MEB yeni müfredat taslağını açıkladı! Ne zaman uygulanacak? "Türkçe" Derslerinde "Dört Dil Becerisi" odaklı köklü değişim

Milli Eğitim Bakanlığınca, tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat taslağı kamuoyunun görüşüne sunuldu. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, sosyal medya hesabından yeni müfredat taslağına ilişkin bir paylaşım yaptı. Tekin, "Sadece son bir yılın değil, on yıllık uzun soluklu bir çalışma ile meydana getirdiğimiz; akademisyen, öğretmen ve paydaşlarımızın yoğun çalışma ve katkılarıyla ortaya çıkan "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredat çalışmamızı kamuoyunun ve eğitime gönül veren herkesin görüşlerine sunduk." ifadelerini kullandı. Peki müfredat neleri kapsıyor, taslakta neler var ne zaman uygulanacak? İşte detaylar...

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :25 Nisan 2024 , 12:45 Güncelleme Tarihi :26 Nisan 2024 , 18:15
MEB yeni müfredat taslağını açıkladı! Ne zaman uygulanacak? Türkçe Derslerinde Dört Dil Becerisi odaklı köklü değişim

İÇİNDEKİLER

Milli Eğitim Bakanlığınca, tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat taslağı, "https://gorusoneri.meb.gov.tr" adresinden kamuoyunun görüşüne sunuldu.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, yeni müfredat taslağı için internet sitesi üzerinden bir hafta süreyle görüş bildirilebilecek.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, 10 yıllık uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıktı.


Bakanlıktan yapılan yazılı açıklama göre; müfredat hazırlık sürecinde görüş alışverişleri ve kamuoyundaki yansımalar üzerinden analizler yapıldı, toplantılar düzenlendi. Geçen sene yaz aylarında alınan veriler sistematik hale getirildi. Modelin beceriler çerçevesi oluşturulurken akademisyen, öğretmen ve diğer eğitim paydaşlarının katılımıyla 20 çalıştay düzenlendi.

Her bir ders için oluşturulan ekipler, toplantılar yaparak müfredatın hazırlıklarını tamamladı. Ayrıca; müfredat hazırlık sürecinde 1000'den fazla öğretmen ve akademisyen ile toplantılar düzenlendiği; 260 akademisyen ve 700'ün üzerine öğretmenin toplantılara sürekli katıldığı belirtildi.

Bir hafta süresince kamuoyunun görüş ve önerilerine açılan müfredat taslağı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca son eleştiri, görüş, öneri ve paylaşımlar doğrultusunda revize edilecek ve son şekline ulaşacak. Yeni müfredat, gelecek eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul 1'inci sınıf, ortaokul 5'inci sınıf ve lise 9'uncu sınıflarda kademeli şekilde uygulanmaya başlanacak.

MEVCUT MÜFREDATTA YÜZDE 35'LİK SEYRELTME
MEB'den 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' adlı yeni müfredat taslağına ilişkin yapılan açıklamaya göre; dünyada değişen durum ve ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenebilecek şekilde esnek bir yapı benimsendi. 'Özgün bir eğitim felsefesi' içeren model ile milli bilince sahip, ahlaklı, erdemli, milleti ve insanlık için faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmiş, beden, zihin, kalp ve ruh bütünlüğüne sahip bilge nesiller yetiştirilmesi amaçlandı. Mevcut müfredatın muadillerinden iki kata yakın düzeyde ağır olduğundan hareketle, bilgi erişiminin zor olduğu dönemlerde yapılan müfredatların dünya genelinde de revize edildiği tespit edildi. Yapılan incelemelerde mevcut müfredatın öğrenme çıktılarının, incelenen ülkelere göre yüzde 50 fazla olduğu belirlendi. Bu kapsamda yeni müfredatta yüzde 35'lik oranda bir seyreltme yapıldı.

BECERİ ODAKLI YAKLAŞIM BELİRLENDİ
Yeni müfredat çalışmaları ile beceri odaklı yaklaşım benimsendi. Bu yaklaşımda, sadeleştirilmiş içerikte öğrencilerin derinlemesine öğrenmesine imkan sağlayacak yeni yaklaşımlar belirlendi. Öğrenciyi; zihinsel, sosyal, duygusal, duyuşsal, fiziksel ve ahlaki açıdan bir bütün olarak gören 'Bütüncül eğitim yaklaşımı' modeli benimsendi. Bu yaklaşımın merkeze aldığı konular ise 'İnsanın fıtri özelliklerini koruma ve geliştirme', 'Şahsiyet bütünlüğünü oluşturma' ve 'Karakter gelişimini sağlama' olarak sıralandı. Yeni müfredatta, değişen dünyanın ihtiyaçlarına, dünyada değişen durum ve ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenebilecek şekilde esnek bir yapı benimsendi. 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' ile öğrencilerin inanç, kimlik ya da sosyoekonomik durumları nedeniyle dezavantajlı olmadığı bir öğrenme süreci tasarlandı.

MATEMATİK, FEN VE SOSYAL BİLİMLER ALAN BECERİLERİ
'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde, Türkçe'nin öğretimine ve doğru kullanımına titizlikle dikkat edilmesi, bunun eğitim sisteminde temel bir politika olması hedeflendi. Türkçe'nin etkili kullanılmasına yönelik becerilerin kazandırılması da tüm derslerin ortak hedefi olarak belirlendi. Matematik alan becerileri ilkokul, ortaokul ve lise düzeyini kapsayan ve süreç bileşenleri ile modellenebilen beceriler dikkate alınarak belirlendi. Yeni müfredatta yer verilen 5 matematik alan becerisi, 'Matematiksel muhakeme', 'Matematiksel problem çözme', 'Matematiksel temsil', 'Veri ile çalışma ve veriye dayalı karar verme', 'Matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma' olarak belirlendi.

13 farklı fen bilimleri alan becerisi tanımlandı. Fen bilimleri alan becerileri; 'Bilimsel gözlem', 'Sınıflandırma', 'Bilimsel gözleme dayalı tahmin', 'Bilimsel veriye dayalı tahmin', 'Operasyonel tanımlama', 'Hipotez oluşturma', 'Deney yapma', 'Bilimsel çıkarım yapma', 'Bilimsel model oluşturma', 'Tümevarıma dayalı akıl yürütme', 'Tümdengelime dayalı akıl yürütme', 'Kanıt kullanma' ve 'Bilimsel sorgulama' becerilerinden oluştu. Fen bilimleri alan becerilerinin tamamı birbiriyle ilişkili olup bazı beceriler ise birden fazla beceriyi kapsayacak biçimde yapılandırıldı.

Sosyal bilimlerde ise yerli ve yabancı literatür, alanın kendine özgü yapısı ve çağın gereklilikleri göz önünde bulundurularak 21'nci yüzyıl becerileri ile de güçlü ilişkileri olan 17 alan becerisi belirlendi.

HEDEFLENEN ÖĞRENCİ 'YETKİN VE ERDEMLİ İNSAN'
Ayrıca, yeni müfredat taslağında ilk kez yeni bir öğrenci profili tanımlandı. Buna göre; müfredatın hedeflediği öğrenci 'Yetkin ve erdemli insan' olarak tanımlandı. Sadece akademik başarılara odaklanmanın doğru olmadığı, her bir öğrencinin kendine özgü potansiyeli olduğu tespitine öncelik verildi. 'Yetkin ve erdemli insan', ruh ve beden bütünlüğü, bilgi ve bilgelik, geçmişten geleceğe eğitim prensibi, değerler, ahlaki bilinç ve estetik bakış açısına sahip olma prensipleri üzerinden tasarlandı. Öğrenci profili oluşturulurken zamansal bütünlük, ontolojik bütünlük ve epistemolojik bütünlüğü sağlama yanında aksiyolojik olgunluk da dikkate alındı. 'Yetkin ve erdemli insan' profilinin ancak çok yönlü bir gelişim ile ortaya çıkabileceğinden yola çıkılan müfredatta, öğrencilerin hem kendisi hem de toplum için daha sağlıklı ve dengeli bir insan olması, çok yönlü bir bilgi ve düşünme yelpazesi geliştirmesi hedeflendi. Bu bakış açısıyla eğitim sürecinin anlık başarılarıyla değil; süreç olarak ele alınması odağa alındı. Bu kapsamda da 'Erdem-Değer-Eylem Modeli' geliştirildi. Değerlerin eğitim sürecinde doğal süreç içerisinde edinilmesi için özgün bir yaklaşımla tasarlanan bu modelde adalet, saygı ve sorumluluk üst değerler olarak ele alındı. Ayrıca; duyarlılık, merhamet, estetik, temizlik, sabır, tasarruf, çalışkanlık, mütevazılık, mahremiyet, sağlıklı yaşam, sevgi, dostluk, vatanseverlik, yardımseverlik, dürüstlük, aile bütünlüğü, özgürlük değerlerinin programlar içinde işlenmesiyle içsel ahenge sahip huzurlu insan, huzurlu aile ve toplum, yaşanabilir çevre hedeflendi.

ÖĞRENCİ YÖNTEMİNİ KENDİSİ BELİRLEYECEK
'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde 'Bütüncül eğitim yaklaşımı' gereği bilgi, beceri, eğilim, tutum ve davranışlar ile değerler ilişkilendirildi. Temel, bütünleşik ve üst düzey düşünme becerilerinden oluşan kavramsal beceriler, öğrenme yaşantıları ile güçlü şekilde ilişkilendirilerek öğretim programlarında daha görünür ve işlevsel hale getirildi. Sosyal ve duygusal öğrenme becerileri, öğretim programlarının bir bileşeni olarak ele alındı. Bu beceriler, öğrenme çıktılarıyla doğrudan ilişkilendirildi. Yeni müfredatta, eğitim öğretim süreçlerinde öğrencilerin aktif şekilde katılımlarını sağlayacak öğrenme yaşantıları tasarlandı. Bireysel farklılıkları merkeze alan müfredatta, eğilimlerin becerileri tetiklediğine odaklanıldı. Eğilimlerin öğrencilerin edindikleri becerileri sergilemelerinde belirleyici role sahip olduğu vurgulandı. Okuryazarlık becerileri, yeni hazırlanan öğretim programlarının kesişim noktası olarak ele alındı ve bunlara her bir derse ait öğretim programında açık bir şekilde yer verildi. Bu kapsamda, 'Sistem okuryazarlığı' ilk kez müfredata girdi. 'Sistem okuryazarlığı' ile öğrencilerin getirilen herhangi bir konuda öğrenme yöntemini kendisinin belirlemesi, kendi kendine öğrenebilmesi amaçlandı. Bunun hayata geçirilmesi için 9 alt okuryazarlık türü de belirlendi.

Ayrıca; sonuç yerine süreç odaklı ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsendi. 10'uncu sınıflar için kariyer rehberliği eğitimi tanımlandı. Belirlenen ders saatlerinin zümre öğretmenleri tarafından meslek seçimi, kariyer planlama amacıyla öğrencilere yol gösterici kullanılması amaçlandı. Bu kapsamda planlanan eğitim öğretim faaliyetleri, mesleki rehberlik ve kariyer danışmanlığı bağlamında yürütülecek.

TÜRKÇE DERSLERİNDE DÖRT DİL BECERİSİ
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde Türkçenin bütün zenginliğiyle toplumun birbiriyle iletişimine, bu iletişimi anlamlandırma çabalarına ve kültür unsurlarını nesilden nesile aktarılmasına öncülük ve eşlik ettiğine vurgu yapıldı.

Bu nedenle Türkçenin öğretimi ve geliştirilmesi, eğitim sisteminde temel bir politika olarak yer aldı. Eğitimin her aşamasında, Türkçenin öğretimine, doğru kullanımına titizlikle dikkat edilecek. Türkçenin etkili kullanılmasına yönelik becerilerin kazandırılması da tüm derslerin ortak hedefi olarak belirlendi.

Müfredatta dil bilgisi yapıları dinleme ve okuma metinlerine katkısı yönüyle ele alındı, öğrencilerin ortaokul düzeyinde işlevsel olarak öğrendikleri dil bilgisi kuralları lisede metin tahlili bölümünde yapıların metne katkısı yönünden ele alındı.

Öğrencilerin metne olan katkısını değerlendirdikleri bu dil yapılarını, edebiyat atölyesinde konuşma ve yazma becerilerine ilişkin görevlerde doğru bir şekilde kullanmaları amaçlandı.

METİNLERİN İŞLENİŞİNDE 4 DİL BECERİSİNİN EDİNİMİNİ ÖNE ÇIKARAN YAKLAŞIM BENİMSENDİ
Bu kapsamda, ilkokullarda tüm sınıf düzeylerindeki Türkçe öğretimi, 2024 Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Türkçe 1-4. sınıflar taslak öğretim programı, önceki öğretim programlarında da olduğu gibi ilk okuma yazma öğretimi ve Türkçe öğretimi ile ilgili kısımları içerdi. Bu kapsamda öğretim programı, daha önceki programlarda seçimlik ve (zorunlu genelde 3) temalar içerirken uygulama birlikteliğini sağlamak için taslak program her sınıf düzeyinde 8 zorunlu tema öngördü.

Bir önceki öğretim programı, 4 yıllık süreçte toplam 289 kazanıma odaklanırken taslak program 80 öğrenme hedefine ve bu öğrenme hedeflerinin alt göstergelerine odaklandı.

Taslak öğretim programında ilk okuma yazma öğretiminde ses gruplarında uygulamadaki olumsuzlukları en aza indirmek amacıyla değişikliğe gidildi.

İLK KELİMELER YAKIN ÇEVREDEN SEÇİLDİ, ÇOCUKLAR İLK OLARAK "ANNE" YAZACAK
Ses gruplarının oluşturulmasında kolay sesletim, kullanım sıklığı, yazım kolaylığı, sözcük üretimi, harflerin sesleri ve formları dikkate alındı. İlk oluşturulan hece ve kelimelerin "an", "ana" ve "anne" olmasının da çocuğun yakın çevresinden örnekler verebilmesine imkan tanıyacağı belirtildi.

2018 Türkçe Dersi Öğretim Programı'nda ses gruplarının öğretiminde süre öngörülmemişken taslak öğretim programında seslerin öğretimi için belli süreler öngörüldü. Uygulama birlikteliğini sağlamak, öğretmen ve veliden kaynaklanan gereksiz aceleyi önlemek için ortalama süreler bağlamında bir takvimlendirme yapıldı.

Matematik dersine de okuma yazma öğrenimiyle eş zamanlı olarak başlangıç yapılması planlandı.

Daha önceki programlarda ilk okuma yazma öğretiminde dört çizgi üç aralıktan oluşan 1,3 santimetre genişliğinde yazma alanı kullanılıyordu. Taslak öğretim programında ilk okuma yazma öğretiminde iki çizgi tek aralıktan ve kesik çizgilerle iki eşit parçaya ayrılan 1 santimetre genişliğinde yazma alanına geçildi.

Taslak öğretim programında, metin işlenişinde metinle etkileşim öncesi, metinle etkileşim esnası ve metinle etkileşim sonrasında yapılanlar temelli bir model oluşturuldu.

Metinlerin işlenişinde 4 dil becerisinin edinimini öne çıkaran yaklaşım benimsendi.

ÇEVRİM İÇİ OKUMA, DİJİTAL ORTAM UNSURLARI YENİ MÜFREDATTA
Taslak öğretim programında çevrim içi okuma, yazma gibi dijital ortam unsurlarına özellikle yer verildi.

Bu bağlamda teknolojinin yaşamın her alanında etkin bir şekilde kullanıldığı bugünün dünyasında ilkokul düzeyinde de öğrencilerin dijital ortamları doğru ve etkin kullanmalarını sağlayacak etkinlikler planlandı.

Öğrenciler, hem dinleme/izleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini edinirken hem de kavramsal, sosyal duygusal, okuryazarlık becerilerini edinecek. Bunun yanı sıra "Erdem, Değer, Eylem" modeli ile bütünleşik bir biçimde değerler de yer alacak.

ATÖLYE FAALİYETLERİ ORTAOKULDA BAŞLIYOR
Ortaokul Türkçe dersi öğretim programında, Milli Eğitim Bakanlığı öğretim programlarının genel perspektifine uygun olarak her bir öğrencinin ana dilini iyi ve etkili kullanan, üst düzey düşünme becerileri gelişmiş, kimlik ve karakteri olgun fertler olarak yetişmesine katkı sağlayacak bir yaklaşım ortaya konuldu.

Ortaokul Türkçe dersi öğretim programında daha önceki programlara göre dikkat çekici nitelikte öne çıkan düzenlemeler yapıldı.

Program, 5'inci sınıftan 8'inci sınıfa kadar hem anlama hem de anlatmada ihtiyaç duyulan alan becerilerini ve kavramsal becerileri geliştirmeye odaklandı. Bu doğrultuda bütün dil becerilerine eşit önem verildi, her bir beceri için atölye faaliyetleri tasarlandı.

Programda öğrencilerin belirli bir akış içerisinde dil gelişimleri sağlanırken kavramsal, sosyal-duygusal öğrenme ve okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesine; sahip oldukları eğilim ve değerlerin olgunlaştırılmasına öncelik verildi.

Kavramsal kabiliyetler, okuryazarlık becerileri, değerler, eğilimler, sosyal-duygusal öğrenme becerileri, disiplinler arası ilişkiler ve Türkçe dersi alan kabiliyetleri birlikte işletildi.

Programın genel işleyişi anlama ve anlatma becerilerinin birbirlerini destekleyen biçimde işletilmesi üzerine kuruldu.

Özellikle konuşma kabiliyetine önceki programlara göre daha fazla önem verildi, öğrenme hedefleri de bu doğrultuda şekillendirildi. Konuşma becerisine yönelik öğrenme hedefleri "sözlü üretim" ve "sözlü etkileşim" olmak üzere iki grupta ele alındı.

Programda, Türkçe dersi kapsamında gerçekleştirilen eğitim-öğretim faaliyetlerinin ürüne dönüşmesini hedefleyen atölye uygulama çalışmalarına yer verildi. Bu kapsamda, üretim atölyesi uygulama esasları, dinleme/izleme atölyesi uygulama esasları, okuma atölyesi uygulama esasları programa konuldu.

YENİ METİN TÜRLERİ MÜFREDATTA
Metin türlerine daha önceki programlarda yer almayan "hiper metin, infografik, grafik simge, vlog, ilk gösterim filmi (fragman), belgesel, dijital öykü" gibi türler dahil edildi.

Programda temalar sınıf seviyelerine göre zorunlu hale getirildi. Böylece farklı yayınevleri tarafından hazırlanacak kitaplarda aynı zamanda aynı temanın işlenmesi sağlanacak. Bu ve temalara yönelik zorunlu öğrenme hedeflerinin belirlenmesinin, öğrencilerin ortak sınavlara ortak içerikle girmesine katkı sunacağı vurgulandı.

DİL BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN TEMA SAYISI 6'YA DÜŞÜRÜLDÜ
Önceki programlarda her bir sınıf seviyesi için 8 tema kullanımı söz konusu iken bu programda tema sayısı 6'ya indirildi. Bunun gerekçesi olarak dil becerilerine yönelik etkinliklere yeterince zaman ayrılamaması gösterildi.

DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE YAKLAŞIM DEĞİŞİKLİĞİ
Programda geleneksel dil bilgisi öğretimi anlayışından uzaklaşıldığını kavramsal düzeyde gösterebilmek için "dil bilgisi" yerine "dil yapıları" ifadesi kullanıldı.

Ortaokul Türkçe müfredatında, dil bilgisi öğretiminde yaklaşım değişikliği yapıldı. İşlevsel dil bilgisi öğretimine gidildi.

Dil yapılarının işlenişi, öğretmenin konuyu tahtaya yazdığı, öğrencilerin de defterine aktardığı, edilgen ve ezbere dayalı bir süreç olmayacak. Bu nedenle programda dil yapıları ile ilgili ayrı bir öğrenme hedefine yer verilmeyerek öğretim aşamasında dil yapılarının bir "amaç" olarak görülmesinin önüne geçildi.

Öğrencilerin dil yapılarını bir "araç" olarak kullanıp okuduklarını ve dinlediklerini daha iyi anlayabilmeleri, daha nitelikli sözlü ve yazılı üretimler yapmaları hedeflendi. Böylece hem dil yapılarının hem de söz varlığının işlevlerine odaklanılarak ezberin önüne geçilmesi amaçlandı.

Öğrencinin teknoloji ve finans gibi kavramları edinebileceği temalara da programda yer verildi. Bunun yanı sıra öğrencinin teknolojiyi kullanarak öğrenme ve üretme süreçlerinde dil becerilerini etkin kullanmasını teşvik edecek öğrenme hedefleri hazırlandı.

Programın ekler bölümünde dil becerilerinin ölçme ve değerlendirilmesinde kullanılabilecek örnek niteliğinde araçlara yer verildi.

Dil becerilerine yönelik strateji, yöntem ve tekniklerin sınıfta nasıl uygulanacağı ve öğretileceğine ilişkin yol haritası "kademeli sorumluluk devri modeli" oluşturuldu.

Programlar arası bileşenler olan sosyal-duygusal öğrenme becerileri, okuryazarlık becerileri ve değerler, öğrenmenin anlamlı bir parçası haline getirildi.

LİSELERE EDEBİYAT ATÖLYELERİ KURULUYOR
9. sınıftan 12. sınıfa kadar tüm lise kademelerinde okutulacak "Türk dili ve edebiyatı dersi" öğretim programı ile öğrencilerin Türk dilinin inceliklerini keşfetmeleri, günlük hayatlarında iletişim yoksunluğu yaşamamaları için dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini etkin bir şekilde kullanmaları, edebiyatla tanışmaları, metinler aracılığıyla üst düzey düşünme becerilerini geliştirmeleri ve estetik zevk edinmeleri amaçlandı.

Böylece Türk Dili ve Edebiyatı, bilgi ve becerinin birlikte ele alındığı bir ders hüviyeti kazandı. Bunun için programda tematik yaklaşım benimsendi. Her sınıf düzeyinde 4 tema yer aldı.

Temaların oluşturulmasında bir örüntü takip edildi. Hazırlık ve 9. sınıfta öğrencilerin edebiyatla tanışmalarını, 10. sınıfta Türk edebiyatının değişim, dönüşüm ve kırılma noktalarını fark etmeleri, 11. sınıfta dil farkındalığı kazanmaları, 12. sınıfta ise edebiyatın günlük hayatla ilişkisini görmelerini sağlayan temalara yer verildi.

Metin türlerinin seçiminde sınıf düzeyi ve tema içeriği dikkate alındı. Öğrencilerin bir metni bütün yönleriyle kavrayabilmeleri adına programda tam metin okutulması benimsendi.

Buna göre, her temada 2 okuma, 1 dinleme metni tam metin şeklinde sunulacak.

Temayla ve kullanılan tam metinlerle ilişkili kısaltılmış metinler, öğrencilerin metin tahliline yardımcı olmak için kullanılabilecek. Böylece öğrencilerin içeriğe ilişkin zengin söz varlığıyla karşılaşmaları da sağlanacak.

Türk dili ve edebiyatı dersi, öğretim programı, metin tahlili (anlama: dinleme ve okuma) ve edebiyat atölyesi (anlatma: konuşma ve yazma) olmak üzere iki temel bileşenden oluştu.

Öğrenciler, dinleme ve okuma metinlerini tahlil etmeyi öğrenecek sonrasında ise edindikleri bilgi ve beceriyi edebiyat atölyesinde konuşarak ve yazarak uygulamalı bir şekilde sergileyecek.

Türk dili ve edebiyatı öğretimi, sadece sınıf içi etkinliklerle değil sınıf dışına ve günlük hayatın her safhasına yayılan uygulamalarla gelişecek aşamalı bir süreç olacak. Bu nedenle dersle ilişkili sınıf dışı etkinlik ve görevler tasarlanacak, bu sürece ailelerin de katılımı desteklenecek.

Öğrenciler ortaokulda işlevsel dil bilgisi öğretimiyle edindikleri dil yapılarını, lisede dinleme ve okuma metinlerinde görerek pekiştirecek, konuşma ve yazma becerilerindeki görevlerinde de hatasız kullanmaları sağlanacak.

Bu bağlamda dil yapıları, metinlerin anlamına katkıları ve işlevleri bakımından değerlendirildi.

Yaygın türler arasından seçilmek kaydıyla tüm sınıf düzeylerinde her dönem 2, öğretim yılı boyunca 4 eser okunacak ve bir eleştirel film analizi yapılacak.

Okunacak eserlerin ve izlenecek filmlerin belirlenmesinde programda yer alan metin seçimi ölçütleri dikkate alınacak. Bu ölçütler doğrultusunda zümre üyeleri tarafından öğrencilerin yaş ve sınıf seviyelerine uygun olarak belirlenen eserlerin okutulması sağlanacak. Öğrenciler, değerlendirmelerini bir sunu seklinde sunacaklar ve bu sunum performans görevi olarak dönem sonunda notla değerlendirilecek.

Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı ile edebiyatı günlük hayatın bir parçasına dönüştürmeleri hedeflendi.

Bu kapsamda öğrencilerin, dil becerilerini etkin kullanmayı alışkanlık haline dönüştürmeleri, zengin söz varlığına sahip olmaları, üst düzey düşünme becerilerini geliştirmeleri, milli ve manevi değerleri içselleştirmeleri, etkin okur kimliği kazanmaları, çoklu medya ve basından amaçlarına uygun güvenilir bilgiyi seçmeleri, sanatsal değerleri fark edip estetik zevk edinmeleri, Türk ve dünya edebiyatına ait metinler aracılığıyla evrensel farkındalık geliştirmeleri, kültürel duyarlılık kazanmaları amaçlandı.

Liselerde, ezber bilgiden uzak durmayı, öğrenilen bilginin günlük hayatta kullanımını öncelediğinden doğrudan bir dil bilgisi öğretimi programa konulmadı. Öğrencilerin ortaokulda işlevsel dil bilgisi öğretimiyle edindikleri dil yapılarını, lisede dinleme ve okuma metinlerinde görerek kullanım amacını pekiştirmelerini, konuşma ve yazma becerilerindeki görevlerinde de hatasız kullanmalarını sağlamak hedeflendi.

BAKAN PAYLAŞTI
Tecrübe, öneri ve desteğiniz bizler için önemli diyen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, sosyal medya hesabından yeni müfredat taslağına ilişkin bir paylaşım yaptı.

Tekin, " Sadece son bir yılın değil, on yıllık uzun soluklu bir çalışma ile meydana getirdiğimiz; akademisyen, öğretmen ve paydaşlarımızın yoğun çalışma ve katkılarıyla ortaya çıkan "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredat çalışmamızı kamuoyunun ve eğitime gönül veren herkesin görüşlerine sunduk." ifadelerini kullandı.

BAKAN TEKİN DETAYLARI ANLATMIŞTI
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin müfredata ilişkin detayları anlatmıştı.

25 Nisan'da konuşan Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredat çalışmalarının ana odağına ilişkin soru üzerine müfredatların belli takvimler içerisinde revize edilmesinin gerekliliğine işaret etti.

Dünyadaki ve ülkedeki gelişmelerin, bilgi edinme kaynakları üzerinde yaşanan kolaylıkların, bütün dünyada müfredatın tüm bu süreçlere uygun biçimde yeniden ele alınmasını gerekli kıldığına vurgu yapan Tekin, "Bunu yapmadığınız takdirde hem dünya skalasında mesafe kat edememiş hem de ülkedeki çocuklarımızın eğitimi konusunda geri kalmış olursunuz." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Tekin, müfredat çalışmalarının ana eksenine ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:

"Çocuklarımızın ileriye daha güvenle bakabilecekleri, kendilerini daha iyi geliştirebilecekleri ve elde ettikleri bilgileri, hayallerini geliştirecek, hayata geçirebilecekleri bir ortam oluşturabilmek. Buradan hareketle birinci felsefemiz, eğitim sistemimizin felsefesini bilgiye erişmekten ziyade, beceri kazandırarak eriştikleri bilgiyi analiz edebilecek ve bu hayallerinin gelişmesine katkıda bulunacak hale getirmek. Dolayısıyla müfredat çalışmalarının ana ekseni bu. Yani özüne, değerlerine bağlı ama dünyadaki örnekleriyle rekabet edebilen çocuklarımızın kendi hayallerini geliştirebileceklerini istiyoruz. Önümüzdeki yüzyılı, 'Türkiye Yüzyılı' haline dönüştürmek için çocuklardan hayal kurabilmelerini arzu ediyoruz. Müfredatımız dolayısıyla bu iki eksene oturuyor."

Bakan Tekin, yeni müfredatın ismini bu sebeplerle "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" olarak tanımladıklarını belirterek, "Evrensel, uluslararası modellerden yararlanarak kendi değerlerimizi de sistemin içerisine yerleştirerek özgün bir model üretmeye çaba sarf ettik." dedi.

"MÜFREDAT ÇALIŞMALARI, SON 1 YILIN DEĞİL 10 YILLIK ÇALIŞMANIN ÜRÜNÜ"
Müfredat hazırlık aşamalarının sorulması üzerine Bakan Tekin, bu konudaki çalışmaların başlangıç noktasının uzun yıllar öncesine dayandığını, 2017 müfredat değişikliğinin de bunun bir ilk adımı olduğunu anlattı.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf TekinMilli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin

"Dolayısıyla 2013'ten itibaren başlayıp, bugün geldiğimiz noktada ulaştığımız metinlere bizi ulaştıran çok kapsamlı bir çalışma takvimi var." diyen Tekin, bu süreçte çok uzun görüş alışverişlerinin ve kamuoyundaki yansımalar üzerinden analizlerin yapıldığını, toplantılar düzenlendiğini aktardı.

Geçen yıl yaz aylarında bütün bu birikimi bir veri olarak aldıklarını ve bu verileri sistematik hale getirecek çalışmalar yaptıklarını dile getiren Tekin, yürütülen hazırlıklara ilişkin şu bilgileri verdi:

"Sadece bu süreçte nasıl bir müfredat değişikliği olmasına dair 20'nin üzerinde çalıştay düzenlendi. Sonrasında da her bir ders için oluşturulan ekipler yüzlerce toplantı yaparak ilan edeceğimiz müfredatın hazırlıklarını tamamladı. Toplam bu süre içerisinde yani önceki kısmı saymıyorum sadece yaz aylarından itibaren bugüne kadar 1000'den fazla öğretmen ve akademisyen ile toplantılar yaptık, 260 akademisyen 700'ün üzerinde de öğretmen arkadaşımız bu toplantılara sürekli olarak katıldı. Bunun dışında ilave olarak görüşlerine başvurduğumuz akademisyenler ve öğretmenler var. Bunların hepsini düşündüğümüzde 1000'in üzerinde arkadaşımız ortak çalıştı. Aynı şekilde Bakanlık merkez teşkilatındaki bütün birimler bu konuda bir seferberlik ilan etti."

Bakan Tekin, çalışmalara emek veren özellikle Temel Eğitim, Ortaöğretim, Mesleki Teknik Eğitim, Din Öğretimi genel müdürlüklerine, hazırlanan programların incelenmesinde yoğun çaba sarf eden Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına teşekkür etti.

"YENİ MÜFREDAT ASKIYA ÇIKIYOR, HERKESLE ORTAK ÇALIŞMAK İSTİYORUZ"
Tekin, yeni müfredatı kamuoyu değerlendirmesine açacaklarını belirterek, "İnşallah yarın(bugün) öğleden sonra kamuoyuyla paylaşmış olacağız." açıklamasında bulundu.

Milli Eğitim Bakanlığının paydaşları ya da paydaş olmak isteyen herkese kapılarının açık olduğuna değinen Tekin, şöyle konuştu:

"Herkesle ortak çalışmak istiyoruz. 'Bu ülkenin eğitim öğretim süreçlerine katkı vermek istiyorum' diyen her kim varsa üniversiteler, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, eğitim alanında çalışan kuruluşlar, siyasetçiler, bürokratlar ve herkese açık bir çalışmayı yarın (bugün) öğleden sonra itibarıyla kamuoyuyla paylaşmış olacağız. Paylaştıktan sonra biraz önce saydığım kişilerden her kim arzu ediyorsa 'https://gorusoneri.meb.gov.tr/' adresinden girerek görüş ve önerilerini paylaşabilir."

Bakan Tekin, müfredatın ne kadar süreyle askıda kalacağına ilişkin soru üzerine, "Planımız bir hafta. Öneri ve görüşler, eğer yoğun bir şekilde gelmeye devam ederse süreyi uzatabiliriz. Ama uzun zamandır tartışıldığı için herkesin bence bu konuda birikimi ve hazırlığı olduğunu varsayıyorum. Bu süre içerisinde bizlerle paylaşırlarsa mutlu oluruz. Eğer yoğun bir şekilde görüş alışverişi devam ederse süreyi de uzatabilecek durumdayız. Planımız şu anda bir haftalık bir askı süresi. Bir haftanın sonunda da modeli Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımız son eleştiri, görüş, öneri ve paylaşımlar doğrultusunda revize edip uygulanmak üzere onaylamış olacağız." diye konuştu.

"KATILIMCI BİR YAKLAŞIMI BENİMSEDİK"
Bakan Yusuf Tekin, müfredat değişikliğinin 10 yıllık tedrici bir gelişmenin sonucunda nihai bir metin olduğunu belirterek, "Bunu bugün yapılanı, çok kapsamlı bir değişiklik olarak algılamamak lazım. Bu, bir sürecin sonucunda aşamalı olarak gelinen bir nokta. Daha önceki yıllarda yapılan tedrici değişikliklerin her birisi aslında bu süreci besleyen ve tamamlayan unsurlar. Tüm bu değişiklikler, onun üzerine inşa edilen kapsamlı ve son noktanın konulduğu değişiklik olacak." dedi.

Müfredat çalışmalarına ilişkin defalarca toplantı yaptıklarını, içerik, felsefe ve inşa sürecinde "katılımcı" bir yaklaşımı benimsediklerini dile getiren Tekin, bu kapsamda geçmişini iyi bilen, bunu içselleştirmiş, dünyanın değerlerine sahip, dünya ile rekabet edebilecek özelliklerin bulunduğuna işaret ederek şöyle konuştu:

"Kuşkusuz kamuoyunda bu konuda eleştiriler olacaktır, öneriler olacaktır. Eğitimle ilgili konu, üzerinde insanların çok rahat uzlaşabileceği bir konu değil. Ben, bakan olduğum tarihten itibaren, beni ziyaret eden gruplar içerisinde bile kendi aralarında muhalefet ettikleri, anlaşamadıkları konular oluyor. Hal böyle olunca bizim hazırladığımız metinde de itirazlı olanlar olabilir, eleştiriler olabilir. Bunları çok doğal karşılıyorum. Çünkü eğitim böyle bir alan. Bu da eğitimi aslında zenginleştiriyor. Bunu bir eleştiri olarak söylemiyorum. Biz bütün bu düşüncelerden özümseyerek bir toplumsal fayda üretmeye çalışıyoruz. Ürettiğimiz toplumsal payda, aslında bütün bu görüşlerin üzerinde ittifak edebilecekleri asgari müşterekler üzerine inşa edilmiş. Öyle baktığımızda ben mutluyum. İnşallah çocuklarımız için hayırlara vesile olur."

KADEMELİ UYGULANACAK
Bakan Tekin, yeni müfredatın gelecek eğitim öğretim yılından itibaren kademeli şekilde uygulanacağını bildirdi.

Kapsamlı bir revizyon olan yeni müfredatın eğitim ve öğretim kademelerinin tamamında ve tüm sınıf düzeylerine geçilmesi halinde farklı mağduriyetlerin ortaya çıkmasını istemediklerini ifade eden Tekin, "Hazırladığımız program, her kademenin birinci sınıfında uygulanacak. 4 sınıf düzeyi olan okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda önümüzdeki eylül ayından itibaren yeni programımızı uygulamaya başlamış olacağız." açıklamasını yaptı.

Kademeli geçişin yapılacağı sınıflarla ilgili Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının bu yıl ders kitabı başvurusu kabul etmediğini bildiren Tekin, "Bu sınıfların kitaplarını doğrudan ilgili genel müdürlükler yazıyor. Yani bu eylül ayından itibaren başlattığımız bir sürecin doğal geldiği nokta." ifadesini kullandı.

9 OKURYAZARLIK TÜRÜ BELİRLENDİ
Bakan Tekin, müfredattaki ortak bakış açısının sorulması üzerine, askıya çıkarılacak müfredatın teknik detaylarını lansman toplantısında paylaşacaklarını belirtti.

Müfredatta okuryazarlık konusundaki yeniliklerin sorulduğu Bakan Tekin, bütüncül bir bakış acısıyla hazırlanan müfredattaki konuyu şöyle anlattı:

"Bilgi okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, görsel okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı, veri okuryazarlığı, sürdürülebilirlik okuryazarlığı ve sanat okuryazarlığı olmak üzere 9 okuryazarlık türü belirledik. Aslında burada kastettiğimiz şey, bilgiye erişim konusunda çocuklarımız zaten yeterince kaynağa sahipler ama o edindikleri bilgiyi doğru okuma anlamında çocuklarımıza biz beceri kazandırmak istiyoruz. Olayın temel felsefesi burada zaten."

"Yeni müfredatla bilgi kazanımı temelinden beceri kazanımı temelli bir sisteme geçiyorsunuz. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki soru üzerine Bakan Tekin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) gibi sistemler ile müfredatın kıyasladığında ortada ciddi bir problemle karşı karşıya kalındığını anlattı.

Birçok konuda ülke bazlı yaptıkları karşılaştırmalarda, müfredatın muadillerinden 2 kata yakın bir düzeyde daha ağır olduğunu gördüklerini dile getiren Tekin, "Bunu doğal karşılıyorum. Çünkü bilgi erişiminin zor olduğu dönemlerde 'şu bilgiye de erişsin çocuklar' denilerek bunlar hep müfredatın içerisine yerleştirilmiş. Fakat zamanla bu ülkeler müfredatlarını revize ederken artık bilgi edinmedeki kolaylıklardan hareketle onları çıkartarak azaltmışlar, seyreltmişler. En son toplantımızda baktığımızda, Japonya ve İngiltere ile de kıyasladık ve bizdeki öğrenme çıktıklarının yüzde 50 fazla olduğunu tespit ettik. Bu, bizi çocuklarımıza edindirmek istediğimiz kazanımları sağlıklı edinememeleri sonucuna eriştiriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Tekin, müfredatın yüklü olmasının sonuca ulaşmada zorluklar yarattığını ifade ederek, kamuoyunda da "çocuklar bu konuyu öğrenemediler" gibi eleştirilerle karşılaştıklarını söyledi.

DÜNYA ÖLÇEĞİNDE BİR MÜFREDAT
Dünyada ne öğretiliyorsa bunun müfredatta bulunduğunu, bunun dışındakilerin ise ilerleyen eğitim süreçleri olan ön lisans, lisans, lisansüstü eğitime aktarılmasının da seyreltme anlamına geldiğini vurgulayan Tekin, bunun çocukların akademik bilgiyi kazanabilme yeteneklerine de uygun olmadığını kaydetti.

Aylık rutin öğretmenler odası buluşmalarında, müfredatı yetiştirebilmek için haftalık ders saatlerinin artırılması gerektiği yönünde görüşler aldığını belirten Tekin, "Bunları üst üste koyduğumuz zaman da ortalama 60-70 saat haftalık ders yükü olması gerekiyor. Şimdi bu mümkün olmadığına göre yapılması gereken şey belli. Biz bu anlamda müfredatımızı, programlarımızı ciddi bir seyreltme sürecine de tabi tuttuk. Tekrarlanan bilgilerin çıkartılması, aynı konuları 12 yıllık zorunlu eğitim içerisinde 3-4 defa veya daha fazla tekrarlamanın çok bir anlamı yok. İkincisi çocuklarımızın akademik yetkinliklerinin veya akademik pozisyonlarının üstünde almakta zorlanabilecekleri bilgileri çocuklarımızla paylaşmanın da bir anlamı yok. O da gereksiz bir hale geliyor. Bütün bunları göz önünde bulundurarak müfredatta yüzde 35'lik bir seyreltme içerisine girdik." ifadelerini kullandı.

Yeni müfredatla haftalık ders saatlerinde azalma olmayacağını belirten Tekin, "Şimdilik sadece programlarımızı bilgi edinmeden çok edindikleri bilgiyi beceriye dönüştürebilecek şekilde revize etmeye odaklandık." dedi.

ÖĞRETMENLERE HİZMET İÇİ EĞİTİMLER BAŞLIYOR
Öğretmenlerin yeni programı nasıl uygulayacaklarına ilişkin soruya Bakan Tekin, "Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Müdürlüğümüz, ilgili eğitim öğretim daireleri, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımız, programların kesin onay sürecini tamamladığımız andan itibaren başlamak üzere öğretmen arkadaşlarımızın hizmet içi eğitim sürecine tabi tutulmalarına dair bir takvim oluşturuyor. Programlar onaylandığı an, takvim hayata geçecek ve şu andan itibaren eylül ayına kadar öğretmen arkadaşlarımızı bu anlamda yeni programın mantığı, felsefesi ve uygulanmasıyla ilgili olarak çok ciddi bir hizmet içi eğitim sürecini başlatmış olacağız." cevabını verdi.

Bakan Tekin, okullarda müfredatın uygulama programlarının hayata geçirilmesi için yeni alanlar ve atölyelerin planlanacağını, yeni okul planlarında da uygulama alanlarını biraz daha ağırlıklı hale getireceklerini belirterek, "İnşallah birkaç yıl içerisinde bu süreç tamamlanır ve çocuklarımız derslerde edindikleri teorik bilgileri uygulayabilecekleri uygulama atölyeleri, uygulama alanlarına da sahip olurlar." dedi.