Colorado Başsavcısı Phil Weiser öncülüğünde 35 eyalet başsavcısıyla ABD'ye bağlı Guam Adası ve Porto Riko, dün, başkent Washington'da Google'a antitröst davası açtı.
Colorado Başsavcısı Phil Weiser öncülüğünde 35 eyalet başsavcısıyla ABD'ye bağlı Guam Adası ve Porto Riko, dün, başkent Washington'da Google'a antitröst davası açtı.
REKLAM VERENLERİ MAĞDUR ETTİĞİ İÇİN DAVA AÇILDI
Weiser'in ofisinden yapılan açıklamada, Google'ın internet reklamlarındaki "tekelci gücünü" kullanarak tüketiciler ve reklam verenleri mağdur ettiği gerekçesiyle dava açıldığı kaydedildi.
Dava dilekçesinde, Google, arama motorunda kendi ürünlerini öne çıkarmakla ve rakiplerini dezavantajlı konuma sokup online arama sistemindeki tekelini genişletmeye yönelik adımlar atmakla suçlanıyor. Davacı eyaletler, söz konusu davanın Adalet Bakanlığının ekimde Google aleyhinde açtığı "tekelleşme" davasıyla birleştirilmesi talebinde bulundu.
GOOGLE'A AÇILAN 3. DAVA
Bu dava, son 3 ayda ABD makamlarınca Google'a karşı açılan 3. antitröst davası oldu. Google'ın Ekonomi Politikası Direktörü Adam Cohen ise şirketin nasıl çalıştığıyla ilgili soruları yanıtlamaya hazır olduklarını ve kullanıcılar için yüksek kaliteli bir arama deneyimi sunmaya odaklanmaya devam edecekleri açıklamasını yaptı.
DÜN DE 10 EYALET DAVA AÇMIŞTI
ABD'de dün 10 eyaletin başsavcıları, reklam sektöründeki "rekabete aykırı pratikleri" nedeniyle internet şirketi Google aleyhine dava açtı.
Teksas Başsavcısı Ken Paxton öncülüğünde Arkansas, Idaho, Indiana, Kentucky, Mississippi, Missouri, Kuzey Dakota, Güney Dakota ve Utah başsavcılarının imzasıyla açıklan kamu davasında davacılar, Google'ın internet reklamlarındaki "tekelci gücünü" kullanarak fiyatları kontrol ettiğini ve rekabeti engellediğini ileri sürdü.
GOOGLE'DAN "MAHKEMEDE KENDİMİZİ GÜÇLÜ ŞEKİLDE SAVUNACAĞIZ" AÇIKLAMASI
Başsavcı Paxton, konuyla ilgili kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Bir deve dönüşen bu şirket gücünü piyasayı manipüle etmek, rekabeti yok etmek ve siz tüketicilere zarar vermek için kullanmaktadır." ifadelerini kullandı.
Google ise yayımladığı açıklamada, Paxton'ın iddialarını "temelsiz" olarak niteleyerek, internet reklam fiyatlarının son 10 yılda düştüğünü, bunun rekabetçi bir piyasanın işareti olduğunu vurguladı.
Açıklamada, "Bu temelsiz iddialar karşısında mahkemede kendimizi güçlü şekilde savunacağız." ifadesine yer verildi. Başsavcı Paxton, ABD'deki 50 eyalet ve bölge yönetiminin, Eylül 2019'da Google'ın iş pratiklerindeki tekelci yönelim olup olmadığını soruşturmak üzere kurduğu partiler üstü koalisyona öncülük etmişti.
DÜNYANIN EN BÜYÜK İSTİHBARAT SERVİSİ: GOOGLE
Uzun bir süredir Türkiye'de ve dünyada, Google'ın ABD yönetimi ve istihbarat servisleriyle işbirliği içerisinde olduğu ve hatta NSA, CIA gibi teşkilatların teknik anlamdaki istihbarat faaliyetlerini büyük ölçüde Google'ın yürüttüğü söyleniyor. Sahip olduğu milyarlarca kullanıcının kişisel verileriyle adeta "big data baronu" olarak da nitelendirilen Google hakkında "dünyadaki en değerli verilere sahip istihbarat şirketi" tanımlaması da yapılıyor. ABD içerisinde, Google, Microsoft, Facebook gibi dünya devi şirketleri çoğunlukla küreselci yaklaşımı benimseyen temsilcilerin ve Demokratların desteklediği, ulusalcı/Cumhuriyetçi kanattaki temsilcilerin ise bu tür şirketleri tehlikeli bulduğu da tartışılan konular arasında.
BÜTÜN DÜNYA GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDİYORLAR
Trump'ın Google'a karşı başlattığı savaş hakkında ABD basını ve kamuoyu "Davanın açılması iyi bir gelişme ama bu davayı Trump yönetimi açmamalıydı", "Trump bazen iyi işler yapar ama yanlış sebeplerle yapar" gibi sözlerle davaya olan genel tutumlarını ifade ediyorlar. Bunlara ilaveten, Trump yönetimiyle "dijital imparator" Google arasındaki savaşın aslında çok daha önceden açılması gerektiği de vurgulanıyor. Çünkü Google, Microsoft, Amazon gibi ABD ekonomisinde büyük etkisi olan ve dolayısıyla sahip olduğu güçle birlikte uluslararası veri akışını ve iletişimi kontrol eden "imparatorlukların" sadece ABD değil bütün dünya için tehlike arz ettiği düşünülüyor. Bu düşüncelerden dolayı Trump muhalifi olan seçmenlerin de bu davayı desteklediği belirtiliyor. Trump yönetiminin bu adımla, muhalif seçmenleri de tarafına çekme amacında olabileceği değerlendiriliyor.
ABD'deki siyaset bilimciler, hukukçular ve analistler, bu tür davaların diğer teknoloji devlerinin aleyhine de açılabileceğini düşünüyor. Özellikle Facebook ve Twitter gibi devasa ekonomik büyüklüğe sahip sosyal medya platformlarının bu tür davalarda bir sonraki hedef olabileceğine dikkat çekiliyor. Bu konuda, 2018 yılındaki Facebook ve Cambridge Analytica veri skandalının ortaya çıkması sonucu Facebook'a ABD mahkemeleri tarafından dava açıldığını da hatırlatmak gerekir.
DEVLETLERİN TALEPLERİNİ GÖRMEZDEN GELİYORLAR
Google, Facebook ve Twitter gibi dijital platformların sahip olduğu uluslararası ekonomik güçle birlikte küresel veri akışını ve iletişimi kontrol etmeleri, birçok devlet tarafından tehdit olarak telakki ediliyor. Kendilerini devletlerden üstün ve görece güçlü gören bu tip dijital imparatorluklar, devletlerin taleplerini de görmezden gelebilmekte ve her türlü yerel hukuki düzenlemeyi de yok sayabilmekteler. ABD örneğinde olduğu gibi, Google, Facebook ve Twitter şirketlerine yönelik atılacak hukuki adımların gelecekte daha da artacağı ve ulusal güvenlik gibi kritik konuların ihlaline yönelik tehlikelerin ortaya çıkmasıyla diğer devletlerin de bu savaşa dahil olabileceği değerlendiriliyor.