Merkel, seçimlerin ardından dönemin Başbakanı Helmut Kohl tarafından kurulan hükümette sürpriz şekilde Kadın ve Gençlik Bakanı olarak kabineye alındı.
İki Almanya'nın birleşmesinin mimarı sayılan Kohl'un "kızım" diye nitelendirdiği Merkel, 1994-1998 yıllarında Çevre Bakanı, 1998'de CDU'nun seçimleri kaybetmesinden sonra partisinin genel sekreteri oldu.
CDU'nun bağış skandalıyla çalkalandığı dönemde hem Kohl'u hem de partinin üst yönetimini eleştiren Merkel, genel başbakanlık için aday oldu.
2000'de 46 yaşında CDU Genel Başkanı seçilen Merkel, Almanya tarihinde ilk kez bir partinin kadın lideri oldu.
Merkel, 2002 seçimlerinde partisinin başbakan adayı olmak istemesine rağmen partideki erkek siyasetçilerin karşı çıkmasından dolayı başbakan adaylığını CDU'nun kardeş partisi konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Edmund Stoiber'e bıraktı.
Seçimi Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin SPD'ye karşı kaybetmesinin ardından, Merkel, Federal Meclis'te muhalefet lideri oldu.
22 Kasım 2005'te yapılan erken genel seçimde Başbakanlık koltuğuna oturan Merkel, Almanya'nın ilk kadın şansölyesi olarak tarihe geçti.
Çoğu kişi Merkel'in deneyimsizliğinden dolayı başbakanlık süresinin kısa olmasını beklese de ülkede ve dünyada yaşanan çok sayıdaki krizi göğüsleyip 16 yıl bu koltukta oturmayı başardı.
MERKEL'İN MÜCADELE ETTİĞİ KRİZLER
Merkel, iktidarı boyunca finans, avro, mülteci, Brexit krizleri ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) gibi birçok önemli sınamalarla karşılaştı.
Dünya ekonomilerinin 2008'de sarsıldığı finans krizinde Alman ekonomisini ayakta tutmayı başaran Merkel, ardından başlayan avro krizinde de borçlu olabilecek ülkeler için Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) adlı kurtarma şemsiyesinin oluşmasında önemli rol oynadı.
"Avro başarısız olursa Avrupa da başarısız olur." diyen Merkel'in avro kriziyle mücadele yöntemi, başta Yunanistan olmak üzere diğer bazı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tepkisini çekti.
Merkel'i en fazla zorlayan gelişme ise 2015'te yaşanan mülteci krizi oldu.
Bazı AB ülkelerinin sınırlarda dikenli teller örerek mültecilere kapılarını kapattığı dönemde Merkel, ülkenin sınırlarını mültecilere açtı ve çoğu Suriyeli yaklaşık bir milyon sığınmacının Almanya'ya gelmesini sağladı.
Bu kararından dolayı partisinden bile eleştiriler alan Merkel, bir basın toplantısında "Acil durumlarda güleryüz gösterdiğimiz için şimdi özür dilemeye başlarsak, bu benim ülkem değildir." ifadesini kullanarak eleştirilere cevap verdi.
Ülkeye gelen sığınmacılarla fotoğraf çektiren Merkel'in "Wir schaffen das. (Başarabiliriz)" ifadesi, Alman siyasetinde bu dönemi anlatmak için slogan olarak kullanılmaya başlandı.
Merkel, ancak sığınmacı konusunun siyasi malzeme haline getirilmesinin ardından bir daha böyle bir şeyin (mültecilere kapılarının açılması) tekrarlanmayacağını ilan etti.
YENİDEN BAŞBAKAN OLMAYACAĞINI AÇIKLADI
Merkel, gelişen süreçte aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişi ve eyalet seçimlerinde CDU'nun ciddi oy kaybetmesi üzerine siyasi olarak zayıfladı.
CDU içinde birçok siyasetçinin kötü gidişattan sorumlu tuttuğu Merkel, eyalet seçimlerindeki yenilgilerin ardından, Ekim 2018'de sürpriz şekilde genel başkanlık ve başbakanlık görevleri için yeniden aday olmayacağını açıkladı.
Merkel'in başbakanlığının son döneminde ortaya çıkan Kovid-19 salgınında uzmanların fikirlerini dinleyerek izlediği politika popülaritesini arttırdı.
Karşılaştığı krizlerde "uzlaşı metodunu" kullanan Merkel "kriz yöneticisi" olarak nitelendirilirken, sorunların çözümünde de pragmatik bir siyaset izlemeyi yeğledi.
Zorunlu askerliğin kaldırılması, nükleer enerjiden vazgeçme ve mültecilere kapıların açılması gibi kendi tabanında popüler olmayan konularda tek başına karar veren Merkel, böylelikle birçok konuda "iktidardayken muhalefetin siyasetini izleyerek" rakiplerinin kendisini zorda bırakacağı konuları sahiplendi.
TRUMP İLE YILDIZI BARIŞMADI
Dış politikada çok taraflılığı savunan Merkel, Donald Trump'ın başbakan seçilmesiyle ABD ile ilişkilerde sorun yaşadı.
Merkel, yıldızı barışmayan Trump'ın "Önce Amerika" politikasına tepki göstererek, "Tamamen başkalarına güvenebileceğimiz dönemler biraz geride kaldı." diyerek ABD'ye güvenmediğini ima etti.
TÜRKİYE İLE DİYALOG YANLISI
Türkiye ile ilişkilerde "diyalogdan" yana siyaset izleyen Merkel, Avrupa için Türkiye'nin önemli bir partner olduğunu vurgulayarak, Ankara ile iletişimini hiç kesmedi.
Şansölye Merkel, Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın hukuksuz adımları yüzünden yaşanan gerilimde ara buluculuk rolü üstlenirken, 2016'da AB ile Türkiye arasında varılan göç mutabakatında da etkin oldu.
MERKEL'İN BAŞARAMADIKLARI
İzlediği politikayla Almanya dışında çoğu zaman takdir edilen Merkel, ülke içinde aynı popülariteye sahip olmadı.
Merkel, Almanya'da 8'i Türk 10 kişiyi öldüren ve 2011'de varlığı tesadüfen ortaya çıkan aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün cinayetlerinin tamamen aydınlatılması sözünü verdi.
Bu sözünü yerine getirmeyen Merkel, NSU ile ilgili gizli dosyaların açılması yönünde çaba da göstermedi.
Merkel, ülkedeki konut piyasası ve yoksul ailelerinin çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlanamaması meselelerini çözmemesinin yanı sıra dijitalleşmede ve iklimi korumada ilerleme sağlayamadığı için eleştirildi.
Şansölye Merkel, başbakanlığı döneminde yükseliş gösteren aşırı sağcı parti AfD'yi engellememek ve izlediği politikayla halkın kutuplaşmasına neden olmakla da suçlanıyor.
MERKEL'DEN AKILDA KALACAKLAR
Merkel, gelecekte Almanya'nın ilk kadın başbakanı ve Almanya siyasetine bir dönem damga vuran lider olmasının yanında, değişmeyen giyim tarzı, "güç elması" ve titreme nöbetleriyle de akıllarda kalacak.
Saç stilinde bir dönüşüm geçiren Merkel, görev süresi boyunca kesimi birbirine benzeyen renkli ceketlerle kamuoyunun karşısına çıktı.
Merkel'in, fotoğraf çekimlerinde sürekli parmaklarını birleştirerek poz vermesi kendisiyle özdeşleşti. Söz konusu el işareti önce "Merkel elması" sonra "güç elması" olarak tanımlandı.
Başbakan Merkel'in 2019'da yaşadığı titreme nöbetleri kamuoyunda sağlığı konusunda endişelere yol açsa da bu rahatsızlığın nerden kaynaklandığı konusunda resmi herhangi bir açıklama yapılmadı.
Görev süresinin sonunda önemli ülkelere veda ziyaretinde bulunan Merkel için yeni bir hayat başlayacak.
Merkel, ABD ziyareti sırasında, bundan sonra boş vaktini nasıl geçireceğine ilişkin bir soruya, şimdiye kadar yaptığı işleri artık başkasının yapacağını kavramanın zaman alacağını belirterek, "Bunun çok hoşuma gideceğini düşünüyorum." dedi.
Kendisini neyin ilgilendireceğine de bakacağını söyleyen Merkel, "Ardından belki bir şeyler okumaya çalışırım, sonra yorgun olduğum için gözlerim kapanır, sonra biraz uyurum ve sonra, bakalım nerede ortaya çıkarım." ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Alman medyasının haberine göre, Merkel, Unter den Linden Caddesi'nde bulunan ve daha önce eski Başbakan Helmut Kohl'un kullandığı ofiste çalışmalarını sürdürecek.
Bu ofisi DDR'nin son Devlet Başkanı olan Erich Honecker'in eşi Margot Honecker de kullanmıştı.