'deki soykırımın durdurulması için dünyanın acilen harekete geçmesi gerektiğini söyledi ve "Orta Doğu'da barışı mümkün olan en kısa sürede yeniden tesis etmek için birlikte çalışalım. Uluslararası toplum acilen harekete geçmeli ve bu trajedinin yayılmasını önlemek için etkili tedbirler almalı." dedi.

"ÇİN ADALET VE HAKKANİYETİN YANINDA"

Yi, Pekin'in Arap ve Müslüman ülkelerin iyi bir dostu ve kardeşi" olduğunu belirirken İslam İş birliği Teşkilatı Sekreteri'nin de aralarında yer aldığı delegelere "Gazze'de insani bir felaket yaşanıyor. Gazze'deki durum dünyadaki tüm ülkeleri etkilemekte, insanlığın doğru ve yanlış anlayışını sorgulamaktadır." şeklinde konuştu ve sözlerine şu şekilde devam etti:

Arap ve Müslüman ülkelerin meşru haklarını ve çıkarlarını her zaman kararlılıkla savunduk ve Filistin halkının meşru ulusal haklarını ve çıkarlarını geri kazanma çabalarını her zaman kararlılıkla destekledik. Çin bu ihtilafta adalet ve hakkaniyetin yanında yer almaktadır.

"ABD KENDİ AYAĞINA SIKTI"

El Cezire'nin görüşlerine yer verdiği siyasi analist İbrahim Fraihat, Çin'in ABD'nin bıraktığı boşluğu doldurduğunu belirtiyor. Arap ve Müslüman dünyasının liderlerinin Pekin'de kucak açılarak karşılandığına dikkat çeken Fraihat, "ABD tüm ağırlığını İsrail'in tarafına vererek kendi ayağına kurşun sıktı ve bunu yaparak güvenilir bir üçüncü taraf olma rolünü kaçırdı." ifadelerini kullandı. Çin'in BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto yetkisine atıfta bulunan Fraihat, "Onlar bu rolle çok ilgileniyorlar, İsrail ile güçlü bağları var, Filistinlilerin güvenine sahipler ve uluslararası sistemde ağırlıkları var." dedi.

"İSRAİL BATI'YA YAKLAŞTI AMA DÜNYADAN UZAKLAŞTI"

Geçtiğimiz günlerde Musab Younis imzalı ve "Gazze krizi İsrail'i Batı'ya yaklaştırdı ama dünyanın geri kalanından uzaklaştırdı" başlıklı bir köşe yazısı yayımlayan İngiliz gazetesi the Guardian da dünyada Filistin'e yönelik büyük bir destek olduğuna dikkat çekti.

LATİN AMERİKA, ASYA VE AFRİKA FİLİSTİN'İN YANINDA

Küresel ölçekte bakıldığında Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı konusunda ezici bir desteği olduğunu belirten the Guardian, şu anda BM üye devletlerinin 192'sinden 139'unun yani yüzde 72'sinin İsrail'e rağmen Filistin'i tanıdığına dikkat çekti. Bu ülkelerin ise İsveç gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra Asya, Latin Amerika ve Afrika'nın neredeyse tamamını oluşturduğuna dikkat çekerken ABD'ye onlarca yıllık sadakatini bozan Meksika'nın da geçtiğimiz haziran ayında Filistin'i tanıyan ülkeler arasına yerleştiğini vurguladı. Guardian'da sıralanan bu ülkeler aslında koloni geçmişleri dolayısıyla büyük önem taşıyor. Özellikle Latin Amerika'nın ve Afrika'nın Filistin'e desteği, tarihleri göz önünde bulundurulduğunda sömürgeciliğe ve yerleşimci kolonyalizme karşı ciddi bir direniş.

GAZZE'DE G7-G77 AYRILIĞI: KOLONYALİZME KARŞI DİRENİŞ

The Guardian da Filistin'e yönelik bu desteğin Filisitinlilere etkisi sınırlı olsa da dünya kamuoyunca ciddi bir bölünmeye işaret ettiğini belirtiyor. Eski sömürgeci/kolonyalist ülkeler ile dünyanın geri kalanı arasında ciddi bir uçurum olduğuna dikkat çeken the Guardian, bunun da uzun süredir devam eden G77 ile G7 arasındaki bölünme ile örtüştüğünü vurguladı. Bu da aslında Başkan Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" doktrinini benimsediğini açıkça ortaya koyuyor.

Afrika, Asya ve Latin Amerika'daki gelişmekte olan ülkelerin ekonomik ve politik çıkarlarını temsil etmek amacıyla 1964'te kurulan ve 135 ülkeye yayılan G77 ülkeleri Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını desteklerken dünyanın en zengin 7 devletinin çıkarlarını ilerletecek bir forum olarak kurulan G7 ülkelerinden tek bir tanesi bile Filistin'i desteklemiyor. Hatta İsrail'İn silah ithalatında ilk üç kaynak olanlar da G7 ülkelerinden.

İSRAİL TARİH BOYUNCA SÖMÜRGECİ/KOLONYALİSTLERİ DESTEKLEDİ

Öte yandan Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin İsrail karşıtlığı yalnızca Filistin ile ortak geçmişlerinden değil, İsrail'in Latin Amerika, Asya ve Afrika'daki baskıcı rejimlerle iş birliğine dayalı geçmişine de bağlı.

İsrail, Latin Amerika'da 1970'lerin sonlarında Mayalara yönelik soykırımı sırasında Guatemala hükümetine silah sağlamış; Şili'deki Pinochet diktatörlüğünün başlıca silah tedarikçilerinden biri olmuş; Nikaragua'daki Somoza diktatörlüğünü silahlandırdı; El Salvador ve Arjantin'deki askeri baskıyı desteklemiş ve Meksika devletini yerli Zapatista isyanına karşı silahlandırmıştı.

Soykırımcı İsrail, Afrika'da ise beyaz azınlık rejimlerini desteklemiş, 1970'lerde apartheid Güney Afrika ile yakın ilişkiler geliştirmiş ve 1980'ler boyunca ülkenin en güçlü destekçilerinden biri olmaya devam etmişti. İsrail, ayrıca, BM'nin 1967'de ülkeye yaptırım uygulamasının ardından Rodezya'daki ırkçı rejimle ticaret yapmaya devam etmiş ve Zaire'deki Mobutu diktatörlüğüne silah satmıştı.