Yine Meriç'te, Pazarkule'nin karşısındaki Kastanies'ten, Nea Vissa köyüne kadar uzanan ve 2012'de inşa edilen ve geçen yılki sığınmacı krizinde büyük hasar gören 10.3 kilometrelik tel çitte de bakım-onarım çalışmaları tamamlandı. Meriç'te AB'nin finanse ettiği 11 modern radar ve kameranın testleri devam ediyor. Türk toprakları içinde gerçek zamanda 15 kilometre mesafeye kadar izleme menzili bulunan radar ve kameralardan alınan veriler, sınır bölgesinde Sofulu, Farecik, Demoteka ile Tihero'daki karakollarında bulunan kontrol merkezlerine naklediliyor. Sağırlığa bile yol açabilen 2 adet seyyar LRAD (uzun erimli akustik) cihazı da Meriç bölgesinde bulunuyor.
10 FARKLI SİSTEM
"Ses topu" olarak da bilinen seyyar LRAD cihazından çıkan ses dalgaları 2 kilometreye kadar yayılabiliyor. Sesin rahatsız etmesi için 300 metrelik uzaklık yetiyor. Cihaz, kulaklarda çınlama yaratarak kitlelerde paniğe yol açıyor. Ses dalgalarında desibelin yüksek tutulması halinde de kalıcı sağırlığa neden olabiliyor. AB ayrıca Meriç hududunda işe yarayıp yaramayacaklarını tespit amacıyla, 10 farklı güvenlik sistemini test ediyor. Söz konusu sistemler arasında yalan dedektörü, sığınmacıların saklanabilecekleri bölgelerdeki yeşillikleri sanal ortamda silen cihaz ve yine saklanan sığınmacıların bulunabilmeleri için avuç içi tarayıcısıyla eldeki damar görüntüsünü kaydeden biyometrik tanımlayıcı bulunuyor.
ÖLEN İKİ SIĞINMACI İÇİN 335 BİN EURO TAZMİNAT
Atina İdari Mahkemesi, Yunan devletini 2017 yılında Midilli'deki Moria sığınmacı kampında hayatlarını kaybeden Suriyeli Mustafa Mustafa (46) ve Mısırlı Ahmed El Cemal'in ailelerine toplam 335 bin Euro (3.5 milyon TL) tazminat ödemeye mahkûm etti. Moria kampında yazlık bir çadırda kalan Mustafa ve El Cemal, 24 Ocak 2017'de, ısınmak için yaktıkları mangaldan çıkan gazlardan zehirlenerek, uykuda ölmüşlerdi. Ailelerin, Yunan devletinden tazminat istemiyle Atina İdari Mahkemesi'nde açtıkları dava geçen hafta sonuçlandı. Mahkeme, Moria kampında o dönemde yaşam şartlarının çok kötü olduklarına, yetkililerin, kış soğuğundan korunabilmeleri için sığınmacılara gerekli teçhizatı temin etmediklerine ve çadırda mangal yakmanın tehlikeleri hakkında uyarılarda bulunmadıklarına karar verdi.
Ailelerin avukatları, "Mustafa ve El Cemal, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı şekilde, insanlık onurunu ayaklar altına alan, insafsız koşullarda yaşıyorlardı. Yunan yetkililer, yazlık çadırda yaşamak zorunda bırakılan bu insanlara, kış ortasında ne güvenli olan bir ısıtıcı verdiler, ne de sıcak bir mekâna naklettiler. Bu şekilde de insanların hayatlarını tehlikeye attılar" dedi.
KAMP KÜL OLMUŞTU
Yaşam şartları açısından Avrupa'nın en kötü sığınmacı kampı olan Moria, geçen yıl eylül ayında çıkan büyük yangında kül olmuştu. Yangın sonrası, dört bin kapasiteli, ancak yaklaşık 18 bin kişinin yaşadığı Moria kampındaki sığınmacılar, Midilli'de kurulan ve kısmen daha iyi yaşam koşullarının bulunduğu 'çadır kamplara' nakledilmişlerdi. Midilli Adası'nda halen 5620 sığınmacı yaşıyor.