Gelgelelim her iki ülke de darbeden ve darbe girişimlerinden çok çekti.
Her iki ülkede de idam sehpaları kuruldu. Türkiye'de 60 İhtilali ardından Başbakan Menderes idam edildi.
Pakistan'da da Ziya ül Hak 1977'de darbe yapmış, 79'da Cumhurbaşkanı ve Başbakan Zülfikar Ali Butto'yu idam etmişti.
Bu idam Türkiye'de de çok yankılanmıştı.
Hiç unutmam, Erbakan, "Biz Pakistan'ı bütünüyle severiz..." demişti.
Öyle de oldu. Türkiye her daim Pakistan'ın yanında yer aldı.
Pakistan da öyle. Karabağ'da Türkiye ile aynı tavrı gösterdi. Kıbrıs meselesinde de ilk günden beri yanımızda.
Demem o ki, Pakistan ve Türkiye'de yıllar içinde farklı siyasi görüşlere sahip iktidarlar geldi gitti ama "gönüldaşlık" ilişkisi aynı kaldı, hiç değişmedi.
Peki bundan sonra da böyle sürer mi? Sürer, sürmeli, sürecek.
Lakin, büyük bozguncu işbaşında.
ABD hayli zamandır Türkiye ve Pakistan'a kafayı takmış durumda.
Bunun temel nedeni de şu: Artık her iki ülke de ABD'nin "emir ve görüşleri" doğrultusunda hareket etmiyor.
Mesela, Pakistan Başbakanı İmran Han, ABD'nin üs talebini reddetti. Türkiye de onca ABD tehdidine rağmen S-400 Hava Savunma Sistemi aldı.
En son olarak da Rusya'ya yaptırım kararlarına her iki ülke de riayet etmedi.
Hatta, İmran Han, Ukrayna-Rusya savaşı sırasında Putin'i ziyaret ederek bir dizi ticari anlaşmaya imza attı.
ABD her iki ülkeyi de "cezalandırmaya" çalışıyor. Mesela bizi hem F-35 projesinden çıkardı, hem de 1. 5 milyar dolarımıza el koydu.
Gündüz gözüyle NATO müttefikine bu haydutluğu yapan Pakistan'a ne yapmaz?
Pakistan Başbakanı İmran Han'ın açıklamasına göre, Pakistan'ın Washington büyükelçisine, Pakistan'ı ancak İmran Han giderse affedeceklerini söylemişler.
Bu da bana hiç yabancı gelmedi.
Merhum Erbakan, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Ankara Büyükelçisi Grossman'a gizli bir kripto göndererek kendilerine karşı nasıl bir faaliyet yürüttüklerini anlatmıştı.
Uzun lafın kısası...
ABD her iki ülkenin içişlerine müdahale etmeye, her iki ülkenin muhalefetini dizayn etmeye çalışıyor.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN