UNICEF Libya Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, başkent Trablus'un yaklaşık 130 kilometre batısında bulunan Zuvara kenti sahilinde geçen hafta yaşanan trajediye ilişkin "Biri 6 aylık, biri 3 yaşında olmak üzere 3 çocuğun cesetlerinin bulunduğunu doğrulamaktan üzüntü duyuyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Güvenlik ve daha iyi bir yaşam arayışıyla ölümcül göç yollarında çok sayıda çocuğun gereksiz yere hayatını kaybettiği belirtilen açıklamada, "Libya'dan Akdeniz'e açılan çocukların güvenliğini korumak için her düzeyde acil eyleme geçilmesi ve deniz geçişine daha güvenli alternatifler sağlamak için toplu çaba gösterilmesi" çağrısı yapıldı.
Bu yıl içinde şimdiye kadar aralarında çocukların da bulunduğu en az 632 düzensiz göçmenin, Akdeniz'deki deniz kazalarında boğularak hayatını kaybetmesinin "korkunç" olduğu vurgulandı.
Yine bu yıl 483'ü çocuk olmak üzere 9 bin 659'un üzerinde düzensiz göçmenin Akdeniz'de yakalanarak Libya'ya geri gönderildiği ifade edildi. Yakalanan düzensiz göçmenler arasındaki çocuk sayısının 2020'nin aynı dönemine göre yüzde 91 arttığı ve bu artışın ciddi riskler barındırdığı kaydedildi.
LİBYA'DA ÇOCUK CESETLERİ KIYIYA VURDU
Libya açıklarında 27 Mayıs'ta aralarında biri bebek 2 çocuğun olduğu en az 6 göçmenin cansız bedeni kıyıya vurmuştu.
Yetkililer, göçmenlere ait olduğu düşünülen cesetlerin en az 2 gün boyunca sahilde kaldığını, kıyıya vurmadan önce de günlerce denizde beklemiş olabileceğini kaydetmişti.
Libya üzerinden lastik botlarla Akdeniz'e açılan Afrikalı düzensiz göçmenlere ait oldukları belirtilen ancak kimlikleri tespit edilemeyen cesetler kimsesizler mezarlığına defnedilmişti.
LİBYA DÜZENSİZ GÖÇMENLER İÇİN ÖNEMLİ GEÇİŞ NOKTASI
Libya, son yıllarda yoksulluk ve çatışmalardan kaçan Afrikalı düzensiz göçmenlerin Avrupa'ya geçişlerinde en önemli nokta haline geldi.
BM yetkililerinin yanı sıra sivil toplum kuruluşu üyeleri ve insan hakları aktivistleri, Orta Akdeniz rotası boyunca yaşanan acıların ve ölümlerin büyük bir kısmının önlenebilir olduğunun sık sık altını çiziyor.
Göçmenlere yönelik "geri itme" politikası uygulanması, acil durum çağrılarına cevap verilmemesi ve kurtarma çabalarının engellenmesi nedeniyle Avrupa Birliği ülkelerinin de bu göçmen ölümlerinde sorumluluğu bulunduğuna dikkati çekiliyor.